5 Temmuz 2017 Çarşamba

Kurum Karne İkilemi

Sevgili okurlarım merhaba, 

Bugün sizlere tüm kurumsal işletmelerde yer alan bir ikilemden bahsetmek istiyorum. Ben buna kurum-karne ikilemi adını verdim. Siz nasıl isterseniz öyle adlandırabilirsiniz.

Karne derken bireylerin sorumluluk sahalarındaki hedeflerini tutturması ile yıl sonunda veya ara dönemde almış oldukları kişisel performans notlarından bahsediyorum. Hepimiz çalıştığımız şirketlerde bizlere verilen hedefleri tutturmak gayreti içerisindeyiz. Bu hedeflerin çalışanlar tarafından tutturulması ilgili çalışanlara birkaç açıdan geri dönüş sağlar. Bunlardan en basiti ücretlerine aldıkları zamdır. Diğer taraftan ikramiye veren şirketlerde ilgili ikramiye miktarının belirlenmesindeki önemli bir değişken de yine bu karne notlarıdır. Son olarak da terfi imkanları karne notları doğrultusunda ortaya çıkmaktadır. İşletmelerin başarılı çalışanlarını başarısız çalışanlarına tercih etmeleri en doğal sonuçtur. 

Doğal olarak her birimin karnesini en üst düzeyde önemseyerek hedeflerini tutturması kurumların genel hedeflerinin tutturulmasına vesile olmalıdır. Fakat bazı noktalarda hedeflerin tutturulması kurumun genel çıkarına aykırı olmaya başlayabilir. Şimdi bunlardan bahsedelim. 

Örneğin bir banka temel faaliyeti olan kredi kullandırımında her zaman en karlı fiyattan en fazla kullandırım yapmaya çalışır. Fakat kredi kullandırım imkanı olsa bile bazı şubeler hedeflerini tutturmuşlarsa özellikle gelecek sene hedeflerini düşünerek yeni kullandırım yapmaya pek hevesli olmazlar. Bu konuda bankanın yeni kullandırımlardan elde edeceği kar da sağlanamamış olur. Böylece bireysel karneler ön plana alınarak Kurum çıkarları ikinci plana itilebilir.

Diğer bir örneği de mevduat kabulünden verebiliriz. Son dönemlerde oldukça önemli hale gelen kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda bankalar çok ciddi tedbirler almaktadır. Bu durumda bir şube şüpheli gördüğü ama yukarıdaki konu ile doğrudan ilgili olduğunu düşünmediği bir mevduat kazanımı ile yıl sonu hedeflerini tutturabilecekken ileride bankanın çıkarlarına uygun olmadığı için bunu kabul etmemelidir. Oysa bireysel hedefler bu mevduatı kabul etmesi konusunda üzerinde hep bir baskı oluşturacaktır.

Yukarıdaki örnekleri verdikten sonra kurum çıkarlarının her zaman bireysel hedeflerin toplamı olamayabileceği, sene başında kurgulanan karnelerin sene ortasında değişen şartlarla kurum menfaatleri ile uyumlu durumda bulunmayabileceği görülmektedir. Bu durumda şahsi menfaatleri bir tarafa bırakıp kurumun menfaatlerini öne taşımak en doğru olandır. Elbette bu davranışı herkesten beklemek kolay değildir. Hele işe yeni başlamış ve kendini ispat çabasında olan bir çalışandan bu tarz bir bakış beklenemez. Bugüne kadarki tespitlerime göre kurum menfaatlerini şahsi menfaatlerinin yerine koymayı becerebilenler çoğunlukla üst düzey yöneticilerdir. Çünkü kurumun sağlıklı şekilde faaliyetlerine devamı onların en önemli gördükleri konulardan biridir. Kurum yoksa zaten bireysel bir başarının anlamı yoktur. Bunu anlamayı başaranlar da makro bakış açısına sahip insanlardır. 

Bu durumda yine banka örneğinden hareket edersek;
- Yeni mevduat alabilecekken veya yeni kredi kullandırabilecekken gelecek sene hedeflerini düşünerek bunları yapmamak,
- Büyük fakat sorunlu olmaya aday bir krediyi kullandırarak ilgili senenin hedefine yazabilmek için muhtemel sorununu görmemek veya görmezden gelmek,
- Şüpheli bir mevduatı banka çıkarlarına uygun olup olmamasına bakmaksınız kabul etmek,
- Hedeflerde doğrudan yer almayan yeni çıkan ürünleri pazarlamaktan imtina etmek

Gibi konuların tamamı bu makro bakış açısı ile ilgilidir. Makro bakış açısı da üst düzey yöneticilerin veya bu düzeyi hedefleyenlerin çok önemli bir özelliğidir. Hepinize hedeflerinize bu şekilde bakmanızı tavsiye ederim.