5 Aralık 2015 Cumartesi

Pazarlamayı Olması Gereken Bakış Açısına Kavuşturmak

Merhaba kıymetli okurlar,

Bugün sizlere pazarlamanın kapsamından ve günümüz şirketlerinin pazarlamaya olan bakışlarından bahsetmek istiyorum.

Öncelikle artık hepimiz eminim pazarlamanın satış ile aynı anlama gelmediğini biliyoruzdur. Çünkü bu bilgiyi gerek eğitim hayatımızda gerekse de sonraları iş hayatımızda birçok sefer duymuşuzdur.

İnsanlar pazarlama ile pazarlamanın bir sonucu olan satışı neden karıştırıyor diye düşünebiliriz. Çünkü ikisinin de temelinde karşıdaki insanı nasıl satın almaya razı ederim anlayışı yer almaktadır. Karşıdaki insanı veya karşıdaki kitleyi anlamak ve onu veya onları satın almaya razı etmek...

Bu sebeple denilebilir ki pazarlama öncelikle psikolojiyi anlamaktır. İnsan psikolojisini anlamaktır. Bir tüketicinin hangi şartlar altında satın almaya hazır olduğunu anlamaktır. Bir insanın nasıl düşündüğünü keşfedebilmektir. Bu konuda pazarlama birimlerinde yapılan en büyük hatalardan biri insanların nasıl düşündüğüne karar verirken aslında biz olsaydık ne yapardık diye düşünmeleridir. Bu sebeple birçok pazarlama çalışanı insanların tamamını kendilerinin sosyo-ekonomik statüsünde ve kendi davranış kalıpları içinde olduğunu düşünürler. Oysa bir insanın hangi ortamda nasıl bir ruh hali içinde olacağını keşfetmek bu kadar kolay değildir ve teknik bilgi gerektirir. İşte bu sebeple pazarlama biriminde çalışanların sadece üniversitelerin işletme, ekonomi, mühendislik birimlerinde çalışanlardan değil aynı zamanda psikoloji okuyanlardan da seçilmesi gerekir. Her pazarlama biriminin bu tarz çalışanlara ihtiyacı vardır. Bu çalışanların olmadığı ortamlarda pazarlama birimleri insan psikolojilerini kendileri anlayıp buna göre iş görmeye devam ederler.

Pazarlama çalışmalarını satın alma teklifi öncesi ödül verilmesine dayandıran bir işletmeyi düşünelim. Öncelikle bu işletmenin hangi insana nasıl bir ödül verilmesi gerektiğine karar vermesi gerekir. Gençlere internet mi, kadınlara makyaj seti mi? buna karar vermek için insanların nasıl düşündüklerini anlamak zorunludur. Bu da insan psikolojisinin anlaşılmasından geçer.

Peki bu yeterli midir? Hayır, çünkü pazarlama aynı zamanda sosyolojiyi bilmektir. Sosyoloji toplum bilimi demektir. Biraz daha geniş tanımlarsak; toplumsal ilişkilerin yapısını, nedenlerini ve etkilerini araştıran bilim dalı olarak bilinir. Toplumun kendi içerisindeki etkileşiminden doğan geleneklerin, toplumsal yapıların ve kurumların oluşmasına veya ortadan kalkmasına yol açan etkenleri inceler. 
Pazarlama faaliyetleri yapanlar sosyolojiyi, yani toplumun hangi ortamlarda neler beklediğini, hangi ortamlar karşısında neler yapmaya çalıştığını, hangi ortamlarda satın almaya daha açık, hangi ortamlarda ise kendisine yöneltilen teklifleri görmediğini anlamaları gerekir. Sosyoloji bu anlamda pazarlama çalışanları tarafından önemsenmelidir.

Örneğin bir kitleye satın alma teklifi çıkılacağı bir ortamda insanların huzursuz bir halde olmamaları gerekir. Bir toplumu etkileyen kötü bir olay olduğunda kurumların sosyal medya faaliyetlerini durdurmaları bu sebepledir. Toplumlar kendilerine teklif sunan kurumların kendilerinin duygularını paylaştıklarını düşünmek isterler. Bu sebeple kötü olayların yaşandığı ortamlarda satın almaya yanaşmayacakları gibi aynı zamanda kendilerine teklif sunanları da eleştirmekten geri kalmazlar. İşte bu sebeple toplumu anlamak oldukça önemlidir.

Özetle pazarlama; insanı anlayan, toplumun beklentilerini kavrayan, teknik bilgi sahibi insanların çalıştığı departman olmalıdır. Bugün bunu birçok kurum yeni yeni keşfediyor. Bu kurumlardan biri neden sizinki olmasın...

Hepinize iyi günler diliyorum.