Yazıma başlık atmadan önce çok düşündüm ve en
sonunda “Ülkemize yönelik sermaye akımları ve bu kapsamda körfez sermayesinin
önemi” başlığında karar kıldım. Daha sonra da bunu çok akademik bir başlık
olacağını düşünerek kısaltıp sadece “Körfez sermayesinin önemi” başlığını
attım.
Ülkemizde tasarruf yıllardır konuşulur durur. IMF
Dünya Ekonomik Görünümü 2014 verilerine göre henüz %14 seviyesinde olan tasarruf
oranımızın birçok gelişmiş (Almanya: %27, ABD: %18, Fransa: %21) veya
gelişmekte olan ülkeden (Hindistan: %30, Çin: %49, Arjantin: %18) az olmasından
dolayı ülkemiz yatırımlara harcamayı düşündüğü kaynakları istemeden de olsa
dışarıdan bulmak zorunda kalmıştır. Bu ihtiyaç elbette sadece ülkemizde değil
birçok gelişmekte olan ülkede de geçerlidir. Yalnız, buna belki de en fazla
ihtiyaç duyan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Çünkü ülkemizde henüz
bireylerin tasarruf alışkanlıkları halen geleneksel yöntemler ile yapılmakta
olup banka hesabı olan insan sayısı bile nüfusun yarısından azdır. Bu da finansal
hizmetlere ulaşımın sınırlı olması anlamına gelmektedir.
2014 yılı Dünya Bankası verilerine göre finansal
erişim oranının[1] birçok
gelişmekte ülkede olduğu gibi (Meksika: %38, Güney Afrika: %68, Brezilya: %68,
Hindistan: %53…) ülkemizde de (Türkiye: %56) pek yüksek seviyelerde olduğu
söylenemez. Her ne kadar dünya ortalamasının (Dünya: %51) az da olsa üzerinde
olduğunu kabul etsek de özellikle gelişmiş ülkeler (Danimarka: %100, İngiltere:
%99, ABD: %93) seviyesine henüz ulaşılamadığını da görmek gerekir.
İç piyasada böyle bir zorluk yaşayan ülkemiz
dışarıdan kaynak bulmakta da oldukça zorlanmaktadır. Özellikle son yıllarda
Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımlar[2]
ve portföy yatırımları[3]
azalmaktadır. TCMB verilerine göre ülkemize gelen doğrudan yatırımlar 2008
krizinden hemen sonra yükselmeye başlamasına rağmen 2011 yılından sonra hızla
düşmektedir. Portföy yatırımları da benzer hareketler gösterirken 2015 yılında
tablo tamamen terse dönmüş ve ülkeden net bir sıcak para çıkışı olmuştur.
Tablo-1:
Türkiye’nin Ödemeler Bilançosu Finans Hesabı Hareketleri
(Milyon
ABD Doları)
|
2007
|
2008
|
2009
|
2010
|
2011
|
2012
|
2013
|
2014
|
2015
Ocak-Kasım
|
FİNANS
HESABI
|
-37.272
|
-37.520
|
-9.087
|
-45.131
|
-66.025
|
-48.247
|
-61.958
|
-43.230
|
-15.935
|
Doğrudan Yatırımlar
|
-19.941
|
-17.302
|
-7.032
|
-7.617
|
-13.806
|
-9.177
|
-8.830
|
-5.716
|
-9.188
|
Portföy Yatırımları
|
-833
|
5.014
|
-227
|
-16.083
|
-22.204
|
-41.012
|
-23.986
|
-20.104
|
14.783
|
Diğer Yatırımlar
|
-24.530
|
-24.174
|
-1.940
|
-34.240
|
-28.202
|
-18.872
|
-39.053
|
-16.942
|
-16.346
|
Rezerv Varlıklar
|
8.032
|
-1.058
|
112
|
12.809
|
-1.813
|
20.814
|
9.911
|
-468
|
-5.184
|
(Kaynak: TCMB, evds)
Not: Ödemeler
bilançosunun muhasebe ilkelerinden dolayı ülkeye girişler negatif olarak
gösterilmektedir.
Yukarıdaki verilerden de anlaşılabileceği gibi
ülkemizde iç piyasada finansal hizmetlere erişim sorunu ve dolayısı ile
tasarruf sorunları vardır. Dış piyasada ise ülkeye giren yatırımlar azalmakta
hatta portföy yatırımları net çıkışı göstermektedir. Bu sebeple ülkemize yeni
ve uzun vadeli sermaye girişlerine ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu sermayenin elbette bulunabileceği birçok kaynak
olabilir. Ben bu yazımda Körfez sermayesinin bu kaynak ihtiyacını gidermekte
nasıl kullanılabileceğini anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle bu bölgeyi biraz daha yakından tanımaya
çalışalım. Bir defa Körfez denince ne anlıyoruz?
Körfez ülkeleri denince aklımıza Basra Körfezi’ne
kıyısı olan Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap
Emirlikleri gelmektedir. Bu ülkeler aynı zamanda GCC[4]
adı altında Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi olarak da bir araya
gelmişlerdir. Söz konusu altı ülkede toplam yaklaşık 50 milyon kişi yaşamakta
olup en büyük payı 30 milyona yakın nüfusu ile Suudi Arabistan almaktadır.
Peki, bu insanların gelirleri ne kadardır ve ne
kadar tasarrufta bulunabiliyorlar? Aşağıdaki tabloda bu veriler yer almaktadır.
Tablo-2: Körfez
Ülkeleri Gelir Verileri
Ülkeler
|
Tasarruf Oranı (%)
|
Kişi Başı GSYH (ABD Doları)
|
Bahreyn
|
19,6
|
26.701
|
Kuveyt
|
46,3
|
43.168
|
Umman
|
30,4
|
20.927
|
Katar
|
58,5
|
93.990
|
Suudi Arabistan
|
38,1
|
24.252
|
BAE
|
38,3
|
42.944
|
(Kaynak: IMF, World Economic Outlook 2015)
Yukarıdaki tablodan da anlaşılabileceği tüm
ülkelerin tasarruf oranı oldukça yüksek olup reel veya finansal varlık
yatırımları için en büyük kaynağı oluşturmaktadır. Kişi başı gelirin yüksek
olması tasarrufun artmasına, tasarrufun da artması yatırım alanları
arayışlarına yönelmelerine sebep olmuştur.
Bölge hakkında az da olsa bilgi sahibi olduktan
sonra burada yaşayan insanların ülkemize bakışları nasıldır ve temel
beklentileri nelerdir?
Öncelikle bu insanlar inanışları gereği ülkemize
oldukça sıcak bakmaktadırlar. Çoğunluğunun Müslüman olduğu bu ülkeler ülkemize
olan yakın mesafe nedeniyle sık sık Türkiye’yi ziyaret etmekte ve yaşamlarının
bir kısmını burada geçirmektedirler. Önceleri sadece turistik amaçlar ile
ülkemize gelen bu insanlar daha sonra ufak ticaret işleri yapmaya başlamakta
sonraları da daha büyük işlere soyunabilmektedirler. Ülkemizin birçok
yerinde zaman geçirmeyi de seviyorlar. İstanbul, Bursa, Yalova, Antalya, Gaziantep
vb. illerde birçok Körfez orijinli insanı görmek mümkün olabilmektedir.
Körfez yatırımcılarının faiz konusundaki
hassasiyetlerinden dolayı yeni yatırım alanları arayışlarına bir de faizsiz
yatırım alternatifleri arayışları eklendiğinde hedef pazarlar gittikçe
azalmaktadır. Dünyada bu tarz alternatifleri sunan birçok batılı ülke ve banka olmakla
birlikte, yatırımcıların sadece ürünlerin kendi inanışları ile paralel olmasına
değil aynı zamanda yatırım yapacakları kurumun da İslami esaslara göre
yönetiliyor olmasına dikkat ettikleri bir gerçektir. Bu sebeple yatırım
tercihleri Malezya ve Türkiye ile sınırlı hale gelmektedir. Malezya’nın Körfez
bölgesinden mesafe olarak uzak olması ve buradaki bazı İslami finans uygulamalarının
Bahreyn Merkezli AAOIFI [5] ile
çelişiyor olması sebepleri ile buradaki yatırımcıların tercihi Türkiye
olabilmektedir. Bir başka deyişle sadece yaşam tarzı ve inanışları değil aynı
zamanda faizsiz bankacılık prensipleri anlamında da ülkemizi kendilerine yakın
hissetmektedirler.
Peki, bu insanlar sadece bizleri kendilerine yakın
gördükleri için mi ülkemizi tercih ediyorlar? Bence hayır. Bundan 15-20 yıl
geriye gittiğimizde tüm dünyada neler yaşandığını daha iyi anlayabiliriz. 2001
yılında Dünya Ticaret Merkezi saldırıları gerçekleştikten sonra tüm dünyada
Arap kökenli insanlara karşı bir önyargı oluştu. Bu sebeple eskiden rahatlıkla
Londra, Paris, New York gibi önemli şehirlerde yaşayan ve yatırımlarını
buralarda değerlendiren insanlar tereddütler yaşamaya başladılar. Bu sebeple
yatırımlarına yeni yerler aramaya koyuldular. Daha sonra 2008 yılında yaşanan
krizle birlikte tüm dünyada dev bankalar zor duruma girdi. Bu da Körfez
yatırımcılarının soru işaretlerini arttırdı. 2011’den sonra Tunus’ta başlayan
ve hızla birçok Arap ülkesini içine alan Arap Baharı da Körfez yatırımcılarının
getiriden daha ziyade sadece varlıklarını korumak için bile çeşitli piyasalarda
varlıklarını saklamaya başlamalarına neden oldu. 2015 yılının sonlarında Suudi
Arabistan’la ilgili söylentiler, petrol fiyatlarının 30 dolarların altına
düşmesi ve Orta Doğu’da meydana gelen diğer siyasi olaylar buradaki yatırımcıları
daha da tedirgin hale getirmiş durumdadır.
İşte tüm bu gelişmeler buradaki varlıklı insanları
yeni yatırım alanları aramaya sevk etmiştir ve etmeye de devam etmektedir. Bu
insanlar mal varlıklarını korumak için bile yurtdışındaki alternatiflere sıcak
bakabilmektedirler. Bu da bankaların kar marjlarının kısıldığı bu zamanlarda
getiri düzeyi konusunda yurt içindeki bir yatırımcı kadar hassas olmayan bu
insanlara daha fazla ilgi göstermesi ilgili bankaların yararına olabilir.
Peki, buralarda yaşayan bireylerin bu yatırımları
yapacak gelirleri nereden gelmektedir. Herkesin tahmin edebileceği gibi ilk
anlamda petrol gelirleri, doğalgaz gelirleri başı çekmektedir. Fakat son
dönemde Körfez yatırımcıları tüm dünyada yaptıkları otel yatırımları, futbol
kulüpleri satın alımları, banka ve diğer finansal hizmet sağlayıcılara olan
ilgileri, altyapı ve üst yapı taahhüt işleri, çeşitli hammadde işleme tesisi
yatırımları, yenilenebilir enerji yatırımları, deniz ticareti üzerine
yatırımları gibi birçok alanda gelir elde etmeye başlamış oldukları
görülmektedir. Bu sayede elde ettikleri tecrübeleri Körfez dışına da genişletme
çabaları içindedirler.
Körfez bölgesi insanları ülke dışında yatırım
yaparken bir de müşteri gizliliğine önem vermektedirler. İsviçre, Lüksemburg,
İrlanda vb ülkeler hem vergi avantajları hem de müşteri gizliliğine verdikleri
önem sebebiyle oldukça önemli birer yatırım pazarı haline gelmiştir. Fakat
buradaki insanların ihtiyacı olan ürün gamı ile müşteri gizliliğine verilen
önem henüz birçok ülkede yeterince dengelenememiştir.
Son olarak da Körfez bölgesi yatırımcılarının
yatırım talepleri özellikle ne üzerinde olmaktadır sorusu ile yazımızı
tamamlamaya çalışalım. Yapılan bazı araştırmalara göre buradaki insanlar servetlerinin
%30-40’ının finansal varlıklarda, %60-70’ini ise finansal olmayan varlıklarda
değerlendirmektedir. Öbür taraftan reel varlıklarının önemli kısmının (%40) aile
işlerinde, %30’unun gayrimenkulde, geri kalan %30’unun ise diğer varlıklar olan
araçlar, koleksiyonlar, atlar, sanat eserleri vb. üzerinde durduğunu görüyoruz.
İşte bu noktada ülkemizde Körfez yatırımcılarına gerek finansal kurumlar
gerekse de reel sektör tarafından çeşitli yatırım alternatifleri önerilebilir.
Bunların başında elbette hem Hazine’nin hem de katılım bankalarımızın ihraç
ettiği kira sertifikaları gösterilebilir. Bunun yanında yine finansal varlıklar
olarak katılım bankacılığı prensipleri ile kurulmuş yatırım fonlarına da ilgi
çekilebilir. Çok yakın zamanda ülkemizde de bu tarz gelişmeler hız kazanmış
olmakla birlikte artık katılım bankacılığı üzerine faaliyet gösteren fonlar
piyasaya çıkmaktadır. Finansal varlıkların yanında ülkemizde hem ikamet etmek
isteyen hem de yatırım amaçlı gayrimenkul almak isteyen bireylerin gayrimenkul
alımları finanse edilebilir veya bunların alınmasında aracılık faaliyetleri
gerçekleştirilebilir.
Yukarıda yer alan olumlu gelişmelere rağmen
ülkemizde halen finansal ürün açığı bulunmaktadır. Yurtdışındaki piyasalarda
yer alan ve halen ülkemizde kullanılmayan ya da yeterince derinleşilemeyen
ürünler üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Bu noktada da ülkemizdeki tüm
kurumların yanında özellikle bankalarımıza önemli görevler düşmektedir.
Bankalarımız ve özellikle katılım bankalarımız bu eksikleri üzerinde çalışarak
hem kendi altyapılarını bu ürünlere hazır hale getirmeli hem de ülkemizdeki
mevzuat yapısının yenilenmesi konusunda gerekli mercilerle ortak çalışmalar
gerçekleştirmelidir.
Uzun bir yazının sonunda toparlamak gerekirse,
ülkemizdeki iç tasarruf oranları büyümeyi finanse edecek boyutta değildir.
Ayrıca ihtiyaç duyulan finansman noktasında dış kaynak temini de her zaman
mümkün olamamakta ve oldukça yüksek oynaklık göstermektedir. Bu sebeple ilgili
oynaklığı ortadan kaldırabilmek için ülkemize yapılacak uzun vadeli yatırımları
arttırmak önemlidir. Bunun yapılabilmesi için hemen yakın coğrafyamızda yer
alan ve yüksek gelir ile tasarruf oranları ile dikkat çeken Körfez bölgesine
dikkatimizi verebiliriz. Bunu yapmak için de yeni ürünlere ve yeni mevzuat
çalışmalarına ihtiyacımız var gibi görünmektedir.
[1] Finansal
Erişim Oranı: 15 yaş üzerinde olup bankada hesabı bulunan bireylerin toplam
nüfusa oranı
[2] Doğrudan
yatırım: Bir ortaklıkta %10 ve üzerinde pay sahibi olabilecek şekilde yapılan
yatırımlar
[3] Portföy
Yatırımı: Sıcak para olarak da adlandırılan ve genellikle borçlanma araçları
ile spekülatif amaçlı hisse senedi yatırımları
[5] AAOIFI: Accounting
and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions (İslami Finansal
Kurumlar için Muhasebe ve Denetim Standartları Organizasyonu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.