Merhaba arkadaşlar,
“Bir kitap okuyan her şeyi bilirmiş.
Socrates’in dediği gibi “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.”
Bir kitabı daha okuyup bilmediklerimize bir şeyler daha katalım dedik.
Bakalım kitap nelerden bahsetmiş.
Bundan yaklaşık 30 sene önce çok fazla ilgi görmüş bu kitaptan bazı notları sizlerle paylaşacağım.
"Bir Dakika Yöneticisi" yani "One Minute Manager" adındaki kitap iyi bir yönetici olmak için nelerin gerektiğini kısa bir hikaye ile anlatıyor.
Sonuçların üzerinde duran yöneticiye otokratik, insanların üzerinde durana ise demokratik deniyor. Oysa olması gereken her ikisinin de bir arada yaşayabilmesi.
Bir dakika yöneticisi çalışanlarına haftada sadece iki saat ayırdığını, onların hangi problemler ile karşılaştıklarını, bunları nasıl çözdüklerini dinlediğini ve gelecek haftayı planladıklarını anlatıyor.
"Kendini iyi hisseden insanlar iyi sonuçlar üretirler." diyor
"Basit konularda benim karar almamı bekleme, kendi kararını kendin al" diyor.
Bir dakika yöneticisi yönetimini üç temel üzerine kurar:
- Bir dakika amaçların saptanması için
- Bir dakika takdir etmek için
- Bir dakika uyarısını belirtmek için
Amaçların saptanması aşamasında o dönemki hedefler, sorumluluklar masaya yatırılır. Herkes aynı amaç noktasında anlaşmış olur.
Çalışanların kendilerinden tam olarak ne beklendiğini bilmedikleri durumda nasıl başarılı olacaklarını bilmeleri mümkün değildir. İş yaşamında pek hevesli görünmeyen insanlar sosyal hayatlarında bir oyun oynarken oldukça istekli olabilirler. Örneğin Bowling oynayan bir insan devireceği labutları görür ve bunların ne kadarını devirdiğini de bildiği için bundan keyif alabilir. Oysa tam tanımlanmamış veya tanımlanmış ama tutarlı olmayan hedefler insanların çalışma hayatından daha az zevk almalarına neden olur.
Takdir etme aşamasında, çalışanların yaptıkları izlenip onların doğru bir şey yaparken yakalanması amaçlanır. Yanlış bir şeyyaparken değil doğru bir şey yaparken yakalama önemlidir. Böylece yaptığı doğru şeyin takdir edilmesi için fırsat oluşturulur.Ayrıca neyi doğru yaptıkları gösterilmiş olur.
Uyarı aşamasında, yapılan yanlışları tek tek not almadan, biriktirmeden, yanlış yapıldığı an en şeffaf şekilde bunların karşı tarafa açıklanması gerekir. Bununla ilgili hissedilen nedir, çalışanla paylaşmak gerekir. Bu yarı, kişisel değil tamam yapılan hataya yöneliktir. Yapılan hata en net şekilde tarif edilir ve doğrusu anlatılır.
Uyarıda her ne kadar olumsuz bir görüşme yaşanacak olsa da mutlaka bitirirken çalışana ne kadar güvendiğini söylemek gerekir. Mutlu ve anlaşmış şekilde ayrılmak gereklidir.
Bir yönetici olarak üç seçeneğin var. Birincisi başarılı yöneticileri işe almak. Bu zor, pahalı ve doku uyuşmazlığından dolayı risklidir. İkincisi, Başarılı yönetici yetiştirmek. Bu da zor ama kültürel uyuşmazlıkların en az olacağı durum budur. Üçüncüsü de dua etmek :)
İnsanların hedefleri gerçekleştirebilmeleri için onları en başta zorlayıcı hedefler ile boğuşturmamak gerekir. Örneğin bir su gösterisinde iplerin üzerinden atlamayı başaran yunuslar önce havuzun en dibine konmuş ipin üzerinden geçerek eğitilmeye başlıyorlar. Bu daha sonra birkaç metre su üstünde yer alan ipe kadar gidebiliyor.
İşe yeni başlayanlara doğru davranışa yakın davranışta bulunsalar bile takdir etmek gerekebilir. Daha sonra taşlar yerine oturduğunda bu insanlar tecrübeli çalışanlar gibi takdir edilebilirler.
Kitabın kısa özeti bu kadar. Zaten 1 saatte okunabilecek kısa bir kitap. O sebeple okuyup kendiniz de düşünücelerinizi benimle paylaşabilrisiniz.
İyi Çalışmalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.