31 Ekim 2012 Çarşamba

Karşılıksız Çek ve Protestolu Senet Bilgileri Üzerinden Finansal Analiz

Öncelikle çekin tanınımı vermemiz gerekirse, çekin özel hükümlere tabi tutulmuş yazılı ve mücerret bir havale (banka havalesi) olduğu söylenebilir.[1] Türk Ticaret Kanunu’nda “Bir çekin keşide edilebilmesi için, muhatabın elinde keşidecinin emrine tahsis edilmiş bir karşılık bulunması ve keşidecinin bu karşılık üzerinde çek keşide etmek suretiyle tasarruf hakkını haiz bulunacağına dair muhatapla keşideci arasında açık veya zımni bir anlaşma mevcut olması şarttır. Şu kadar ki; bu hükümlere riayetsizlik halinde senedin çek olarak muteber olmasına halel gelmez. Keşideci; muhatap nezdinde çekin ancak bir kısım karşılığını hazır bulundurduğu takdirde muhatap bu kısmi karşılığın tutarını ödemekle mükelleftir. Gösterilen paraya mukabil muhatap nezdinde karşılığı bulunmadan bir çek keşide eden kimse; çekin kapatılmıyan miktarının yüzde beşini ödemekle mükellef olduktan başka hamilin bu yüzden uğradığı zararı tazmine mecburdur”[2] denmektedir. Görüldüğü gibi çek karşılığı olmasa da geçerli bir ödeme aracıdır. Fakat karşılığı olmaması keşidecinin sorumluluğunda olduğundan bir keşidecinin bunu ödeyememesi söz konusu şahsın itibarını zedeleyecek bir durumdur.

Karşılığın tam olarak bulunduğu durumlarda banka herhangi bir tedbir, haciz veya yasak kararı yoksa çek bedelini ödemek zorundadır. Ancak, keşidecinin çek hesabında çekin tamamının karşılığı bulunmayabilir. Bu durumda da, muhatap banka bu kısmi karşılığı ödemekle mükellef tutulmuştur. Bankanın kısmi karşılığı ödememesi durumunda, banka hakkında üç yüz elli TL’den üç bin TL’ye kadar ağır para cezasına hükmolunacaktır.[3]

Banka’nın her karşılıksız çekte bir de sorumlu olduğu miktar bulunmaktadır. Bu da bankaların çek müşterisi seçerken daha dikkatli davranmasını sağlamaktadır. İlgili kanunda geçen “Muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüz TL’ye kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüz TL’ye tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir.

Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı’nca yayımlanan toptan eşya fiyatları yıllık endeksindeki değişmeler göz önünde tutularak
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır”[4] denmektedir.

Görüldüğü gibi çek oldukça önemli ve kanun ile işleyişi kontrol edilmeye çalışılan ve ülkemizde oldukça yüksek hacimli olarak kullanılan bir ödeme aracıdır. Bu aracı düzgün şekilde kurallarına riayet ederek kullanmayan müşteriler hem bankalarına zarar vermekte hem de itibarlarını zedelemektedirler. Çekini ödememiş olan müşterilerin bilgileri bir merkezde konsolide edilmekte ve bankalar kredi taleplerini değerlendirdikleri müşterileri için bu merkezlerden kontrol yaptıklarında ilgili müşterilerinin karşılıksız çeklerinin olup olmadığını öğrenebilmektedirler.

Karşılıksız çeki olan müşterilerin neden ödemede sıkıntı çektikleri de araştırılmalıdır. Bunun sebebi tamamen iyi niyetli olarak çalışan fakat çok kısa süreli nakit dengesizliğinden dolayı ödemesini geciktirmiş olmalarından kaynaklanabileceği gibi bu işi kötü niyetli olarak gerçekleştiren müşterilerin davranışlarından da kaynaklanıyor olabilir.

Çekte yaşanan durumlara paralel olarak senet ve poliçe için de benzer şeyleri söylemek doğru olacaktır. Çekle farklı nitelikte olan bu kambiyo evrakları ödeme günü ödeme yapması gerekenin borcunu ödemesini sağlamak için kullanılmaktadırlar. Eğer borçlu ödeme günü bunları ödemez ise senet protesto edilir. Söz konusu protestolar da çeklerin bildirildiği gibi bir merkezde toplanır ve bankaların bunları kontrol etmesi sağlanır.


[1] Ceren Fırat, “Türk Hukukunda Karşılıksız Çek”, Yayınlanmamış Tezsiz Yüksek Lisans Dönem Projesi, Ankara Üniversitesi SBE, 2007, s.10.
[2] 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, m.695.
[3] 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, m.15.
[4] 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, m.10.

KKB Bilgileri Üzerinden Finansal Analiz

KKB veya açık ismiyle Kredi Kayıt Bürosu’nun faaliyetlerinden bahsetmemiz gerekirse; Kredi Kayıt Bürosu A.Ş., 5411 sayılı Bankacılık Kanununda öngörüldüğü üzere (md.73/4) kredi kuruluşları (mevduat bankaları ile katılım bankaları) ile finansal kuruluşlar (kredi kuruluşları dışında kalan ve sigortacılık, bireysel emeklilik veya sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak veya Bankacılık Kanununda yer alan faaliyetlerden en az birini yürütmek üzere kurulan kuruluşlar ile kalkınma ve yatırım bankaları ve finansal holding şirketleri) arasında en az beş banka tarafından kurulacak şirketler vasıtasıyla yapacakları her tür bilgi ve belge alışverişini sağlamak üzere kurulmuş bir şirket olup; üyemiz olan kuruluşlar da müşterilerine ait kredi bilgilerini bu kanunun aynı maddesi uyarınca birbirleriyle paylaşmaktadırlar.[1]

KKB bu amacı doğrultusunda geliştirdiği ve Kredi Referans Sistemi olarak adlandırdığı sistemi Nisan 1999’da sektörün hizmetine sunmuş olup; bugün itibariyle 38 üye kuruma hizmet vermektedir. Bu sistem, KKB A.Ş. üyesi olan kurumlar arasında, bireysel kredi ürün müşterilerine ait detaylı bilginin, kredi kararı aşamasında risk faktörünün belirlenmesine ve dolayısıyla da riskin minimize edilebilmesine olanak sağlamak üzere çağdaş yöntemler kullanılarak paylaşımına olanak sağlayan bir "bilgi paylaşım sistemidir".[2]

Bu sistem ile temelde aşağıdaki faydalar sağlanabilmektedir:
  • Bireysel kredi riskinin minimize edilmesini sağlar,
  • Kredi kararlarının daha hızlı ve daha sağlıklı verilmesini sağlar,
  • Kredi riskinin ölçülmesi ile kullandırılan kredi hacmini arttırır,
  • Bireysel kredi kullanımının yaygınlaşmasını sağlar,
  • Mevcut müşterilerin yeni kredi limitlerini belirlemede rasyonel karar alınmasını sağlar,
  • Üyeler KKB A.Ş.'nin sistemini kullanırken aynı zamanda sistemden gelir sağlarlar,
  • Bireysel kredi müşterilerini düzenli ödemeye teşvik eder,
  • Sorunlu müşterileri KKB üyesi kurumların dışında tutar,
  • Farklı kurumlara yapılan başvuruların da görüntülenmesini sağlar,
  • SABAS sayesinde, kimlik hırsızlıkları yoluyla ele geçirilen ve/veya sahte olarak üretilen bilgi ve belgelerle gerçekleştirilen kredi başvurusuna yönelik sahtekarlıkların minimize edilmesini sağlar.
Kredi Referans Sistemi (KRS) Veritabanı üç alt veritabanından oluşmaktadır:[3]
  • Başvuru Veritabanı : Kredi başvurularına ait tüm bilgileri içermektedir.
  • Kredi Hesap Veritabanı : Kredi hesaplarına ait tüm bilgileri içermektedir.
  • Uyarı Veritabanı : Gerçek dışı bilgilerle yapılan kredi başvurusu girişimlerine ve benzeri diğer uyarı gerektiren durumlara ait bilgileri içermektedir.

Memzuç Bilgileri Üzerinden Finansal Analiz

Memzuç TCMB tarafından bankalara sağlanan ve işletmenin bankalardaki toplam limit ve riskini gösteren, aynı zamanda işletmenin gecikmelerini ve çalıştığı banka sayısını da ifade eden bir sistem olarak tanımlanabilir. Söz konusu sistem genellikle bir program vasıtası ile TCMB’den ilgili verilerin çekilmesini sağlamaktadır. Söz konusu programlar işletmeler ile ilgili yukarıdaki bilgileri vermesinin yanında programın içeriğine göre aşağıdaki bilgileri de verebilmektedir:
  • İstenilen iki tarih arasında limit veya riski %(X) üzerinde artan firmalar listesi
  • İstenilen iki tarih arasında nakit veya toplam risk doluluğu %(X) üzerinde olan firmalar  listesi
  • Gayri nakit limiti azalırken, nakit limiti artan firmalar listesi
  • Nakit, gayri nakit veya toplam kredi limitleri azalan firmalar listesi
  • Seçilen firmanın istenilen iki tarih arasında memzuç kredi ve risk bilgileri
  • Memzuç kredi ve risk doluluğu tablosu
  • Finansman konu koduna göre TL/Döviz nakit risk oransal gelişimi
  • Nakit limit ve riski en büyük ( X ) adet firma listesi
  • Gayri nakit limit ve riski en büyük ( X ) adet firma listesi
  • Toplam limit ve riski en büyük ( X ) adet firma listesi
  • Verilen risk kodlarında bakiyesi bulunan firmalar listesi
  • Son aya göre çalıştığı banka sayısı (X) adedin üzerinde artan veya azalan firmalar listesi
  • Faiz taahhüt ve temerrüt faizi veya faiz ve komisyon reeskont kolonunda bilgi olan firmalar listesi
  • Finans konusu koduna göre karşılaştırmalı toplamlar raporu (Şube , Banka, Bölge Bazında)
  • Nakit limiti ( X ) TL üzerinde olan firmaların kısa,orta ve uzun vadeli kredi dağılımı
  • Toplam riske / limite göre genel portföy analizi
  • Bankanın Risk/Limitinin %x’ ini oluşturan firmalar
  • Şube /Bölge banka bazında risk limit bilgileri
  • Firma rating dereceleri, şube yetki kodları, firma tipleri, firma müşteri temsilcisi bilgilerine göre de rapor alınması da mümkündür.
Bunun yanında işletmelerin riskleri memzuç ekranlarında çeşitli risk gruplarında gösterilmektedir. Bu gruplar da temelde aşağıdaki şekilde numaralandırılmaktadır:
  • 100- Nakdi krediler
  • 120- Tüketici finansman kredileri
  • 150- Nakdi krediler (yabancı para)
  • 200- Teminat mektupları
  • 203- Çek-taahhüt kredileri
  • 250- Teminat mektupları (yabancı para)
  • 252- Akreditif
  • 300- Tasfiye olunacak alacaklar
  • 400- Tahviller
  • 500- Finansman bonosu
  • 600- Leasing
  • 700- Faktoring
Memzuç kayıtlarının erken uyarı sinyali olarak kullanılabilmesinin ardında bazı genel kurallar yatmaktadır. Bunlardan aşağıda gösterilmektedir:
  • Banka sayısının her geçen ay artması, işletmenin içinden çıkmadığı bir finansman sarmalına girdiğini gösterebilir.
  • İşletmenin risklerinin toplamının limitlerinin toplamına oranı oldukça yüksek ise işletme bazı bankalara ciddi oranda bağımlı demektir. Bu da pazarlık gücünün zayıfladığını göstermektedir.
  • İşletmenin mali borçları ile memzuçta gösterilen risklerin tutarlı olması gerekmektedir. Eğer bunlar birbirinden farklı ise işletmenin mali verilerinde kayıtdışılık olabileceği düşünülebilir.
  • Memzuçta yer alan 200, 250 ve 252’de yer alan kalemlerdeki riskin düşüp 100 ve 150 gibi kalemlerde artış olması durumunda işletmenin tahhütlerini yerine getirememesi nedeniyle bankalarca karşılanmış olduğu anlamına gelebilecektir.
  • İşletmenin 300’lerde yer alan risklerinin artmaya başlaması
  • İşletmenin temerrütte yer alan risklerinin artmaya başlaması
  • İşletmenin 100 ve 150’lerde yer alan risklerinin azalıp 700’lerde yer alan risklerinin artmaya başlaması dolayısı ile bankalardan temin edilemeyen finansmanın ancak faktoring kurumlarından alınabilmesi.

Finansal bir Analiz olan Oran Analizi

Yatay ve dikey analizden farklı olarak işletmenin mali tabloları üzerinden oran analizi yapılabilmektedir. Bu analizler temelde dört farklı şekilde yapılabilmektedir. Bunlar:
  • Karlılık oranları
  • Faaliyet oranları
  • Likidite oranları ve
  • Mali yapı oranlarıdır.
Oran analizi, uygulanması ve yorumlanması kolay olmasına rağmen, birden çok girdi ve çıktının söz konusu olduğu durumlarda yetersiz kalmaktadır. Çünkü bir tek orana bakarak, çok sayıda girdi ve çıktı içeren kalemlerin etkinliği konusunda değerlendirme yapmak mümkün olmayabilir. Bu bilgilerin ışığında bu analizlerin yapılması gerekmektedir.

Karlılık Oranları
Karlılık oranları işletmenin ne ölçüde etkin yönetildiğine ilişkin nihai bilgileri temin etmektedir. Karlılık oranları denildiğinde akla net karın satışlara, varlıklar toplamına ve öz sermayeye olan oranları yanında brüt kar ile faaliyet karının net satışlara olan oranları gelmektedir.

Bunlardan ilki olan net kar / net satışlar oranı, işletmenin bir dönem boyunca yapmış olduğu satışlardan ne kadar kar elde ettiğini göstermektedir. Faaliyet karı / net satışlar oranı ise işletmenin esas faaliyetlerinden elde etmiş olduğu karlılığını göstermektedir. Son olarak da işletmenin bir satışı gerçekleştirmek için gerekli en önemli gider olan satılan malım maliyeti düşüldükten sonra ortaya çıkan brüt karın net satışlara olan oranı ise işletmenin direkt üretim maliyetleri düşüldükten sonra ne kadar karlılıkla çalıştığını göstermektedir.

Söz konusu oranların sektöre göre düşük olması işletmenin kar marjını kaybetmesi anlamına gelmekte ve kredilerinin faizini veya anaparasını ödeyecek likidite bulamaması ile sonuçlanabilecektir. Bu da ilerleyen zamanlarda erken uyarı sinyali olarak değerlendirilebilir. Söz konusu oranlardan yukarıda dikey analizde de bahsedilmiştir.

Yukarıda belirtilen karlılık oranları yanında bir de işletmenin varlıkları ve özkaynakları üzerinden ne kadar kar ettiğini gösteren oranları vardır. Aktif karlılığı olarak da ifade edilen Return on Assets (ROA) aşağıdaki formülde belirtilmektedir:

ROA = Net Kar / Ortalama Aktif

ROA değerinin pozitif olması ve büyük olması işletmenin varlıklarını en olumlu şekilde kullanarak (doğru yatırımlar yaparak, doğru borçlanma politikaları izleyerek vb.) faaliyetlerinden yüksek kar elde etmiş olduğu anlamına gelmektedir. Tam tersi ise işletmenin aktiflerinden yeterince faydalanamadığını, doğru iş süreçleri uygulayamadığını, politikalarının yanlış olduğunu vb. ifade edebilir.

Bunun yanında bir de özkaynak karlılığı olarak da ifade edilen Return on Equity (ROE) mevcuttur ve aşağıdaki formülde belirtilmektedir:

ROE = Net Kar / Ortalama Özkaynak

ROE değerinin pozitif olması ve büyük olması işletmeye sermaye sağlayanların yüksek getiriler elde ettiği anlamına gelmektedir. Bir işletmeye yaytırım yapmak için bakılacak en önemli göstergelerden biri işletmenin faaliyetlerinden elde ettiği karın özkaynaklara oranının risksiz sabit faizli enstrümanlardan daha yüksek getiriye sahip olmasıdır. Bunu sağlayamayan işletmeler için yatırımcı bulmak oldukça zor olacak mevcut yatırımcılar da sermaye arttırımına yanaşmayacaklardır.

Söz konusu oranın sektöre göre düşük olması işletme sahiplerinin koydukları sermayeden yeterince kar elde edemediklerini göstermektedir. Bu oranın düşük olması ve gittikçe düşmesi bir erken uyarı sinyali olarak değerlendirilebilir.

Faaliyet Oranları
İşletmenin faaliyet oranları veya diğer bir ifade ile devir hızları çeşitli hesapların döngü süresinin hesaplanmasında ve bir işletme döneminde kaç defa döndüğünün belirlenmesinde kullanılan oranlara denilmektedir. İşletme faaliyetlerinde kullanılan varlıkların etkili bir biçimde kullanıp kullanılmadığını ve kullanımdaki etkinlik derecelerini ölçen oranlardır. Bir başka ifade ile, işletme faaliyetlerinde sahip olunan aktiflerin ne derecede etkili olduğunu ölçmektedirler. Bu oranlara örnek olarak aşağıdakiler verilebilir:
  • Alacak devir oranı: Bir işletmenin bir faaliyet döneminde alacaklarını kaç defa tahsil ettiğini gösteren orandır. Buna alacak devir hızı da denilmektedir. Alacak devir oranı, net satışların ortalama alacak bakiyesine bölünmesi ile bulunmaktadır. Bir yıl süresi olan 365’in de bu orana bölünmesi ile ortalama alacak tahsil süresi (ATS) bulunmaktadır. Bu sürenin az olması işletmenin alacaklarının kısa sürede nakde döndüğünü göstermektedir. Aksi takdirde işletmenin alacaklarını tahsil etmede güçlükler yaşadığını göstermektedir. Bu da bir erken uyarı sinyali olarak gösterilebilir.
  • Stok devir hızı: Bir işletmenin bir faaliyet döneminde stoklarını kaç defa sattığını gösteren orandır. Stok devir hızı oranı, satışların maliyetinin ortalama stok bakiyesine bölünmesi ile bulunmaktadır. Bir yıl süresi olan 365’in de bu orana bölünmesi ile ortalama stokta bekleme süresi (SBS) bulunmaktadır. Bu sürenin az olması işletmenin stoklarını kısa sürede sattığını göstermektedir. Söz konusu oranın yüksek oluşu da alacak evir hızındaki gibi faaliyetlerinde bir problem olduğunu gösterebilir ve bu bir erken uyarı sinyali olarak kullanılabilir.
  • Borç ödeme süresi (BÖS) oranı: Bir işletmenin bir faaliyet döneminde borçlarını kaç defa ödediğini gösteren orandır. Buna borç devir hızı da denilmektedir. Borç devir oranı, satılan malın maliyetinin ortalama borç bakiyesine bölünmesi ile bulunmaktadır. Bir yıl süresi olan 365’in de bu orana bölünmesi ile ortalama borç ödeme süresi bulunmaktadır. Bu sürenin fazla olması işletmenin borçlarının vadesinin uzun olduğunu ve bundan dolayı uzun bir finansman süresine sahip olduğunu göstermektedir. Tersi durumda ise işletmenin borçlarının kısa sürede ödenmesi gerektiğinden bu olumsuz olarak nitelendirilebilir.
  • Nakit döngü süresi: İşletmenin stok bekleme süresi ile alacaklarını tahsil süresi toplandığında nakit tahsilat sağlayamadığı toplam süre bulunur. Bundan borç ödeme süresi düşüldüğünde ise işletmenin bir faaliyet döneminde ne kadar süre dış kaynağa ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Bunu bir örnek ile açıklarsak;
SBS= 80 gün
ATS = 40 gün
BÖS= 30 gün
Nakit ihtiyaç süresi= 80 + 40 - 30 = 90 gün
Her 120 günde (80 + 40) 90 gün nakit ihtiyacı varsa, her 360 günde 270 gün nakit ihtiyacı olacaktır. Bu kapsamda söz konusu sürenin artması işletmenin kredilerinin sıkıntılı olabileceği noktasında bir erken uyarı sinyali olarak nitelendirilebilir.

Aktif devir oranı: Net satışların ortalama aktif büyüklüğe bölünmesi ile bulunmaktadır. Bu oranın fazla olması işletmenin aktiflerini çok verimli olarak kullanıp aynı yıl içinde bir kaç defa bunlardan gelir sağladığı anlamına gelmektedir.
 
Likidite Oranları
Likidite oranları, işletmenin kısa vadeli borçlarını geri ödeme gücünü ölçmek, bir başka ifade ile likidite riskini değerlendirerek, net işletme sermayesinin ne ölçüde yeterli olduğunu belirlemek için kullanılmaktadır. Likidite oranları, bilançodaki dönen varlıkların kısa süreli borçlara oranlanması ile elde edilmektedir. Likidite oranları denildiğinde aklımıza özellikle üç temel oran gelmektedir. Bunlar:
  • Cari oran
  • Likidite oranı ve
  • Nakit oranıdır

Cari oran, şirketlerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için gerekli olan dönen varlıkların kısa vadeli borçlara bölünmesi ile hesaplanır. Bu oran işletmenin faaliyetlerini devam ettirebilmesi için mutlaka 1’den daha fazla olmak durumundadır. Aksi takdirde işletme kısa vadede borçlarını ödeyecek gücü kendinde bulamayacaktır. Cari oran bir firmanın likit değerlerinin seviyesini, net işletme sermayesinin yeterliliğini ve borç ödeyebilme kapasitesini göstermektedir. Bir firmanın likit değerlerinin fazla olması, kısa vadede borçlarının ödeyebilme kapasitesinin bir göstergesidir. Cari oranın artışı, dönen varlıkların artışıyla doğrudan ilgilidir. Bir firmanın normal faaliyeti sonucu yarattığı kaynaklar, firmanın uzun vadeli borçlanabilme durumu, karını işletme sermayesine yansıtması, kısa vadeli borçlarını zamanında ödemesi cari oranı artıran faktörlerdir. Bunun tersine, firmanın zarar etmesi, karını işletme sermayesine yansıtmaması, duran varlık satın alması (yatırım yapması) gibi faktörler ise cari oranı düşüren etkilerdir. Cari oranın 1’in altında olması veya giderek azalması erken uyarı sinyali olarak kabul edilebilir.

Cari oranın formülü aşağıda verilmektedir:

Dönen varlıklar / Kısa vadeli borçlar

İkinci önemli oran olan likidite oranı veya diğer bir tabir ile asit test oranı bir firmanın kısa vadeli borçlarını, en hızlı bir şekilde nasıl kısa vadeli aktiflerle karşılayabileceğini göstermektedir. Bu sebeple dönen varlıklardan stokların düşülmesi ile cari orandan farklılaşmaktadır. Asit test oranının formülü ise aşağıdaki gibi verilmektedir:

(Dönen varlıklar – Stoklar) / Kısa vadeli borçlar

Bazı kaynaklarda diğer dönen varlıklar da stoklar yanında çıkartılabilmektedir. Fakat biz yukarıdaki formülü kullanacağız.

Üçüncü önemli oran olan nakit oranı ise işletmenin en hızlı şekilde nasıl kısa vadeli borçlarını ödeyebileceğini göstermektedir. Buna göre kullanılan formül aşağıda belirtilmektedir:

Hazır Değerler / Kısa Vadeli Borçlar

Söz konusu oranın sektörün altında olması işletmenin nakit değerlerinin düşük olduğu anlamına gelmektedir. İşletmenin nakit değerlerinin çok yüksek olması da söz konusu değerlerin olması gerekenden fazla olduğunu, işletmenin faaliyet dışı faaliyetlere yönelmiş olabileceğini göstermektedir. İşletmenin nakit değerlerinden elde ettiği getirilerin azalması halinde gerçek faaliyetine yönelmek zorunda kalacaktır. Fakat tecrübesini yitirmiş, pazarlarını kaybetmiş bir işletme bunu yapamayabilecektir. Bunlar da erken uyarı sinyalleri olarak görülebilir.
 
Mali oranlar olarak da adlandırılan bu oranlar, işletme bilançolarının pasif kısmını oluşturan kaynakların ve uzun vadeli borç ödeme gücünün ölçülmesinde kullanılan oranlardan oluşmaktadır. Bir işletmenin finansmanında yabancı kaynaklardan yararlanma derecesini bu oranlar ölçmektedir. Başka bir ifade ile, finansal oranlar ile işletme borçlarının finansal yapı içindeki yerleri ve bu yapının sonuçları araştırılmaktadır. Yabancı kaynaklar ile öz kaynaklar arasındaki ilişkiyi de gösteren bu oranlar, işletmenin olumlu bir şekilde finanse edilip edilmediği, kredi verenlerin güvenlik payının yeterli olup olmadığı sorularına cevap vermektedir. Bilindiği gibi işletmelerin varlıkları:
  • Dönen varlıklar ve
  • Duran varlıklardan
 İşletmenin yükümlülükleri ise:
  • Kısa vadeli borçlar
  • Uzun vadeli borçlar ve
  • Özkaynaklar

Dan oluşmaktadır.

Bir işletmenin faaliyetlerinin önemli bir kısmı borçlar ile finanse edildiğinde üzerindeki finansman yükü artacaktır. Bunun yanında işletmenin varlıklarının önemli bir kısmı da duran varlıklar olduğunda işletmenin nakit yaratabilme kaabiliyeti azalacaktır. Bu sebeple incelenmesi gereken oranlar aşağıda yer almaktadır:
  • Kısa vadeli borçlar / toplam yükümlülükler: Bu oran işletmenin yükümlülüklerinin ne kadarlık bir kısmının kısa vadeli olduğu hakkında bilgi vermektedir. Bu oran arttıkça işletme üzerindeki finansman yükü de artacaktır.
  • Uzun vadeli borçlar / toplam yükümlülükler: Bu oran işletmenin yükümlülüklerinin ne kadarlık bir kısmının uzun vadeli olduğu hakkında bilgi vermektedir. Uzun vadeli finansman kalemleri kısa vadeli finansmanlara göre tercih edilen bir finansmandır. Bir işletme uzun vadeli borç bulabildiği ölçüde saygın ve güvenilir bir firma olarak kabul edilmektedir.
  • Toplam Borç / toplam yükümlülükler: Bu oran işletmenin yükümlülüklerinin ne kadarlık bir kısmının borçlardan oluştuğu konusunda bilgi vermektedir. Bu orana bazı kaynaklarda finansal kaldıraç oranı da denmektedir. Söz konusu oranın yüksek olması işletme üzerindeki finansman gideri yükünü arttıracaktır.
  • Özkaynaklar / toplam yükümlülükler: Bu oran işletmenin yükümlülüklerinin ne kadarlık bir kısmının özkaynaklardan oluştuğu hakkında bilgi vermektedir. Bilindiği gibi özkaynakların yükümlülükler içindeki payı arttıkça işletmenin finansal yükü azalacaktır. Yukarıdaki oranının mantığı ile ters hareket etmektedir.
  • Dönen varlıklar / toplam varlıklar: Bu oran işletmenin varlıklarının ne kadarlık bir kısmının kısa vadeli (cari) olduğu hakkında bilgi vermektedir. Bu oran arttıkça işletmenin nakit yaratma kaabiliyeti de artmaktadır.
  • Duran varlıklar / toplam varlıklar: Bu oran işletmenin varlıklarının ne kadarlık bir kısmının uzun vadeli olduğu hakkında bilgi vermektedir. Bu oran arttıkça işletmenin nakit yaratma kaabiliyeti de azalmaktadır.
  • Devamlı sermaye / toplam yükümlülükler: Devamlı sermaye özkaynaklar ile uzun vadeli borçların bir toplamıdır. Bu oran arttıkça işletme üzerindeki baskı azalacaktır.
  • Duran varlıklar / devamlı sermaye: Bu oran işletmenin duran varlıklarının ne kadarlık bir kısmının uzun vadeli finansman kaynaklarınca finanse edildiği hakkında bilgi vermektedir. Bu oranının 1 in altında olması duran varlıkların kesinlikle kısa vadeli olarak finanse edilmediğini göstermektedir.

Yatay ve Dikey Analiz Uygulaması

Örnek bir ABC İşletmesi mali verileri üzerinden yatay ve dikey analizin uygulamasını yapacağız.


ABC İşletmesinin Varlıkları


31.12.2011
31.12.2010

VARLIKLAR
TL
Dikey
Analiz
TL
Dikey
Analiz
Yatay
Analiz
Cari / Dönen Varlıklar
698.267.290
50
549.350.379
53
27%
   Hazır Değerler
34.947.777
3
27.845.601
3
26%
   Menkul Kıymetler (net)
1.091.960
0
517.901
0
111%
   Ticari Alacaklar (net)
158.831.026
11
132.414.332
13
20%
   İlişkili Taraflardan Alacaklar
355.901.946
26
288.164.975
28
24%
   Diğer Alacaklar (net)
2.162.584
0
2.478.425
0
-13%
   Stoklar (net)
121.505.159
9
90.329.696
9
35%
   Diğer Cari/Dönen Varlıklar
23.826.838
2
7.599.449
1
214%
Cari Olmayan / Duran Varlıklar
689.327.673
50
491.958.692
47
40%
   Ticari Alacaklar (net)
139.550
0
45.250
0
208%
   Finansal Varlıklar (net)
395.547.972
29
210.194.300
20
88%
   Pozitif/Negatif Şerefiye (net)
1.514.860
0
0
0

   Maddi Varlıklar (net)
281.362.606
20
277.128.334
27
2%
   Maddi Olmayan Varlıklar (net)
4.382.468
0
3.377.771
0
30%
   Ertelenen Vergi Varlıkları
6.380.217
0
1.213.037
0
426%
TOPLAM VARLIKLAR
1.387.594.963
100
1.041.309.071
100
33%


Öncelikle işletmenin aktif tarafına göz gezdirdiğimizde dönen varlıklar ile duran varlıkların hemen hemen aynı oranda seyrettiği anlaşılmaktadır. Fakat 2007 yılı içerisinde duran varlıkların önemi biraz daha fazla artmıştır. Ayrıca işletmenin stok, ticari alacak ve hazır değerlerinde de artışlar izlenmiştir. İleride bahsedilecek olan net satışlarda da ciddi bir azalma olduğu düşünüldüğünde özellikle stok ve ticari alacak kalemlerindeki artış işletmenin alacak ve stok devir hızında sıkıntı yaşamaya başlamış olabileceğini göstermektedir. Bunun yanında işletmenin finansal varlıklarında (bağlı değerler veya iştirakler) önemli artışlar gözlemlenmektedir. Bu durum işletmenin kaynaklarının grup şirketlerine aktarılması olarak nitelendirilebilir. Ayrıca maddi duran varlıkların da ağırlık olarak düşmesi işletmenin yakın zamanda bir yatırım yapması gerektiğini düşündürmektedir.

ABC İşletmesinin Yükümlülükleri


31.12.2011
31.12.2010

YÜKÜMLÜLÜKLER
TL
Dikey
Analiz
TL
Dikey
Analiz
Yatay
Analiz
Kısa Vadeli Yükümlülükler
525.391.213
38
354.566.349
34
48%
Finansal Borçlar (net)
229.108.516
17
156.113.177
15
47%
Uzun Vadeli Finansal Borçların Kısa Vadeli Kısımları (net)
790.268
0
9.416.679
1
-92%
Finansal Kiralama İşlemlerinden Borçlar (net)
1.895.017
0
21.148.936
2
-91%
Ticari Borçlar (net)
96.513.710
7
50.960.282
5
89%
İlişkili Taraflara Borçlar (net)
174.313.606
13
89.018.120
9
96%
Alınan Avanslar
6.556.481
0
5.394.604
1
22%
Borç Karşılıkları
10.757.426
1
10.447.013
1
3%
Diğer Yükümlülükler (net)
5.456.189
0
12.067.538
1
-55%
Uzun Vadeli Yükümlülükler
101.992.723
7
110.867.365
11
-8%
Finansal Borçlar (net)
61.729.100
4
77.308.000
7
-20%
Finansal Kiralama İşlemlerinden Borçlar (net)
4.063.681
0
1.361.788
0
198%
İlişkili Taraflara Borçlar (net)
3.066.309
0
3.097.758
0
-1%
   Borç Karşılıkları
3.688.273
0
5.443.865
1
-32%
   Ertelenen Vergi Yükümlülüğü
29.445.360
2
23.655.954
2
24%
ANA ORTAKLIK DIŞI PAYLAR
44.070.800
3
38.904.243
4
13%
ÖZSERMAYE
716.140.227
52
536.971.114
52
33%
Sermaye
268.600.000
19
241.087.000
23
11%
Karşılıklı İştirak Sermaye Düzeltmesi (-)
(115.084.884)
(8)
(115.084.884)
(11)
0%
Sermaye Yedekleri
298.613.425
22
204.040.364
20
46%
Kar Yedekleri
103.120.982
7
69.615.550
7
48%
Net Dönem Karı/Zararı
116.054.667
8
89.159.093
9
30%
Geçmiş Yıllar Kar/Zararları
44.836.037
3
48.153.991
5
-7%
TOPLAM ÖZ SERMAYE VE YÜKÜMLÜLÜKLER
1.387.594.963
100
1.041.309.071
100
33%


İşletmenin yükümlülüklerine bakıldığında da özellikle kısa vadeli yükümlülüklerde artışlar göze çarpmaktadır. Bu artışta temel pay ticari borçlar ile banka kredilerinden ileri gelmektedir. Fakat bunun yanında uzun vadeli borçların kısa vadeli kısımlarında da azalış olması firmanın likiditesini olumlu etkilemiştir. Yalnız burada belirtilmesi gereken önemli bir husus da işletmenin kısa vadeli yabancı kaynaklarının %48 gibi yüksek bir oranda artarken dönen varlıklarındaki artışın %27 ile sınırlı kalmasıdır. Bu sorunlu hale gelebilecek bir kredinin erken uyarı sinyali olarak nitelendirilebilir. Söz konusu durum bize finansal varlık yatırımının bir ölçüde bu artıştan finanse edilmiş olabileceği gösterir ki söz konusu durumda işletmenin likidite ihtiyacı artmış olabilir. Bunun yanında işletmenin grup şirketlerine olan borçları (ilişkili taraflara borçlar) artmıştır. Söz konusu durum grup şirketlerinden alınan malla karşılığı yapılan borçlardan kaynaklandığı ve maliyetinin düşük olduğu varsayıldığı için olumlu olarak nitelendirilebilir.