dijital pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dijital pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Eylül 2020 Çarşamba

Pazarlama 4.0 Kitap Özeti

Merhaba sevgili arkadaşlar,

Bugün Pazarlama 4.0 kitabını sizler için özetlemeye çalışacağım.

Yazarı Philip Kotler, pazarlamanın gurusu olarak bilinir. Daha önceki pazarlama anlayışının nasıl değiştiğini bu kitapta anlatmaya çalışmış. Kendisi Pazarlama 1.0 ile hepimizin zamanında üniversitelerde öğrendiği ürün bazlı pazarlamayı kastetmiş. Burada ürün (product), fiyat (price), tutundurma (promotion) ve yer (place) konuları temel alınarak bir pazarlama anlayışı oluşturulmaya çalışılmıştı. Pazarlama 2.0 ile müşteri veya tüketici tabanlı bir pazarlama anlayışına geçiş sağlanmıştı. Pazarlama 3.0 ile insan temelli pazarlama ve en nihayetinde Pazarlama 4.0 ile de müşterilerin katılım ve savunuculuğunu kazanmak için geleneksel ile dijital pazarlamanın birleştirilmesi amaçlanmaktadır. 

Pazarlama 4.0 kavramının ortaya çıkmasının ana nedenlerinden biri güç değişimidir. Güç artık bireylerde değil sosyal gruplarda bulunuyor. Yatay, kapsayıcı, sosyal güçler artık dikey, dışlayıcı ve bireysel güçleri gölgede bırakmaya başladı. Buna en büyük örnek olarak Facebook'un tüm devletlerden daha fazla nüfusa sahip olması gösterilebilir. İnsanlar sınırlardan, organizasyonlardan bağımsız şekilde birbirleri ile bağlantı kuruyor, etkileşim yapıyor ve birbirlerini destekliyor ya da eleştiriyor. Bu insanlar markaların büyüklüğünden eskisi kadar korkmuyorlar.

Müşteriler hangi markayı seçeceklerine eşdüzeylerinin (peers) tavsiyeleri doğrultusunda karar veriyor. İnsanlar 4-f etkisinden yararlanarak bu kararlarını alıyorlar. Bunlar; arkadaşlar (friends), aile (family), facebook ve sosyal medyadaki takipçileridir (followers). Bu nedenle bir markanın başarılı olabilmesi için artık müşterilerine arkadaş gibi yaklaşmayı bilmesi, zaman zaman hatalarını kabul etmesi, onlarla samimi olması, onlarla zaman geçirmesi, daha az ürkütücü olması ve dürüst olması gerekiyor.

Müşteriler günümüzün getirdiği teknoloji ortamında birbirleri ve markalar ile bağlanmış (connected) durumdadır. Bu herhangi bir ürün ile ilgili hızlı bilgi alma, anında sipariş verme gibi işlemleri yapmalarına olanak sağlıyor. Fakat öbür taraftan da bu kadar çevrimiçi oldukları ortamlarda bile yine de fiziki satın almaları tercih edebiliyorlar. Bu da markaların sadece dijitalde yer alma stratejilerinin ne kadar doğru olduğunu sorgulatıyor. Müşteriler zaman zaman bir insan dokunuşu bekliyorlar. Yüz yüze görüşme yapmak, çağrı merkezinde bir insan sesi duymak veya fiziki mağazada almak istedikleri ürüne temas etmek istiyorlar. Bu da online ve offline dünyanın birbirine yaklaşmasını gerektiriyor. Kısacası müşteriye online ve offline de birbirini tamamlayan deneyimler sunmanın önemli olduğunu bize hissettiriyor. Buna omnichannel pazarlama deniyor. Yani bütünleşik şekilde tüm kanallarda müşteriye pürüzsüz ve kesintisiz deneyimler yaşatmak. Bu anlamda deneyim yaşayan müşterilerin tek kanal alıcılarına göre %30 daha fazla tüketici ömrüne sahip oldukları ortaya çıkmış. 

Müşterilerin bir marka veya ürün ile ilgili kafalarının da karışmış olduğunu söyleyebiliriz. Herhangi bir müşteri satın alma kararı verirken; reklam, çevresinin yönlendirmesi (4-f etkisi) ve geçmiş deneyimlerini ön plana koyuyor. Bunlardan en önemlisi çevresinin yönlendirmesidir. Bu sebeple müşterilerin bu bağlanmışlık ortamında kendi kararlarını verirken çok zorlandıklarını hatta bu kararı kendi başlarına bile alamadıklarını söyleyebiliriz. Çok fazla bilginin olması da işi bir hayli zorlaştırıyor. Bu nedenle birçok insan kalabalığın bilgeliğinden faydalanıyor. Bu anlamda şunu söyleyebiliriz. Geleceğin müşterisi bağlantılı ama kafası karışmış.

Madem çevrenin etkisi bu kadar önemli, o zaman markanın kendisini anlatmaya çalışması veya savunması da o kadar kolay olmayacaktır. Bu durumda en iyisi, markanın tüketiciler tarafından savunulmasını sağlamaktır. Yapılan araştırmalara göre üç müşteri segmenti bu konuda diğerlerine göre daha ön plandadır. Eğer bunlar kazanılabilirse markanın savunucuları veya avukatları olarak diğer tüketicilere karşı önemli bir rol üstlenebilirler. 

Bu müşteriler; gençler, kadınlar ve netandaşlardır (netcitizen). 

Gençler ilk çıkan ürünleri deneyimlemeyi seven insanlardır. Bu insanlar erken benimseyici olarak da adlandırılabilirler. Bunun en önemli sebebi, mizaçları gereği asi olduklarından anne ve babalarının yapmalarını istedikleri şeyleri yapmamaları veya kullanmalarını istedikleri ürünler yerine kendi tercihlerine yönelmeleri gösterilebilir. Kadınlar ise genel olarak aile ekonomisini yöneten insanlardır. Erkeklere nazaran daha fazla bilgi toplamaya, daha fazla alternatif bakmaya, daha fazla soru sormaya meyillidirler. Saatlerce mağazalarda dolaşabilir ve en uygun tercihten emin olmadan satın alma yapmazlar. Bu nedenle mükemmel hizmeti veya ürünü alma noktasında bir çaba içerisindedirler. Bunun için daha fazla temas noktasına ihtiyaç duyarlar. Daha fazla etkileşim içinde bulunurlar. Bu nedenle markalar için bu araştırmadan başarılı çıkmak çok önemlidir. Son olarak da netandaşlar vardır. Bunlar internette çoğunlukla herhangi bir maddi beklentileri olmaksınız paylaşım yapan, yorum yazan, puan veren insanlardır. Bunların yorumları markaların tercih edilmelerinde çok kritik öneme sahiptir. Bu insanların yorumları hiçbir reklam ile kıyaslanamayacak kadar büyük etki oluşturur. Bir marka hakkında olumlu veya olumsuz yorumları doğrudan diğer insanların tercihini etkiler.

Müşterilerin günümüz ortamında bir marka ile etkileşime geçme aşaması 5A modeli ile tanımlanıyor. Bunlar; farkındalık (awareness), çekicilik (appeal), sorma (ask), eylem (action) ve savunma (advocate) aşamalarıdır. 

Farkındalık aşamasında, müşteriler pasif bir şekilde geçmişteki deneyimler, pazarlama iletişimleri gibi etkilerin altındadır. Burası biliyorum, görüyorum, bilgi alıyorum aşamasıdır. Çekicilik aşamasında ise ürününün hangi özelliklerinin ihtiyaçları ile örtüştüğünü anlamaya çalışıyorlar. Bu aşama beğeniyorum aşamasıdır. Sonra sorma aşaması gelir. Burada 4-f ye ve işletmeye ürün ile ilgili sorular sorarlar. Eğer aldıkları bilgiler kendilerini tatmin etmişse ve bir karar vermişlerse ikna olmuşlardır. Dördüncü aşama ise eylem aşamasıdır. Burada satın alma davranışını gösterirler. Son aşamada ise ürün ile ilgili deneyimlerini başkaları ile paylaşırlar. Bu aşamada tavsiye edip etmemeye, savunucu olup olmamaya karar verirler. Bu süreçte değişik ürün gruplarında bu aşamalar farklı ağırlıkta ve sürede olabilir. Örneğin tüketici ürünlerinde farkındalık, çekicilik aynı anda gerçekleşebilir. Emlak veya otomobil ürününde ise soru sorma aşaması çok yüksek olabilir. 

Pazarlama 4.0'ın temelde Pazarlama 3.0 gibi insan merkezli olduğunu söyleyebiliriz. Liderlerin altı özelliğinin insanları kendine çektiği belirtiliyor. Bunlar; fiziksellik, düşünsellik, sosyallik, duygusallık, cana yakınlık ve ahlaklılık. 

Markalar için fiziksel çekicilik, iyi tasarlanmış logolar veya ustaca belirlenmiş sloganlar olabilir. Hatta Google'ın yaptığı gibi dinamik logo kullanımlarının da insanları etkilediği düşünülmektedir. Düşünsellik ise insana özgü bilgi sahibi olma, düşünme ve fikir üretme becerisidir. Düşünsellik, görünenin ötesinde düşünebilme ve inovasyon yapabilme becerisiyle yakından bağlantılıdır. Sosyallik boyutu ise bir bireyin veya markanın başkaları ile olan etkileşiminde özgüveni olması, sözlü ve yazılı iletişim becerilerini iyi kullanabilmesidir. Duygusallık başkalarının eylemlerini yönlendirebilmek için onlarla duygusal bağ kurmak ile açıklanabilir. Duygu uyandıran markalar olumlu müşteri davranışını harekete geçirirler. Cana yakınlık ise biraz farklıdır. Cana yakın olan markalar, öz farkındalık sahibidir. Hangi konularda iyi, hangi konularda kötü olduklarını bilirler. Kendilerini geliştirmek için özgüvenleri vardır. Hangi alanlarda kusurlu olduklarını da açıklamaktan çekinmezler. Ahlaklılık ise etik davranmak ve güçlü bir doğruluk sergilemektir. Ahlaki karakteri yüksek olan markalar doğru ile yanlışı ayırt edebilir.

Kitapta birçok örnek ile yukarıda anlattıklarım detaylandırılıyor. Eğer kitabı okursanız okuduğunuza değeceğine eminim. Hepinize iyi okumalar.

17 Kasım 2015 Salı

Facebook Reklam Modelleri

Facebook kullanıcı alışkanlıklarına göre her an yeni reklam modelleri ve platformlarıyla karşımıza çıkıyor. Mobil cihaz kullanımının yükselişi reklam alışkanlıklarını da değiştiriyor.


Dijital pazarlama uzmanlarının, pazarlama stratejilerinin bir parçası olan Facebook reklamlarının değişimi, harcamaları da değiştiriyor.


İnternet Site Tıklamaları: Bir internet siteniz var ve bu internet sitenize trafik çekmek, ziyaretçi sayınızı artırmak istiyorsanız bu reklam modelini kullanabilirsiniz.


İnternet Site Dönüşümleri: İnternet sitenizde belli dönüşümler tanımlayarak (satış, üyelik, bülten aboneliği gibi) bunların performanslarını artırmaya yönelik bir amacınız varsa bu reklam türünü kullanabilirsiniz. Ancak bunu kullanabilmeniz için internet sitenize dönüşüm kodu eklemeniz gerekmektedir.


Sayfa Gönderisi ile Etkileşim: Facebook sayfanızda paylaştığınız gönderilerde etkileşim (yorum, beğeni, paylaşım ve fotoğraf görüntülemeleri) artırmak, postlarınızı ve sayfanızı daha fazla kişiye göstermeyi amaçlıyorsanız bu reklam modelini kullanabilirsiniz. Bu modelde fotoğraf, video ve metin ön plana çıkarılabilir.


Sayfa Beğenmeleri: Facebook sayfanızın beğeni sayısını artırmayı amaçlıyorsanız bu reklam modelini kullanabilirsiniz. Burada doğru bir hedefleme yaparak sayfa beğeninizi artırmakla kalmayıp özellikle bir ticaret sitesiyseniz müşteri sayınızı da artırdığınızı söyleyebilirsiniz.


Uygulama Yüklemeleri: Site uygulamanız veya bir mobil uygulamanız var ve bunu duyurmak, uygulamalarınızın kullanım ve indirilme rakamlarını artırmak istiyorsanız, Facebook uygulama yüklemeleri reklam modelini kullanabilirsiniz.


Uygulama Etkileşimleri: Kullanıcıların uygulamadaki etkileşimlerini artırmayı amaçlıyorsanız bu reklam modelini kullanabilirsiniz.


Yerel Bilinirlik Reklamları: Fiziki bir mağazanız varsa ev insanları mağazanıza çekmeyi amaçlıyorsanız bu reklam modelini kullanabilirsiniz. Burada önemli nokta ise mağazanızın çevresindeki kişilere ulaşabilecek olmanızdır.


Etkinlik Yanıtları: Facebook etkinliğinizi duyurmak ve etkinliğinize verilen yanıtları artırmak için bu reklam modelini kullanabilirsiniz.


Teklif Alımları: Müşterileriniz için bir kampanya oluşturup bununla ilgili teklif ve indirim sunmak istediğinizde bu reklam modeli uygun olacaktır. Teklif alımları ile insanların mağazanızda yararlanabilecekleri fırsatların tanıtımını yapabilirsiniz.


Video Görüntülemeleri: Markanızı, kampanyalarınızı, ürünlerinizi vs. anlatan bir videonuz varsa ve bu videoyu insanlara ulaştırmak istiyorsanız bu reklam modeli sizin için uygun olacaktır.


Hazırlayan: Ela Erkan

29 Eylül 2015 Salı

Dijital Bankacılık Adlı Kitap Özeti



Dijital Bankalara Neden İhtiyacımız Var?

Bankalar, yeni kuşak dijital bankalarını tasarlarken başlangıç noktası elbette müşteriler ve çalışanlar olmalıdır. Haliyle bankalar dijital kaynakları en verimli şekilde kullanan süreçleri ve organizasyon yapısını nasıl oluşturacağını düşünürken odakta müşterilerini ve çalışanlarını tutmalıdır. Bu dijital ağı kullanacak olan kurumsal yapıyı desteklemek için geleneksel sabit aktiflerin bu yeni dijital yapıyla nasıl uyumlu olabileceğini düşünmeleri gerekir. İnsanlar kendilerini zorlayarak satış yapılmasını istemiyor ve kurumsal söylemlere kesinlikle inanmıyorlar. Gerçekten istedikleri şey ise kendi bireysel istek ve ihtiyaçlarını anlayan şirketlerle iş yapmaktır. Gelecekteki alıcılar güvenmedikleri ya da anlamadıkları hiç kimseden bir şey satın almayacaktır. Sosyal ağları kullanarak doğruyu bulacaklar ve dürüst bir şekilde iş yapanlara yöneleceklerdir.

Şubesiz Dijital Bankalar Tasarlamak

Birçok bankacı, şubelerin bir bankanın temeli olduğuna ve bankanın geleceği için son derece önemli olduğuna inanırlar. Şubenin bu kadar önemli olmasının nedeni, fiziksel bir etkileşim noktası sağlıyor olmasıdır. Bu fiziksellik bir güven duygusu verir, çünkü insanlar gerektiğinde gidecekleri bir yer, konuşacakları bir kişi görmek ve paralarının orada olduğundan emin olmak isterler.

Bütün bunlar iyi güzel de, bu konsepte karşı olanlar, şubelerin 18. yüzyılda ve üç yüzyıl öncesinin piyasa şartları için tasarlandığı ve dünya dijitalleştiği için şubelerin bugünün hedeflerine uygun düşmediğini söylüyorlar.

İnsanların mobil aygıtlara ya da kişisel bilgisayara böylesine düşkün olmalarının nedeni bir mobil aygıt ya da kişisel bilgisayar sahibi olmak istemeleri değildir. İnsanların bunları kullanma nedeni, bu araçların kendilerine yeni ilişkiler ve yeni bağlantılar kurabilme olanakları sağlıyor olmasıdır. Facebook ve Twitter’ın sadece birkaç ay içinde herkesin ilgi alanına girmesinin nedeni budur. Bu araçlar insanların yaşamlarını yönetmelerine, paylaşmalarına yardım eder. Eğer yeniden bağlantı kurmak istiyorlarsa bankaların yapmaları gereken de budur. İnsanların basit ve kolay bir şekilde paralarıyla ve finansla bağlantılı hale getirmelidirler. Geleceğin banka dağıtımında; şubeler yerine insanlar ATM’lere ve bir çeşit bankacılık istasyonuna yönlendirilecekler ve bu merkezler müşteriyi bankaların insani yüzünden ayırmayacaktır. Çünkü tavsiye almak için uzaktan erişim sağlayabileceğiniz bir video terminali olacaktır. Yüz yüze görüşme yapmak istediğinizde ise banka size randevu alma olanağı verecek ve bankadan biri sizi evinizde ya da işyerinizde ziyaret edecektir. Eğer yüz yüze insan ilişkisi için geriye kalan tek hizmet, satış ve danışmaysa neden şubedeki en iyi danışmanlara birer otomobil, tablet ve akıllı telefon verip onları sahaya sürmüyoruz? Bir müşteri online ya da mobil bankacılık hizmetinde “Randevu Al” linkine tıkladığı zaman danışma grubunun uygun zamanlarının bir listesi görülebilir ve yer ve zamanı kendisi seçebilir.

Gerçekten sosyal olan bir banka kilit önemdedir. Tweet atarken veya durumunuzu güncellerken günlük finansal gereksinimlerinizi fark eden bir banka düşünün. Facebook’ta “Keşke bu akşamki Scissors Sisters konserine gidebilseydim.” diyorsunuz ve bankanız “Bilet almaya gücünüz yetiyor ve sizin için bir bilet buldum.” diyor.

Mobil Teknoloji Dijital Bankacılığı Ateşliyor

Yeryüzünde kullanımda olan telefon sayısı diş fırçalarının sayısından daha fazla ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde tuvaletten çok cep telefonu var. Dünya’da bugün itibariyle kişi başına bir telefon düşüyor. Bu bankalar için heyecan verici bir alandır, çünkü bu değişim kısa mesajla doğrudan ödemeler yapılmasından tutun da temassız uygulamalar ve ödemeler için takılan dongle, tablet ve akıllı telefon sistemleri üzerinden verilen tam ölçekli finansal hizmetlere kadar birçok yeni ve inovasyona dayalı hizmetin sunulmasına olanak tanımaktadır. PayPal ve Google’ın 2008 ile 2012 arasında mobil ödeme geliştirme çalışmalarına 1 milyar doların üzerinde para yatırmalarının nedeni de işte budur.

Mobil teknolojilerden bir tanesi mobil kamera kullanımıdır. Mobil kameralar ABD’de çek hesaplarının kökünü kurutmak için kullanılıyor, çünkü bir çek fotoğrafı yasal olarak çekin kendisi kabul ediliyor. Dolayısıyla müşteriler sadece çeklerin fotoğraflarını çekip bankaya multimedya mesajı olarak gönderebiliyor ve böylece çek bankaya yatırılmış oluyor.

Japonya’daki Jibun Bank ve eBank sadece mobil teknolojiyle çekilip gönderilen bir ehliyet ehliyet fotoğrafıyla hesap açılışını kabul ediyor. Ehliyetin fotoğrafı bir karakter tanıma sistemi tarafından okunuyor ve devletin resmi ehliyet veri tabanından kontrolü yapılıyor. Her şey uyumluysa hesap açılıyor.

Söyleşiler

  • Banco Sabadell / Pol Navarro – Direkt Kanallar ve İnovasyon Başkanı
    Bankaların esas olarak üç temel alanda inovasyona odaklanmaları gerektiğini düşünüyoruz: 1. Operasyonları geliştirmek: “Her şeyi daha ucuz ve daha ekili hale getirin.” Kâğıtsız şube yaratmak gibi. 2. Müşteri deneyimini geliştirmek: “Her şeyi daha kolay ve daha basit hale getirin.” Örneğin mobil bankacılık. 3. Yeni iş alanları geliştirmek: “Her şeyi farklı hale getirin ve yeni gelir alanları yaratın.” Örneğin sosyal medya bankacılığı ya da P2P ödemeler.
  • Barclays Bank / Mike Walters – Kurumsal Ödemeler Başkanı
    “Barclays olarak tüketiciler için Pingit adlı bir uygulama yarattık. Bu, 2011’in ilk yarısında geliştirildi ve Şubat 2012’de pazara sunuldu. Pingit tüketicilerin sadece telefon numaralarını kullanarak kişiden kişiye ödeme göndermesine olanak veriyor. Bunu kullanmak için Barclays müşterisi olmanız bile gerekmiyor.”
  • FIDOR Bank / Matthias Kröner – CEO
    Herhangi bir geleneksel bankadan tamamen farklı olan FIDOR Bank sadece online hizmet vermektedir ve müşterilerinin online sosyal yaşamlarını finansal memnuniyetle bir araya getirebilmelerini sağlamak için sosyal medya ile sıkı bir şekilde bütünleşmiştir. Örneğin, bankanın Facebook sayfasının beğenilme sayısı bankanın faiz oranlarını belirliyor ve değer bankada para, emtia ve hatta World of Warcraft Altını şeklinde tutulabiliyor.
  • mBank / Michal Panowicz – mBank Kurucu Ortak ve CEO
    2000’de Polonya’da açılan ilk online bankalardan biriydi. Yaptığımız her şey online dijital ve doğrudan bankacılık yapan bir banka olmak amacını gütmektedir, oysa diğer bankaların bazıları temel online hizmetleri bile veremiyor çünkü gösterdikleri yaklaşımlar şubeleri tarafından allak bullak ediliyordu. Ancak on yıl sonra, herkes aşağı yukarı arayı kapatarak bizim hizmet düzeyimize çıkmıştı. İşte o zaman, mBank’ın ileride liderliğini kaybedebileceği kaygısı oluştu ve strateji konusunda birkaç yaratıcı workshop yaparak işe başladık. 120 fikir ürettik ve 20’sini uyguladık ve böylece bankacılıkta birçok insanın görebileceği en büyük inovasyon portföylerinden birini uygulamaya geçirmiş olduk. Bizim kredi sürecimiz tamamen online işlemektedir. Eğer bizdeki hesabınıza maaş yatırılan bir müşteriyseniz üç ya da beş dakika için de krediniz onaylanır ve vadesiz hesabınıza yatırılır.
     
    Hazırlayan: Ela Erkan

Dijital Pazarlama Yöneticisi veya CDO Kavramı

Şirketlerin dijital stratejilerinin oluşturulmasından ve uygulanmasından kısaca tüm dijital aktivitelerinden sorumlu; bilişim teknolojileri, satış, pazarlama, strateji ve iş geliştirme, finans alanlarının hepsinde deneyim kazanmış, yönetim kurulu başkanı ya da genel müdürlere bağlı çalışan üst düzey yöneticilerdir.

Türkiye’de kullanılan ve CDO Olarak Düşünülen Tanımlamalar

  • Dijital Stratejist
  • Dijital Dönüşüm Direktörü
  • Dijital Aktiviteler Direktörü
  • Dijitalleşmeden Sorumlu Direktör
  • Dijital Bankacılık Direktörü
  • Telekom Dijital Direktörü
  • Dijital Pazarlama Direktörü

CDO Görev Tanımları


  • Şirket dijital haritasının çıkarılması,
  • Şirket dijital stratejisinin oluşturulması/revize edilmesi,
  • Entegrasyon ve bulut bilişim stratejisinin belirlenmesi/revize edilmesi,
  • Genel strateji ve iş geliştirme için bilgi toplama ve destek sistemlerinin kurulması,
  • İş zekâsı ve karar destek sistemlerinin kurulması/geliştirilmesi,
  • Dijital pazarlama aktivitelerinin merkezileştirilmesi ve geliştirilmesi,
  • Büyük veri, veri madenciliği ve çapraz satış sistemlerinin kurulması,
  • Müşteri ilişkileri ve müşteri deneyimi altyapısının geliştirilmesi,
  • CDO’ya bağlı ekiplerin şirket bünyesinde oluşturulması, varsa yeniden organize edilmesi.

Neden Her Şirkete Bir “CDO” Lazım?

Giderek dijitalleşen, pazarlamadan Ar-ge’ye, müşteri hizmetlerine kadar her şeyin dijital hale geldiği dünyada şirketlerin büyümesini yönlendirmek ve müşterilerle daha iyi bağlantı kurmak için bir Dijital Müdür her zamankinden daha önemli hale geldi.

CDO’ların yükselişi sektörde işin ve BT’nin arasındaki ayrılmanın üzerine çok tartışılan bir zamanda ortaya çıkıyor. Pazarlama müdürleri ve bilişim müdürleri arasındaki kopukluğun ortasında zamanındaki kestirmelerin tehlikelerini anlayabiliyorlar ve hem teknoloji seçeneklerinde hem de bunlara karşı gelen ödünleşimler hakkında iyi bir kavrayışa sahipler.

Gerçek bir CDO tüm organizasyon için bir dijital stratejiye sahiptir ve bunu yöneterek şirket için değer sağlamasına yardımcı olur. Teknoloji açısından ise CDO’lar mobil devrimin devam eden etkisiyle başa çıkmaya çok fazla zaman harcarlar. Fakat aynı zamanda şirketlerin işlerinin ve onların dijital etkisinin her alanını, mobil uygulama geliştirilmesinden yeni dijital teknolojileri kullanarak içerik kanallarının yönetilmesine kadar, he şeyi düşünmeye başlamak zorunda olduğunun farkındadırlar.

Hazırlayan: Ela Erkan