internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Aralık 2020 Pazartesi

Teknoloji Liderlerinin Ortak Özellikleri

Merhaba arkadaşlar,

Bugün sizlere hepimizin yakından tanıdığı teknoloji liderlerinin hayat hikayelerinden derlediğim bazı dersleri aktarmak istiyorum. Burada bahsedeceğim konular bu insanların iş ve hayat tarzlarından oluşuyor. Hepsine katıldığımı söyleyemem, fakat yine de bu insanları anlayabilmek için hayat hikayelerinin ve yaptıkları işe olan inançlarının incelenmeye değer olduğunu düşünüyorum.

Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, Apple'ın kurucusu Steve Jobs ve Netflix'in kurucusu Marc Randolf üzerinden bu değerlendirmeyi yapmaya çalışacağım. Burada yararlandığım kitaplar; Aradığın Her Şey; Jeff Bezos ve Amazon Çağı, Bu iş Asla Tutmaz; Netflix ve son olarak da Steve Jobs Gibi Düşünmek adlı yayınlardır.

Elbette bu listeye Alibaba, Google ve Facebook da dahil edilebilirdi, fakat yazı çok uzun olmasın diye böyle tercih ettim.

Şimdi bu insanların ne ortak özellikleri varmış birlikte bakalım: 

Öncelikle yaptıkları işe takıntı seviyesinde inanmaları en önemli özellikleridir diyebiliriz. Hepsi internetin getirdiği yeni dünyadan faydalanmışlardı. İnternetin her şeyi kökten değiştireceğini biliyorlardı. Şu anda içinde bulunduğumuz dönemde bunu konuşmak belki çok kolay olabilir. Fakat o dönemde bunları konuşmak o kadar anlamlı değildi. Herkes bu işin geleceğine onlar kadar inanmıyordu.

Ürün ve hizmetleri ile ilgili müşterilerinin ne düşündüğü onlar için oldukça önemliydi. Fakat bunları müşterilere sorarak değil, müşterilerin ne hissettiğini anlamaya çalışarak yapıyorlardı. Jobs’un bu anlamda en sevdiği sözlerden biri Henry Ford’un "Müşterilere sorsak bana hızlı giden atlar istediklerini söylerlerdi" sözüydü. Onlar müşterilerin ileride ne isteyeceğini doğru tahmin etmeyi başarmışlardı. Randolf henüz DVD’ler raflarda fazlaca yer almaz iken iş modelini bunun üzerine kurmuştu. Amazon da kitaplar internetten satılmazken bu işe girmişti. 

Her zaman bir gelişim alanı olduğuna inanıyorlardı. Örneğin Jobs, Edison’un "Her zaman daha iyi bir yolu vardır" sözünden çok etkilenmişti. Ayrıca Henry Ford'un "Genç bir adamın katılabileceği en tehlikeli fikir artık özgünlüğe yer kalmadığı fikridir" sözü onun için çok önemliydi. Bezos ise "Daha icat edilmemiş pek çok şey var. Daha gerçekleşecek pek çok yenilik var. İnsanlar henüz internetin ne kadar güçlü etkiler yaratacağının farkında değiller ve o yüzden bugün hala bu büyük yoldaki birinci gündür" demişti.

İşlerini sürekli genişletmeyi düşünmeleri bir başka önemli özellikleridir. Her zaman yaptıkları işi daha iyi nasıl yapabileceklerini düşünüyorlardı. Bunun yanında da mevcut platformları veya şirketleri üzerinden yeni ürün veya hizmetleri nasıl sunabileceklerine kafa yoruyorlardı. Örneğin Amazon kitap ile başladığı halde çok yakın zamanda farklı ürünlere de internet sitesinde yer vermeye başlamıştı.

Çok iyi CFO'ları işe almaya çalışmışlardı. Onlar işin teknik ve pazar boyutunu biliyorlardı. Fakat finansal tabloları yönetmek apayrı bir işti. Bunun için en iyi insanlarla çalışmak istediler. Ellerinde bir kısım sermaye olmasına rağmen, bu sermaye ile uzun dönemde şirketi finanse edemeyeceklerini de biliyorlardı. Bunun için yatırım bulmaları gerekiyordu. Yatırım bulmak için de doğru insanlara ulaşmaları, doğru bir planlama yapmaları ve şirketin ederinde halka arzlar gerçekleştirmeleri gerekiyordu.

Hem kendileri hem de çalışanları için gece gündüz çalışmayı gelenek haline getirmeleri, hatta buna uygun olmayan çalışanlar ile yollarını ayırmaları en göze çarpan özelliklerindendir. İş ve yaşam dengesi anlamında çalışanların isteklerini genellikle göz ardı ettikleri görülüyordu. Hatta bir keresinde Amazon‘da yapılan bir toplantıda çalışanlardan biri Bezos'a iş ve hayat dengesi kuramadıklarından dolayı yakınmıştı. Bezos da ona "belki de Amazon senin için doğru yer değildir" diyerek kibarca istifa etmesini istemişti. Bezos bu konuda oldukça uç bir örnekti. Bir çalışanı şöyle demişti; “Eğer kötü bir çalışan iseniz, mutlaka işten atılırsınız. Fakat iyi bir çalışan iseniz Jeff sizi ölesiye çalıştırır.”

Çalışanların özel hayatını işe getirmeleri destekleniyordu. Netflix‘te bazı çalışanlar eşleri ile birlikte ofiste çalışıyorlardı. Çünkü başka zaman birbirlerini göremiyorlardı. Amazon‘da ise evcil hayvanlarını işe getirmek durumunda kalıyorlardı. Netflix’te sanki bir ofis değil de herkesin birlikte yaşadığı bir yaşam alanı gibi bir ortam vardı. Birlikte eğlenip birlikte koşturuyorlardı. İşi düzeltmek veya büyütmek dışında başka bir amaçları yoktu.

İşe birlikte başladıkları çalışanları ile bir süre sonra yolları ayırmaları gerekmişti. Hatta bu çalışanlardan bazıları hayal kırıklığı ile karşılaştıklarını söylüyorlardı. Mesela Amazon‘da Bezos’tan sonraki ikinci adam Shel Kaphan’ın dört yıl kadar sonra şirketten ayrılmak durumunda kalması kendisi açısından büyük bir hayal kırıklığı olmuştu.

Hepsi çok üst düzeyde tutumlu insanlardı. Zaten kıyafetlerinden ve yaşam tarzlarından bunları anlayabiliyoruz. Örneğin Amazon‘da masalar eski kapıların masa haline getirilmesi ile oluşturulmuştu. Seçtikleri ofisler tam kendilerine yetecek kadar olup kesinlikle lüks barındırmıyordu. Amazon'un bir yerleşkesi öyle bir yerde kiralanmıştı ki eski binada "Ayıları beslemeyiniz" yazıyordu. Apple kurucusu Jobs’un ise giyimi, ürünlerini satan insanlardan çok daha fazla mütevazı idi. 

İşlerinin bir döneminde yapmış oldukları görevlerin bir kısmını veya tamamını farklı insanları devretmek durumunda kalmışlardı. Örneğin Netflix‘te Randolph‘un patron olarak kalması mümkün olmamıştı. Bezos işletmeyi yönetecek bir müdür atamak durumunda kalmıştı. Jobs ise işini tamamen kaybetmişti.

Bu insanların ya kendilerinin ya da tanıdıklarının networkü oldukça genişti. Bu network sayesinde yeni iş ilişkileri kurabiliyorlar, yatırımcı çekebiliyorlar, yeni trendleri öğrenebiliyorlardı. İşlerini yoluna koymak için ABD'de gerek uçakla gerekse de araba ile günlerce seyahatler yapıyorlar ve zaman mefhumu olmadan akşam yemeklerinde, tatillerde veya etkinliklerde önemli insanlara ulaşıyorlardı. 

Tasarıma çok önem veriyorlardı. Jobs’un Ipod'u ve iPhone’u yaparken çalışanlarını ne kadar yorduğunu biliyoruz. Bezos da Kindle’ı yaparken aynı stresi yaşatmış ve hatta Kindle’ın lansmanını bir sene ertelemişti.

Randolf ve Bezos’un iyi bir aile hayatı vardı. Aynı şey Jobs için geçerli sayılmazdı. Fakat o da günün birinde bir ailesi olması gerektiğinin farkına varmıştı. 

Son olarak hepsi iş arkadaşlarına karşı dürüst insanlardı. Bir fikre inanmıyorlarsa bunu karşıdakine net bir şekilde söylüyorlardı. Mesela Netflix‘te buna "radikal dürüstlük" deniyordu. Birbirlerinin fikirlerini geliştirirken hem sert hem de dürüst olabiliyorlardı. Amazon‘da ise durum biraz daha farklıydı. Bezos eleştirilerinde çok net davranıyordu. Hatta söylenene göre karşıdakini küçümser veya hakaret edecek şekilde ağır eleştirilerde bulunabiliyordu. Örneğin kurduğu cümlelerden biri; "Bu fikre biraz insan zekası katmak lazım." 

Hatta öfke patlamaları yaşadıklarını da biliyoruz. Özellikle Bezos ve Jobs'un. İşte bu yüzden Amazon’un mühendislerinin önemli bir kısmı Google’a transfer olmuştu. Elbette bunda Google’ın daha iyi koşullarda çalışma ortamı sağlaması ve maaşlarının da daha iyi olması önemliydi.

Aklıma gelen bazı ortak özellikleri sizler için derlemeye çalıştım. Elbette bu yazıdan birkaç tane daha yazılabilir. Eğer bu insanların hayatı ile ilgileniyorsanız yukarıda belirtilen kitapları okuyabilirsiniz.

1 Ekim 2015 Perşembe

Nesnelerin İnterneti (şeylerin İnterneti) Konferansının Ardından


30 Eylül 2015 tarihinde İstanbul’da Four Seasons Hotel’de Nesnelerin İnterneti (IoT) adında bir konferans gerçekleşti. Bu konferansta aldığım bazı notları sizlerle bu yazıda paylaşmak istedim. Öncelikle organizasyonun çok güzel düşünüldüğünü, konuşmacıların da oldukça ilgi çekici konulara değindiklerini söylemek isterim. Konuşmalardan aldığım notlara gelirsek;

Nesnelerin interneti ile birlikte gelecek yeni ortamda maliyetlerin düşmesi ve yeni yönetim yaklaşımlarının şekillenmesi ile firmaların %80’inin finansal anlamda sorun yaşayacağı öngörülüyor. Bu neredeyse şu demek; firmaların üçte ikisi mevcut pozisyonlarını kaybedecektir. Bir başka yoruma göre de 2018’de nesnelerin internetinin %50’sine hükmedecek şirketler en fazla 3 yıllık olacak. Bu şu demek 2015 yılı itibari ile bu şirketler daha kurulmadı.

Dünyanın yaşadığı devrimlere bakıldığında; ilk devrimin buhar devrimi olduğu ve böylece makinalaşmanın başladığını, ikinci devrimin elektrik devrimi olduğu böylece büyük üretimlere başlandığını, üçüncü devrimin bilgisayar ve internet olduğu böylece insanların bilgiye çok hızlıca eriştiğini ve son olarak da nesnelerin internetinin bir devrim olduğunu böylece herkesin ve her cihazın birbiri ile önümüzdeki dönemde bağlantılı olacağını söylemek gerekiyor.

Gelişimler tarihine bakıldığında artık hayallerin gerçeğe dönme süresinin oldukça düştüğü anlaşılıyor. Ezelden beridir insanlar uçmak istedi ama bu belki son yüzyılda geçerli hale gelebildi. İnsanlar daha fazla bilgiye ulaşmak istedi bu daha kısa sürede gerçekleşti. Şimdi insanlar akıllı nesnelere hükmetmek ve onları kullanmak istiyorlar, bu da çok yakında gerçekleşecek. Hatta gerçekleşmeye başladı bile.

Peki, nesnelerin interneti ne alanlarda kullanılacak?

Bu konuda verilen en standart örnek, eğer evde domatesiniz biterse buzdolabınız manava bir bildirimde bulunacak ve manav sizin banka hesabınızdan bu tutarı çekip (veya kredi kartınızdan) size akşama domatesi gönderecek. Bu sistemi aslında siz yönetmeyeceksiniz. Bir kere genel ayarları yapacaksınız diğer operasyonel işleri makinaya devredeceksiniz.

Nesnelerin interneti eğer her şeyi yaparsa peki biz insanlara ne iş düşecek? Bizler işsiz mi kalacağız? Bu konuda şöyle bir sınırlama yapmamız lazım. Bizler daha çok fikir işlerini yapacağız. Bizler düşüneceğiz, kas işlerini ve operasyonel işleri makinalara devredeceğiz. Akşam evimize ilerlerken evimizdeki bir robot mutfakta bizim sevdiğimiz bir yemeği alıp mikrodalgaya atacak, mikrodalga bunu bizim her zaman eve gelme zamanımıza uygun şekilde pişirecek ve bizleri hazır bir akşam yemeği bekliyor olacak.

Peki bu kadar mı? Tabii ki hayır. Örneğin Alzheimer hastalarının aldığı ilaç doktora otomatik olarak bildirilecek, hastanın durumu uzaktan izlenecek, sıkıntılı bir durumda daha hızlı aksiyon alınacak. Bir süt işletmesi olduğunuzu düşünün. Soğuk zincirin halkalarının bozulmasını istemezsiniz. Yoğurt taşıyan araçların uygun ortamda olup olmadığı, perakendecilerin buzdolaplarının yeterli ısıda olup olmadığı hep uzaktan yönetilebilecek. Bu bir şekilde yapılmaya başlandı ve gelişerek devam edecek.

Peki aldığımız ilaçlar. Hepsi standart dozlardadır. Bunlar uzaktan yönetim ile gerektiği kadar vücuda verilecek. Gereksiz kısmı verilmeyecek. Böylece insanlar üzerindeki olumsuz etkisi azaltılacak. Hatta ilacın olumlu etki edip etmediği kan değerleri vb verilerden anlık takip edilebilecek.

Nesnelerin interneti aynı zamanda akıllı algılayıcıların da olmasını gerekli kılıyor. Mesela Odeabank digital signage ekranlarına müşteriye hizmet veren görevlilerin gülümseyip gülümsemediğini algılayan bir sistem yüklemiş.

Tabii bunun olabilmesi için internet hızının da artması gerekiyor. Bu da gerçekleşiyor. Örneğin bugün itibari ile bir ABD ailesinin internet ortamına yüklediği video tüm 2008 internet trafiğinden fazla olabiliyor.

Size günün kısa bir özetini vermeye çalıştım. Umarım faydalı olmuştur.

26 Haziran 2014 Perşembe

Internet Trendleri ve Bankacılığa Yansıması

İlk defa geçen sene yayınlanan ve bu yıl daha geniş çaplı hazırlanan Kleiner Perkins Internet Trends raporu, dünya çapında internet kullanıcı sayısı artışında yüzde 10′un altında, akıllı telefonlarda ise yüzde 20 oranında bir büyüme oranı ortaya koymaktadır. Tabletlerde büyüme oranı yüzde 52 olarak gerçekleşmiş olup mobil veri trafiği ise son 1 yılda yüzde 81 oranında büyümüştür.



Dünyada 3 yıldır hızlı büyümesini devam ettiren tablet kullanımının artışının devamı gelecek gibi görünüyor.


Ülke bazında, kullanıcıların öncelikli cihaz tercihlerinde baktığımızda ülkemizde cep telefonu kullanımının tablet ve bilgisayarlara göre çok daha fazla kullanıldığını görüyoruz. Dolayısıyla dünya çapındaki tablet yükselişinin ülkemizi diğer ülkelere göre daha az etkilemesini bekleyebiliriz. Ülkemizde cep telefonu kullanımının bilgisayar’dan fazla olduğu görülmektedir.

Ayrıca dizüstü ve masaüstü bilgisayar satışlarının da düşüşe geçmesi, yapacağımız yatırımları nasıl yöneteceğimiz hakkında bize fikir vermektedir. Buna göre bankalar aşağıdaki sıra ile yatırımlarını gerçekleştirmelidirler:

·         1.öncelikli kanal mobil olarak düşünülebilir.

·         2.öncelikli kanal internet şube olmalıdır.

·         3.öncelikli kanal ise tablet olarak belirlenebilir.

Satış rakamlarına bakarak, yeni yatırımların bilgisayar kanalından ziyade, mobil ve tablet cihazlara yönlendirmek daha doğru olacaktır.
Hazırlayan: H.Furkan Kesler