11 Haziran 2020 Perşembe

”Her Şey Beyinde Başlar” adlı kitap özeti

Merhaba arkadaşlar,

Bugün de kitap özetlerimize Mümin Sekman’ın "Her Şey Beyinde Başlar" adlı kitabı ile devam ediyorum. Yazar kitabı bir hobi kitabı olarak gördüğünü söylemiş. Bu sebeple okuması zevkli ve kolay anlaşılır bir kitap. Açıkçası ben istifade ettim. Bu kapsamda sizinle paylaşmak istedim.

Daha önce beyin ile ilgili bir çok kitap okumuştum. Bu kitap sanki onların özeti olmuş. Kitapta yanlış bildiğimiz şeylere cevaplar verildiği gibi, ilk defa okuyanlar için de önemli konulardan bahsedilmiş. Örneğin beynin %10'unu kullanıyoruz şeklindeki şehir efsanesine “hayır hepsini kullanıyoruz” diye cevap verilmesi gibi...

Yüzyıllardır insanlar beyni anlamaya çalışıyorlar. Kitapta bununla ilgili de güzel bir cümle var. "İnsan beyni anlaşılacak kadar basit olsaydı, biz de onu anlayamayacak kadar basit olurduk". Bu açıkçası benim çok hoşuma gitti. Özellikle insan beyninin son dönemlerde daha ileri seviyede keşfedilmesi, birçok teknolojik icat ile mümkün oldu. İnsanlık tarihte ilk defa beynin fonksiyonlarını anlamaya başladı. 

Toplam vücut ağırlığının %2’si olmasına rağmen, harcadığımız enerjinin %20'sini beyin tüketmektedir. Kapladığı alanın 10 katından fazla enerji harcamaktadır. Hatta ne kadar çok düşünürsek o kadar da çok kalori harcamaktayız. Bunun anlamı "beynimiz bedava olsa da düşünmek bedava değildir".

Kitapta ayrıca her zaman karıştırılan bazı kavramlara açıklamalar getiriliyor. Zihin nedir dediğimizde belki birçoğumuz buna doğru şekilde cevap veremiyor. Zihin; hayal kurma, düşünme, hissetme gibi işlemlerin yapıldığı soyut kısımdır. Beynin fiziksel hali ise onun somut kabıdır.

Peki insan beynini daha güçlü yapan nedir? Aklın gelişmişliği beyin hücrelerinin sayısından çok, hücreler arasındaki bağlantıların yoğunluğuna bağlıdır. Beyin hücreleri arasındaki bağlantıların miktarı, kişinin akıllık derecesinin biyolojik göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Bir insan ne kadar çok şey öğrenir ve düşünürse beynindeki sinirler arasındaki bağlantılar o kadar artıyor. Bağlantılar arttıkça, insan daha fazla öğrenme ve düşünme kapasitesine ulaşabiliyor. Bu da aklı ve zekayı keskinleştiriyor. 

Beynimizin hangi bölgesini yoğun kullanırsak, bu işlemin yapıldığı yerdeki nöral ağlar artmakta ve sıkılaşmaktadır. Bu nedenle insanların mesleklerinin izleri beyinlerinde görülmektedir. Örneğin bir taksi şoförünün bir otobüs şoförüne göre yön bulma ihtiyacı daha fazla olduğu için taksi şoförünün beynindeki ilgili kısım (talamus) daha gelişmiş olabiliyor. Nasıl ki spor yapmak vücudun fiziksel yapısını değiştiriyorsa, zihinsel aktiviteler de beynin fiziksel yapısını değiştirebiliyor.

Karıştırılan kavramlardan bir tanesi de akıl ve zeka.  Zeka daha çok genetik yolla ailemizden aktarıldığı halde akıl tamamen bizim kendi çabamız ile geliştirilebiliyor. Belki bu anlamda zeka kapasitemizi seçemiyor olabiliriz, fakat  aklımızı geliştirmek bizim elimizdedir. Bunu şöyle bir örnekle daha açıklayıcı hale getirebiliriz. Beynimiz bir otomobil ise; zeka, arabanın donanımı, beygir gücü, teknik özellikleri; akıl ise direksiyondaki şoför olarak görülebilir. Belki arabanın donanımını çok yüksek bir oranda iyileştiremeyebiliriz ama  şoförlük yeteneğimizi muazzam bir hale getirebiliriz. Bu nedenle beynimizi daha iyi kullanmak bizim elimizdedir. Her zaman en zeki insanlar en iyi pozisyonlara gelmemektedir. Günümüzde etrafımızda daha çok gördüğümüz ise normal zekaya sahip insanların akıllarını geliştirerek çok iyi mevkilere gelmiş olmalarıdır.

Peki insanlar akıllarını nasıl geliştirebilirler? Biliyorsunuz beyin hücrelerine nöron denir. Yenilik onları uyarır. Evin dekorunu değiştirmek bile fark oluşturur. Bu nedenle beyniniz için sık sık yenilik yapın. Daha önce bilmediğiniz bir şeyler öğrenin, gitmediğiniz yerlere gidin, yeni yerler görün, yeni kitaplar okuyun. En önemlisi çevrenize  keşfedici gözlerle bakın. Leonardo Da Vinci'ye göre aktif bir dikkat beynin gelişimi için çok faydalıdır. Fakat ortalama bir insanın görmeden baktığını, duymadan dinlediğini, hissetmeden dokunduğunu, tatmadan yediğini, fark etmeden hareket ettiğini, kokuları ayırmadan nefes aldığını ve düşünmeden konuştuğunu söylemekteydi.

Hepimiz öğrendiğimiz bilgileri daha sonradan unuttuğumuzdan şikayetçiyizdir. Bu nedenle bazı ufak ipuçları bizim daha güçlü bir hafızaya sahip olmamızı sağlayabilir. Eğer ilk kayıt güçlü bir şekilde yapılırsa ve tekrar ile güçlendirilirse uzun süre hatırlanır. Hatta duygular işe karışınca hatırlama oranı yükselmektedir. Özellikle kötü duygularla ilgili olanlar daha fazla hatırlanıyor. Uyku düzeninin, bilgiyi uzun süreli hafızaya yerleştirmesi bakımından oldukça önemli olduğu bilinmektedir. Bu noktada anı hafızası denilen bir kavramdan da bahsetmek gerekiyor. Özellikle insanların geçmişlerinde yaşamış oldukları olaylarla ilgili bazı bilgiler daha kolay hatırlanabiliyor. Çünkü bunlar tekrar ve ezber baskısı olmadan, stres oluşturmadan kendiliğinden kaydediliyor. Kendinize sorun lütfen; daha önce gezdiğiniz bir şehir ile ilgili ne kadar çok şey hatırlıyorsunuz değil mi?

Beynin geliştirilmesi için şu formülün yararlı olduğu düşünülüyor. KEÇİ denilen formüle göre; kalıtım, eğitim, çevre ve istek beynin gelişiminde çok önemlidir. Kalıtım, anne ve babamızdan ne aldığımızla ilgilidir. Eğitim, bizim bunun üzerine ne koyduğumuz gerçeğidir. Çevre, etraftakileri keşfetmek demektir. İstek ise bunları yapma arzusudur.

Beynin Katmanları

Son olarak da benim çok hoşuma giden beynin üç katmanı konusundan bahsetmek istiyorum. İnsan beyninde temelde üç tane katman vardır. Bunlar sırasıyla Sürüngen Beyin, Limbik Beyin ve Neo Korteks'tir. Bunlardan Sürüngen Beyin beyine sahip canlıların tamamında bulunmaktadır. İçgüdülerle yönetilen yerdir. Bu sebeple insanların ve hayvanların hayatta kalma ve üreme güdülerinin yönetilmesini sağlar. Limbik Beyin duygu merkezidir. Burası bazı hayvanlar da yer aldığı gibi bazı hayvanlarda da bulunmamaktadır. Örneğin kedi ve köpekte varken sürüngenlerde yoktur. Son olarak da Neo Korteks bölümü vardır. Burası sadece insanda bulunan ve bizi diğer canlılara üstün kılan yerdir. Burası mantıklı davranmamızı doğru kararlar vermemizi, içgüdülerimize ve duygularımıza göre hareket etmememizi sağlar. Örneğin, gelişimini tamamlayamamış çocukların yapmış olduğu bazı olumsuz tavırlar Sürüngen Beyin ile ilgili olabilir. İnsanların mantıklı kararlar verebilmesi için Neo Korteksler'inin gelişmiş olması ve karar alma davranışına hakim oluyor olması gerekmektedir.

Umarım beğenmişsinizdir, iyi çalışmalar dilerim.