29 Mayıs 2020 Cuma

Siyasetname

Kıymetli arkadaşlar merhaba,

Sizlere büyük Selçuklu vezirlerinden ve belki de en önemlisi olan Nizamülmülk’ün Siyasetname adlı eserini özetlemeye çalışacağım.

Siyasetname 11. yüzyılın sonlarında yazılmış olan ve içerisinde 52 bölüm bulunan bir eserdir. Özellikle hükümdarlara yönelik yazılmış bir çok tavsiyenin yer aldığı, bu tavsiyelerin o döneme kadar yaşanmış olaylarla zenginleştirildiği, üzerinden bin yıl geçmesine rağmen bugün bile halen insanlar tarafından ciddi şekilde ele alınıp okunan ve okutulan önemli bir eserdir.

Kitabın tamamı yukarıda belirtildiği gibi 52 bölümden oluşmaktadır. Fakat ben burada dikkatimi çeken bazı bölümleri özetlemek istiyorum. Diğer bölümler için kitabı alıp okumanızı, özellikle oradaki hikayeleri gözden geçirmenizi tavsiye ederim.


Hükümdarların, emirlerin Allah’ın nimetinin değerini bilmeleri: Allah’ın rızasını kazanmak hükümdarları pek yarışır. Eğer hükümler Allah’ın nimetinin kadrini bilirse Allah da ondan razı olur. Allah’ın rızasını kazanmak için halkıyla beraber olması, adaleti yayması şarttır. Bu konuda şöyle denilmiştir: memleket küfür ile ayakta kalır ama zulüm ile kalıcı olmaz.

Hükümdarların, mazlumların şikayetlerini dinlemesi, adaletli ve güzel ahlaklı olması: Hükümdarların, zulme uğrayanların şikayetlerini haftada iki gün dinlemesi, mazlumun hakkını zalimden alıp zulmü görene vermesi ve halkının sözünü aracısız kendi kulağı ile dinlemesi şarttır.

Memur, vezir ve kölelerin durumlarının sürekli kontrolleri: Memuriyet verilenlerin, Allah’ın kullarına iyi davranmaları, onlardan haksız şekilde hiçbir şey almamaları gerekir. Halkın ödemeye mecbur olduğu vergiler belirlenen zamanlarda toplanmalıdır. Vakitsiz istenen vergiden dolayı halk sıkıntıya düşer, zaruret yüzünden ürününü yarın fiyatına satar, bu yüzden harap ve perişan olur. Vezirler görevlerini hakkıyla yapıyor mu yapmıyor mu araştırılmalı, soruşturmalıdır. Her kime bir görev verilecek olursa öteki de gizlice onun durumunu incelemekle görevlendirilmelidir. Fakat o memur bunu bilmemelidir.

Toprak sahiplerinin halka nasıl davrandıklarının incelenmesi gerekir: Her iki yahut üç yılda bir valileri ve öteki görevlileri değiştirmelidir ki bu insanlar kuvvet bulmasın, memuriyetlerinde yerleşmesin, halka ızdırap vermesin ve vatandaşa karşı iyi davransın.

Kadı, hatip ve güvenlik memurlarının işleri: Kadıların durumları birer birer bilinmeli, onlardan ancak bilgin, dindar, namuslu olanlarına görev verilmelidir. Öyle olmayanlar görevlerinden alınmalı yahut görevlendirilmemelidir. Bunların her biri yeterli aylık verilerek tayin edilmeli ki, hainlik etmesin.

Vergi memuru, kredi, emniyet müdürü ve belediye başkanının durumlarını soruşturmanın siyasi şartı: Herhangi bir şehir araştırılırsa bu şekilde din işlerinde şefkatli, Allah’tan korkan, kin tutmayan, garez gütmeyen bir kimse mutlaka bulunabilir. Ona bu şehri sana emanet ediyoruz. Öte tarafta Allah bize niye sorarsa, biz de senden onu sorarız demelidir.

Dinin, dini yasaların, benzerlerinin araştırılması ve incelenmesi: Din işlerinin incelenmesi, farzların ve sünnetlerin korunması, Allah’ın buyruklarının yerine getirilmesi sultanların üstüne vaciptir. Haftada bir ya da iki defa din bilginleri huzurunda kabul etmek, Hakk’ın buyruklarını bizzat onlardan dinlemek önemlidir.  Bir hükümdar için en iyi, en güzel şey dindar olmasıdır. Zira din ve hükümdarlık iki kardeş gibidir. Ülkede sıkıntı çeken biri varsa dinde de gevşeklik var demektir. Dinsizler ve müfsitler hemen ortaya çıkarlar.

Devlet ileri gelenlerinin maddi durumları ve geçimleri: Bakanlık, gerçekten güven telkin eden birine buyrulur. Bakanın vergi toplama ve gelirleri denetleme, olandan bitenden az çok haberdar olması için şehirlere dürüst ve güvenilir naip görevlendirmesi şarttır. Görevlerin emeklerinin karşılığı halkın sırtında kambur olmamalıdır. Bu insanların yolsuzluğa, rüşvete bulaşmamaları için emeklerinin karşılığı hazineden ödenmelidir.

Memleketin ve halkın iyiliği için casuslar göndermek, önlemler almak: Cihan’ın dört bir bucağına tüccar, gezgin, sufi, derviş kıyafetli casuslar göndermeli; işittikleri her şeyi getirmelidirler. Ülkelerin durumları asla meçhul kalmamalıdır.

Padişahın memleket meselelerinde bilginlerle görüş alışverişinde bulunması: Görüşme alışverişinde bulunulacak kişinin kuvvetli ve uzak görüşte olması şarttır. Biri çok bilir, öteki az. Birisi bilgili olur, lakin tecrübesi yoktur. Birisinin de bilgisi vardır, ama hem tecrübesi, hem de pratiği yoktur.

Elçilerin durumları, gidişatları ve işlerinin düzenlenmesi: Hükümdarların birbirlerine elçi yollamalarından maksat ne mektuptur ne de halka duyrulan haberdir. Altında yüzlerce gizli maksat vardır. Padişah yolları, surların kapılarını, sulukların durumunu öğrenmek ister. Askerin geçip geçemeyeceğini, hayvanların yemlerinin nerede bulunacağını, memurların kimler olduğunu, diğer hükümdarın ne kadar askeri var, ne kadar savaş aleti var öğrenmek ister.

Hata işleyen devlet büyüklerinin cezalandırılmaları: İleri çekilen ve büyük mevkilere getirilen kişiler, oraya gelene değin nice nice büyük zahmet ve meşakkat çekmişlerdir. Bunlar bir hata işlerse, açıkça cezalandırıldıkları takdirde saygınlıkları sarsılır, kadir ve kıymetine gölge düşer, eski itibarını bulamazlar. Böyle bir kimse hata ederse o an için göz yummalı, daha sonra gizlice çağırıp hatası söylenmelidir.

Bir işi iki kişiye duyurmamak, işsizleri işsiz bırakmamak, işi layık olanı vermek: Her çağda uyanık sultanlar, akıllı ve zeki vezirler bir işi iki kişiye buyurmazlardı. Onların işleri parlak olur ve düzenli yürürdü. Çünkü bir iş iki kişiye verilirse intizam kalmaz. Ayrıca bir kişiye on iş vermek de dokuz kişiyi işsiz aşsız bırakmak demektir.

Devlet hesaplarının tutulması, düzene konulması: Devletin mali dengesi yazılı olarak düzenlenmeli, bütün gelir ve gider bilmelidir.