tavsiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tavsiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2015 Perşembe

Yönetici Körlüğü


Herkese tekrar merhaba,
Bugüne kadar gençlere tavsiye niteliğinde bazı yazılar yazmıştım. Oysa sadece tavsiyeye ihtiyacı olan sadece gençler miydi? Biz yöneticilerin acaba hiç hataları yok muydu? Elbette yöneticilerin de içinde bulundukları şartlar nedeniyle bazı hatalar yapma ihtimalleri oldukça yüksektir. Bu hatalardan bir tanesi de yönetici körlüğü diye tabir ettiğimiz bir durumdur.

Peki nedir bu yönetici körlüğü? Yöneticiler zaman geçtikçe ve kendine bağlı çalışanlar arttıkça çalışanları ile yeterince ilgilenememeye ve onların gelişimlerini yeterince izleyememeye başlamaktadırlar. Bu durumda yöneticiler çalışanlarının sanki kendilerini hiç geliştirmediklerini düşünerek bundan yıllar önce yaptıkları hataları bugün bile halen onların karşısına koyabilmektedirler. Bu durumda aslında kendileri ile çelişmektedirler. Çünkü hem çalışanlarının sürekli gelişim sergilemesini istemekte hem de bunun başarılıp başarılmadığını çoğu kez izlememektedirler. O zaman çalışan da şu açmaza girmektedir. Ben yeterince gelişim sergileyemiyor muyum? Bu durumda hata mı yapıyorum? Ya da daha kötüsü, ben kendimi geliştiriyorum ama yöneticim bunu fark etmiyor o zaman neden uğraşıyorum?
Biz yöneticiler çalışanlarımıza eğitimler aldırıyoruz. Bu eğitimler onların yeteneklerini ve bilgi seviyelerini geliştirmektedir. Fakat biz bunları fark edemiyorsak ve onları bu konuda yeterince geri bildirim ile besleyemiyorsak o zaman bu eğitimler zaman kaybından başka bir şey olmuyor. Oysa her eğitim yaptığımız işten verdiğimiz bir ödün olarak hanemize yazılıyor.

Kısacası, yöneticiler olarak çalışanlarımızın gelişimlerini gözlemlemeliyiz. Onlar hakkında 5 sene önce ne düşünüyorsak aynı konuları aynı gerekçeler ile karşılarına koymamalıyız. Tabii ki çalışan kendini geliştirmedi ise o başka. Yaptğımız yetkinlik değerlendirmeleri bir önceki dönemin yetkinlik değerlendirmeleri ile birebir aynı olmamalı, çalışanlarımızı farklı açılardan değerlendirmeye başlamalıyız. Eğer çalışanlarımıza eğitimler aldırıyorsak bunun sonuçlarını gözlemlemeliyiz. Bu sonuçları insan kaynakları ile de zaman zaman paylaşmalıyız. Çünkü bizim eksenimizde yaşanan bir yönetici körlüğü çalışanımızın sadece bizim tarafımızdan eksik değerlendirilmesine sebep olur, oysa insan kaynaklarında yer alan bir körlük o çalışanın tüm kurum için bu çalışanın eksik değerlendirilmesine sebep olur.

Yararlı olmuş olması dileğiyle…

1 Şubat 2015 Pazar

Gençlerin Kariyerlerinde Hata Yaptıkları 3 Önemli Nokta


Kıymetli okuyucular merhaba, bugünkü yazımda da gençlere tavsiyelere başka bir boyutta devam edeyim istedim. Tavsiye almayı toplum olarak pek sevmeyiz ama ben yine de sizlerin sabrına sığınıp iki satır daha karalayayım dedim. Umarım faydalı olur. Aslında burada yazdıklarım 15 yıllık çalışma hayatımda çevremdekilerin hatalarından çıkarttığım derslerdir. Bir anlamda ben bunların hata olduğunu gördüm siz yapmayın demek istiyorum.

Evet, gençlerde gördüğüm ve kariyerleri boyunca en fazla yaptıklarını düşündüğüm hatalardan ilki yaptıkları işin iletişimini yapmamalarıdır. Burada bir insanın yaptığı her işi yöneticisinin gözüne sokmasından bahsetmiyorum. Ayrıca başkalarının yaptığı işleri kendi yapmış gibi göstermesinden hiç bahsetmiyorum. Bu zaten en hafif tabiri ile sahtekârlıktır. Benim burada anlatmaya çalıştığım ise önemli işleri siz yaptıysanız bunun arkasında da en fazla siz durun. Bir sunum yapıldığında sunumu ben yapamam demeyin, ben insanları proje hakkında ikna edemem diye geri çekilmeyin. Eğer bu iş sizin işinizse siz savunun, ama diğer insanların ufak da olsa katkıları varsa bunları da söylemekten kesinlikle geri durmayın. Sonunda hem projenin asıl sahibi olarak hem de diğer takım üyelerine sahip çıkan biri olarak siz onore edileceksiniz.

En fazla tanıklık ettiğim ikinci hata ise gençlerin kişisel yargılarını profesyonel iş hayatlarının önüne geçirmeleridir. Bazı gençlerin çalışmak zorunda oldukları başka bir birimde yer alan bir çalışan ile anlaşamamalarından dolayı bu çalışan ile aynı ortama girmeme, aynı toplantıya katılmama gibi tavırlar aldıklarını gözlemlemişimdir. Bu davranışlar çocukluk çağında yaptığımız küsme davranışının günümüze uyarlanmış hali gibidir. Oysa çocukken elimizde olan bazı özgürlükler artık burada geçerli değildir. Eskiden çoğunlukla arkadaşlarımızı kendimiz seçerken artık birileri kiminle birlikte olmamız gerektiğine karar veriyor ve bizim burada çok sınırlı etkimiz oluyor. Burada gençlerin yapmaları gereken ise, zor insan olarak tanımlayabileceğimiz bu insanlar ile iletişim kurmanın yollarını öğrenmeleridir. Evet, eskiden arkamızı dönüp gidebilirdik ama bu artık mümkün değil, artık iletişim kurmak zorundayız. Bu zor mu evet kesinlikle zor. Fakat sonuçlarını düşünün, kendinize olan saygınız ve güveniniz artmayacak mı?

Üçüncü hata ise yöneticileri beklediği gibi çıkmayan çalışanların yöneticisinin her davranışını olumsuz algılamalarıdır. Öncelikle, bence, kötü niyetli yönetici sayısı oldukça azdır. Özellikle astları ile çalışmayı başaramayan yöneticiler vardır. Bu varsayımdan hareket edersek aslında yöneticilerin önemli bir kısmı iyi niyetlidir. Astları ile çalışmayı (henüz) başaramayan yöneticiler iyi niyetini çalışanlarına anlatamamış, onlar ile dost olamamış, onları birimin veya kurumun hedefine yeterince yönlendirememişlerdir diyebilirim. Bunu başarmaları için onları dinlemeleri, anlamaları, sadece iyi günlerinde değil kötü günlerinde de çalışanlarının yanında olduklarını sözle değil fiilen göstermelidirler. Bunlar olmasa bile, yani yönetici bunları yapmayı başaramasa bile çalışan yine de ortamın negatifliğinden kurtulmalı ve kendi üzerine düşeni yapmalıdır. Eskiden duyduğum ve çok doğru olduğunu düşündüğüm güzel bir söz var. O da “kötü yönetici iyi yönetici yapar” sözüdür. Kariyerimin ilk zamanlarında bu sözün ne kadar doğru olduğunu hemen anlamıştım. Bence yöneticisinin kötü davranışları, kötü uygulamaları, yanlış kararları olduğunu düşünen bir çalışan bu konuda yöneticisinin bu davranışlarını irdelemeli, nerelerde yanlış yaptığını anlamalı, bunları objektif değerlendirebilmelidir. Kişisel yargılarından emin olamıyorsa bu konuda deneyimli insanlardan destek almalıdır. Eğer bunları yapmazsa o çalışma ortamı kendisine zehir olacaktır. Sabah giderken ayakları ters giderken akşam erkenden evinin yolunu tutmaya çalışacaktır. Ama iş çalışanda, daha doğrusu olayı nasıl algılaması gerektiğinde bitmektedir.
Evet değerli arkadaşlar, bugün sizlerle önemli gördüğüm üç kritik hatayı paylaşmaya çalıştım. Buradan da anlaşılabileceği gibi değiştirebileceğiniz çok şey var. Bunların her birini bir kriz ama öbür taraftan da bir fırsat olarak görebilirsiniz. Nasıl baktığınız nasıl sonuç alacağınızı etkileyecektir. Demedi demeyin…

28 Aralık 2014 Pazar

Gençlere Tavsiyeler


Kıymetli okuyucular, daha doğrusu kıymetli gençler desem daha doğru olur, bugün sizlere 15 yıllık iş hayatımda edindiğim tecrübeler ile bazı naçizane tavsiyeler paylaşacağım. Bu yazıyı yazmak aklıma çok değerli bir hocamın kendi üniversitelerine beni davet edip akabinde öğrencilere tavsiyelerde bulunmamı istemesiyle geldi. 15 yıl öncesine dönüp ben acaba nasıl hissediyordum, hayata nasıl bakıyordum diye düşünerek genç arkadaşlarımın özellikle ne tür tavsiyelere ihtiyaç duyacağını tespit etmeye çalıştım. Bunları da birkaç başlık halinde sizler ile paylaşıyorum:

1-      Uzun dönemli bir planlamacı olun

Bir düşünür plan hiçbir şeydir ama planlama her şeydir demiş. Bu şu demek ortamın şartlarına gore sürekli içinde bulunduğunuz durumu analiz edip ileriye dönük kısa ve uzun dönemli planlar yapın. Bunu tüm hayatınıza adapte edin. Sadece iş hayatınız olarak düşünmeyin. Örneğin eve giderken ne yiyeceğinizden ne zaman duş alacağınıza kadar her zaman bir planınız olsun. Bir yere araba ile giderken aracınızın hızına göre ne zaman varmak istediğiniz yere varabileceğinizi düşünün. Bu tarz bir yaşam sizin her zaman düşünmenize, analiz yapmanıza ve problem çözmenize sebep olur. Bunu iş hayatınıza yorumladığınızda ise ne zaman hangi pozisyona gelebileceğinize dair bir öngörünüz olsun. Bu ortam oluşmaz ise B ve C planlarınız da her zaman hazır olsun. Elbette ileride bu planlar değişebilir ama bu sizin bugünden kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.

2-      Zamanınızı iyi yöneterek verimli çalışın ve yaşayın

Hayatınızda kaybedecek en önemli varlığınız zamanınızdır. Hiçbir zaman geri gelmeyeceğine ve bir save as tuşu ile kaldığınız yerden başlamak mümkün olmayacağına göre zamanı yönetmeyi öğrenmelisiniz. Bunu sadece iş hayatınızda yapmayın. Örneğin eve geldiğinizde yemek yiyecek, duş alacak ve çay içecekseniz, eve gelince yemeğin altını yakıp veya mikrodalgaya yemeğinizi koyup öyle duşa girin. Duştan çıktığınızda ise çayınızın altını yakıp yemeğinizi yemeğe başlayın. Bu bile size ne kadar zaman kazandırır düşünebiliyor musunuz? Ya trafikte kaybettiğimiz zamanlar? Burada seçenek sizin isterseniz facebookta 15 dk da bir check in yapın ya da daha önce indirdiğiniz ve gelişiminize katkı sağlayacak bir video serisini izleyin, ya da bir e-kitap okuyun ya da sesli kitap dinleyin. Burada tercih sizin.

3-      Farklı olun ve fark edilin

Kıymetli gençler, farklı olmaktaki kastım uzun saçlı olmak, yırtık pantolon giymek değil. Bundaki amacım yetenek, bilgi, iletişim veya diğer önemli bir konuda farklı bir duruşunuzun olmasıdır. Örneğin bilgisayar programcısı iseniz gelecekte önemli olmasını beklediğiniz bir programı bugünden öğrenin. Örneğin geleceğin Apple’da olduğunu düşünüyorsanız iyi bir IOS yazılımcısı olmaya çalışın. Siz iş aradığınızda işverenleri ikna etmeye çalışmayın bırakın onlar sizi ikna etmekle uğraşsınlar. Eğer bankacı olacaksanız veya bankada çalışmaya başladı iseniz bankacılıkta önemli olan belgeleri veya sertifikaları alın. Mesela SPK’nın birçok lisanslaması var onları alın ve farklı olun. Ben İngilizce biliyorum demeye kalmayın, TOEFL alın ve bunu ispat edin. Bazen herkes Mersin’e giderken siz tersine gidin.

4-      Pozitif olun ve gayret edin

Zorluklar ile karşılaşacaksınız, bu hayatın bir cilvesidir. Bu zorulukların işinizin bir sonucu olduğunu ve kaçınılmasının mümkün olmadığını kabul edin. Zor insanlar, zor görevler, zor mesailer, zor ulaşım şartları vb. bunların hepsine karşı olumlu bakın, bunların sizi geliştirmek noktasında birer vesile olduğunu unutmayın. Kariyerinizin alt basamaklarında karşılaşacağınız ufak zorluklar ileride yaşayacağınız büyük zorlukların birer alıştırmasıdır. Zorlukların yanında çok çalışmak zorunda olmak da kötü bir şey değildir. İnsanın en mutlu olduğu an bence yoğun geçirdiği bir günün ardından evine gidip yattığında o gün birçok işi bitirdiği ve aldığı maaşı hak ettiğini yaşadığı andır. Hep bu anın size nasıl keyif verdiğini düşünün.

Elbette başka tavsiyelerim de var ama ilk aşamada aklıma gelenler bunlar ve eminim bunlar bile yeterlidir. Bu yazdıklarını herkes okuyacak ve sonuçta herkes bunları uygulayacak, o zaman bizim ne özelliğimiz kaldı demeyin. Emin olun bu yazdıklarımın doğru olduğunu okuyucuların %50’si kabul edecek, bunların içinden %10’u bunları uygulamaya başlayacak, sadece %2-3’ü bunu bir hayat tarzı haline getirecektir. İşte bu %2-3’e giren siz olun!