yatırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yatırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Kasım 2018 Pazar

Fintech'lerin Bankalar ile İlişkilerinin Değerlendirilmesi

Merhaba kıymetli okurlarım,

Son dönemlerin en popüler konularından birini bugün yazmak istiyorum. Birçok şirkette olduğu gibi bankacılıkta da birçoğumuzun gündeminin önemli kısmını Fintechler meşgul etmektedir. Fintechler ile ilgili birçok yazı okuyup, bunlar ile ilgili birçok konferansa katılıyoruz. Peki madem bu kadar önemli, nedir bu fintechler?


Fintech kelimesi İngilizce Finance ve Technology kelimelerinin kısaltılmış halinden oluşmaktadır. Türkçemizde Fintek olarak kullanılsa da genellikle Fintech ismi ile daha çok karşılaşmaktayız. Ben de bu sebeple bu yazımda Fintech kelimesini tercih ettim.


Fintech denildiğinde herkes kendisine göre bir tanım yapıyor. Finansal teknoloji şirketleri diyen var, teknolojiyi üretip işletmelere sunan şirketler diyen var, girişim şirketlerinin finans işi yapanları diyen var. Peki, en doğru tanım ne diye düşündüğümüzde Gartner'ın tanımlamasının çok daha kapsamlı olduğunu düşünüyorum. Gartner'a göre Fintech;


"Finansal hizmetlere yenilikçi yollarla yaklaşan ya da banka ürün / hizmetlerinin üretilme, dağıtılma veya gelir oluşturma şeklini kökten değiştirebilen, yeni dijital teknolojiler sunan startup teknoloji sağlayıcılarıdır."


Bu tanımdaki en önemli hususlardan biri bu oluşumların aslında birer startup olmalarıdır. Yani birer girişim. Bir fikirleri var, bu fikirleri için basit anlamda bir ürün veya hizmet tasarlamışlar belki de bunu müşterilerinin hizmetine sunmuşlar ama bunu yaygınlaştırabilmek için büyük işletmelerin desteğine ihtiyaç duyuyorlar. İşte bu noktada bankalar ile Fintechlerin bir araya gelmeleri önemli hale geliyor. 


Önceleri bankalar Fintechlere büyük bir tehdit gözü ile bakıyorlardı. Fakat son dönemde bu algılarında önemli değişiklikler olmaya başladı. Şimdilerde bu firmaları daha çok birer hizmet sağlayıcı olarak konumlandırmaya başladılar. Yalnız halen bankaların üst düzey yöneticilerine göre bunlar iş modellerini baştan aşağıya değiştirme noktasında büyük bir tehdit olmaya devam ediyorlar. Bununla ilgili yapılan bir araştırmanın sonuçlarını aşağıda veriyorum.



Şekil 1. Finans Kuruluşları için En büyük Yıkıcı Etkiler
(Kaynak: KPMG)
Böyle bir ortam varken ve halen Finteklerin bir tehdit mi yoksa bir fırsat mı olduğu anlaşılmamışken bankalar neden bu işletmeler ile çalışıyor dediğinizde karşınıza aşağıdaki tablo çıkıyor. Bu işletmelerin bankalara özellikle müşteri deneyimi alanında önemli katkıları olduğu görülüyor. 


Şekil 2. Neden Fintechler ile Çalışılıyor?
(Kaynak: KPMG)
Fintechler ile çalışmak aslında karşımıza bazı riskler ve fırsatlar getiriyor. Bu işletmelerin çevik, verimli ve yenilikçi olmaları bankalarımızın mevcut organizasyonlarına değer katarken; birkaç insana bağımlı olmaları, iş modellerinin tam oturmamış olması ve güvenlik sorunları ise bankalar için risk teşkil ediyor. Bankalar genellikle tek bir alana odaklanmış olan bu girişimler ile hızlı ve müşteri deneyimini merkeze alan çözümler üretmeyi planlıyorlar. Öbür taraftan da fikirlerine çoğunlukla aşık olan girişimciler ile bankaların anlaşması da her zaman kolay olmuyor. 

Bazı bankalar Fintechlere sadece bir iş alanındaki bir çözüm sağlayıcı olarak bakmıyorlar ve onlara yatırım yapmayı da düşünüyorlar. Özellikle yeni bir iş modelinin test edilmesi, müşteri verilerine ulaşmanın hızlı bir yolu olmaları ve kurumsal yapılarda inovasyon süreçlerinin sekteye uğraması bankaların Fintechlere yatırım yapıp bu işletmeleri yeni fikirlerin doğması ve olgunlaşması için birer merkez olarak konumlandırıyorlar. 


Peki Fintechler bankalarla özellikle hangi alanlarda işbirliği yapabiliyorlar dediğimizde aşağıdaki iş alanlarının gündeme geldiğini görüyoruz:


  • Kredi kullandırma
  • Ödeme hizmetleri
  • Para transferi
  • Robo-danışmanlık
  • Dijital bankacılık
  • Sigorta hizmetleri temini
  • Mevzuat ve regülasyon hizmetleri temini
  • Blockchain
Bu yazımda Fintechlerin Bankalar ile olan ilişkilerinde kısa bir bilgilendirme yapmaya çalıştım. Bu ilişkilerin boyutları ve nedenleri göz önüne alındığında ileride bankaların bu ilişkileri daha fazla kullanmak isteyeceklerini düşünüyorum. Bu sayede bankalar kendi öz işlerine dönecek ve birçok konuda Fintechlerden destek alacaklar. 

6 Ekim 2017 Cuma

Dünyadaki Servet Dağılımı


Kıymetli okuyucularım merhaba,

Sizlere bugün dünyadaki servet dağılımından bahsetmek istiyorum. Servet denince aklımıza hep şirketler ve elbette dünyaca bilinen zenginler gelir. İşte bu bireylerin ve işletmelerin servetlerinin ilgili ülkede tutulan toplamı ülkelerin servetlerini oluşturur. Bireyler veya işletmeler bu servetleri oluşturmak için ticaret, spekülasyon ve yatırım yapmaktadırlar. Bunları yaparken bazen kendi öz varlıklarını bazen de borçlanma ile elde ettikleri finansmanları kullanırlar. İşte bu borçlar, elde edilen varlıklardan düşerek şahısların net servetlerini bize vermektedir.
Yapılan analizlerde göze çarpan en önemli ayrım finansal ve finansal olmayan servet ayrımıdır. Finansal servet; daha çok nakit para, banka hesapları, tahvil, bono, hisse senedi gibi finansal kurumlarda duran ya da hızlı şekilde nakde dönüştürülebilecek yatırım araçlarından oluşmaktadır. Finansal olmayan servet ise genellikle gayrimenkul, araç, sanat yatırımları, hayvanlar vb. nakde dönmesi daha uzun süren yatırım araçlarından oluşmaktadır.

Aşağıdaki grafikte ise (soldaki eksen %) yıllar itibari ile dünya çapında toplam servetin (finansal ve finansal olmayan toplamı) yıllık değişimi yer almaktadır. Buna göre servet gelişimi tüm dünyada düşük faiz ortamında özellikle gayrimenkul fiyatlarının hızlı şekilde arttığı yıllarda çok yüksek seyrederken 2008 yılında yaşanan global krizle birlikte daha mutedil seviyelere inmiş gibi görünmektedir. Son 3 yıldır ise neredeyse değişmemektedir.

Tüm dünya genelinde toplam servetin 256 trilyon USD olduğunu görüyoruz. Dünya nüfusuna oranlandığında ise kişi başı servet 53 bin USD’ye gelmektedir. Dünyadaki tüm yetişkinlerin bölgesel dağılımına bakıldığında Asya Pasifik, Çin, Hindistan ve Afrika’nın başı çektiği görülmesine rağmen servetin önemli kısmının Kuzey Amerika ile Avrupa’da oluştuğu gözlemlenmektedir. Dünya’daki tüm servetin %65’i gelişmiş batı olarak adlandırabileceğimiz bu bölgelerdedir. Aşağıdaki grafikte bu detaylı şekilde anlatılmaktadır.

2015 yılsonu ile 2016 yılsonu arasında dünyadaki servetin gelişimine yukarıda bakmaya çalışmıştık. Bu gelişimin ülke bazındaki yapıları incelendiğinde özellikle kurları değerlenen Japonya, ABD gibi ülkelerde toplam servetin arttığı, gelişmekte olan ülkelerde ise bu servetin USD’nin diğer para birimleri karşısındaki değerlenmesine bağlı olarak düştüğü görülmektedir. Elbette bir de İngiltere’nin Brexit sürecinde aldığı büyük darbe ile GBP’nin yaşadığı önemli değer kaybının ülkenin toplam serveti üzerinde negatif etkisi olduğunu görmekteyiz. 2016 yılı içerisinde en büyük servet kaybı İngiltere’de yaşanmıştır.

Tüm ülkelerin hangi servet seviyesinde olduğunu değerlendirebilmek için de dört ayrı grup oluşturulmuştur. Buna göre ülkeler aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir:

·         Fakir ülkeler: Kişi başı 5 bin USD’nin altında servete sahip olan ülkeler.

·         Sınırda ülkeler: Kişi başı 5 bin USD ile 25 bin USD arası servete sahip olan ülkeler.

·         Orta seviyeli ülkeler:  Kişi başı 25 bin USD ile 100 bin USD arası servete sahip olan ülkeler.

·         Zengin ülkeler: Kişi başı 100 bin USD üzerinde servete sahip olan ülkeler.

Eğer bu sınıflamayı dünya haritası üzerinde gösterirsek karşımıza aşağıdaki şekil çıkmaktadır. Buna göre kişi başı en yüksek servete sahip olan ülkelerin Kuzey Amerika, Japonya ile Avrupa’da olduğunu görüyoruz. İlginç şekilde orta seviyeli ülkeler oldukça azdır. Burada birkaç Avrupa ülkesi ile Suudi Arabistan’ın yer aldığını görüyoruz. Özellikle sınırda olan ülkelerin çokluğu göze çarpmaktadır. Latin Amerika ülkelerinin büyük kısmı, Rusya, Çin, Türkiye gibi birçok gelişmekte olan ülkenin bu kısımda bulunduğu görülmektedir. Son olarak da fakir diye tanımlanabilecek ülkelerin önemli bir kısmı Asya’nın güneyi ile Afrika’da yer almaktadır.

Görüldüğü gibi dünya üzerinde servet dağılımı oldukça orantısız şekilde gerçekleşmiştir. Buna ilave olarak gittikçe de bu dağılım eşitsiz hale gelmektedir. Birkaç örneği dışında zengin ülkeler daha da zenginleşmekte, fakirler de yerinde saymaktadır.

11 Nisan 2017 Salı

Yeni bir yatırım aracı; Gayrimenkul Sertifikası

Sevgili okurlarım merhaba,

Bugün sizlere gündemin popüler bir konusundan gayrimenkul sertifikalarından bahsetmek istiyorum. 2017 yılında ilk defa ülkemiz piyasasında işlem görmeye başlayan bu yatırım aracı aslında önemli bir ihtiyacı karşılamak için düşünülmüştür. Bildiğiniz gibi ülkemizdeki insanlar birikimleri ile genellikle gayrimenkul yatırımları yapmaya çalışmakta fakat bunu yapmak için de belli bir miktarda birikime ihtiyaç duymaktadırlar. Oysa, gayrimenkul sertifikaları ile yatırımcılar gayrimenkul alacak kadar birikime sahip olmadan da gayrimenkul değer artışlarından yararlanabilecek hale geliyorlar. 
Kısacası, Gayrimenkul projelerinin, herkesin ortak alabileceği küçük paylara bölünerek oluşturulan bir yatırım aracı oluşturuluyor ve adına gayrimenkul sertifikası deniyor. 

Süreç şu şekilde işliyor. Öncelikle gayrimenkul sertifikaları oluşturuluyor. Bu sertifikalar halka arz ediliyor. Yatırımcılar inşaat halinde olan gayrimenkuller üzerine çıkartılan bu sertifikaları peyderpey alıp kredi kullanmadan yavaş yavaş konuta sahip olmaya başlıyorlar. En sonunda da beğendikleri gayrimenkulün ederi kadar sertifikaya sahip olduklarında gidip bu daireyi teslim alabiliyorlar. 
https://youtu.be/heGDHJkGE-k adresinden bunun videosunu izleyebilirsiniz. 

Tabii bu yatırım aracı sadece gayrimenkul sahibi olmak isteyenler için değil, değer artışından para kazanmak isteyenler için de oldukça önemli avantajlar sunuyor. Öncelikle gayrimenkul sertifikaları bir hisse senedi gibi piyasada işlem görüyor, bunlar her an alınıp satılabiliyor. Buradaki en büyük avantaj maliyetlerde oluşuyor. Herhangi bir gayrimenkul üzerine yatırım yapmak isteyen bir yatırımcı; sözleşme imzalamalı, noter ve tapu masraflarına katlanmalı, bir gün sattığında oluşan alım satım arasındaki gelir vergisini ve baştaki KDVyi ödemeli; kısaca bir sürü zahmet ve maliyete katlanmalıdır. Fakat burada bunların hiçbiri yer almıyor. 
Özetlersek;
1- Gayrimenkul Sertifikası ile artık herkes gayrimenkule yatırım yapabilecek
2- Gayrimenkul sektöründeki stok artışının da bir nebze erimesine olanak sağlanacak
3- Yatırımcılar gayrimenkul almaya göre birçok masraftan ve zahmetten muaf olacak
4- Gayrimenkul sertifikasının satışı bir gayrimenkul satışına göre çok daha kısa sürede yapılacak

Tüm bunları bir araya topladığımızda oldukça önemli ve değerli bir proje gibi görünüyor. Umarız başarılı olur ve ülkemiz güzel bir yatırım aracına kavuşur. 

Hepinize iyi günler diliyorum.

Not: 7 Nisan tarihinde işlem görmeye başlamış olan gayrimenkul sertifikaları için http://gayrimenkuldesertifika.com/ adresinde çok detaylı bilgiler yer almaktadır.

29 Mart 2013 Cuma

Turseff Kredileri

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) 14 Temmuz 2010′da Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Kredisi’ni (TurSEFF) hizmete sundu. TURSEFF (TURKEY SUSTAİNABLE ENERGY FINANCING FACILITY), enerji verimlilik ya da yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmak isteyen endüstriyel firmalar, ticari girişimciler ve özel konut sahiplerine yönelik kredi fırsatıdır. Kredi, EBRD (European Bank for Reconstruction and Development) tarafından geliştirilmiş olup krediler ortak bankalar yoluyla dağıtılır. Başvuru sahibinin özelliğine göre, kredi alan taraflar TURSEFF altında kapsamlı enerji verimlilik özelliklerini içeren projelerin uygulanmasında 5 milyon ABD dolarına kadar finansman için uygun görülebilirler. Diğer proje parçaları müşterinin kendisi tarafından ya da TURSEFF ortak bankalarından biri tarafından finanse edilebilir. Borç alan tarafların, mali olarak uygun olması, ortak bankanın kredi kriterlerine uyması ve ortak bankanın kredi değerlendirme usullerine uygun olarak onay alması gerekir. TURSEFF altında finanse edilen projeler belirli performans kriterlerini karşılamalıdırlar. Endüstriyel ve ticari işlemlerde enerji verimliliği özelliklerine ilişkin projeler, %20’den fazla enerji tasarrufu sağlamalıdır. İnşaat sektöründe enerji verimliliğine ilişkin projeler %30’dan fazla tasarruf sağlamalıdır.

TURSEFF Ortak Bankaları:
·         Akbank: TurSEFF’le yapılan anlaşma ile 65 projeye ve 40 müşteriye Aralık 2012 itibari ile 60 milyon dolar tutarında kredi desteği sağlandı. TurSEFF kaynaklı bu 60 milyon dolar tutarındaki kredinin tamamını müşterilerine kullandıran ilk banka.
·         Deniz Bank: DenizBank ve Solar Türk Enerji San ve Tic. A.Ş., Turseff kredisi finansmanı için Gaziantep’te protokol imzaladı.
·         Garanti Bankası: Başta Alarko Carrier Card, Vestel Vendor Financing ve Samsun-Avdan projeleri olmak üzere enerji verimliliği ve sürdürülebilir enerji konusundaki 60'ın üzerinde projeye destek verdi.
·         Vakıf Bank: Türkiye’deki katılımcı bankalar arasında TURSEFF kredisini ilk kullandıran bankalar arasında olan Vakıf Bank, 2011’de 13 milyon dolar, 2012 kasım sonu itibariyle 47 milyon dolar kredi kullandırmıştır.
    Türkiye İş Bankası: TURSEFF kapsamında 40 milyon ABD doları tutarında kaynak sağlamıştır. Söz konusu kaynak ile KOBİ’lerin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımları finanse edilmektedir. Kaynağın tamam 2012 yılında KOBİ’lerin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının finansmanı amacıyla kullandırılmıştır.

Turseff Yatırım Kategorileri

1.     Konut Sektöründe Enerji Verimliliği Yatırımları
2.     Küçük Ölçekli Ticari Enerji Verimliliği Yatırımları
3.     Küçük Ölçekli Yenilenebilir Enerji Yatırımları
4.     Ticari ve Endüstriyel Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Yatırımları
5.     İnşaat Sektöründe Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Yatırımları
6.     Uygun Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Teknoloji, Ekipman ve Materyal Üretici, Tedarikçi ve Tesisatçılar için Yatırım Kredileri

Kategoriler için maksimum kredi miktarı ise aşağıdadır:
·         5 milyon ABD doları-Ticari enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji projeleri için
·         300,000 ABD doları-Küçük ölçekli projeler için
·         75,000 ABD doları-Konut sektöründeki projeler için
·         1 milyon ABD doları-Enerji verimliliği tedarikçileri için
·         Bu miktarların üstündeki projeler için EBRD’nin onayı gerekmektedir.
·         Projeler yatırım maliyetinin %100’üne kadar finanse edilebilir.

TURSEFF Süreci temel olarak aşağıdaki gibidir.


Yazan: Rukiye Üke