Kıymetli okuyucular merhaba,
bugünkü yazımda da gençlere tavsiyelere başka bir boyutta devam edeyim istedim.
Tavsiye almayı toplum olarak pek sevmeyiz ama ben yine de sizlerin sabrına
sığınıp iki satır daha karalayayım dedim. Umarım faydalı olur. Aslında burada
yazdıklarım 15 yıllık çalışma hayatımda çevremdekilerin hatalarından
çıkarttığım derslerdir. Bir anlamda ben bunların hata olduğunu gördüm siz
yapmayın demek istiyorum.
Evet, gençlerde gördüğüm ve
kariyerleri boyunca en fazla yaptıklarını düşündüğüm hatalardan ilki yaptıkları işin iletişimini
yapmamalarıdır. Burada bir insanın yaptığı her işi yöneticisinin gözüne
sokmasından bahsetmiyorum. Ayrıca başkalarının yaptığı işleri kendi yapmış gibi
göstermesinden hiç bahsetmiyorum. Bu zaten en hafif tabiri ile sahtekârlıktır. Benim
burada anlatmaya çalıştığım ise önemli işleri siz yaptıysanız bunun arkasında da
en fazla siz durun. Bir sunum yapıldığında sunumu ben yapamam demeyin, ben
insanları proje hakkında ikna edemem diye geri çekilmeyin. Eğer bu iş sizin
işinizse siz savunun, ama diğer insanların ufak da olsa katkıları varsa bunları
da söylemekten kesinlikle geri durmayın. Sonunda hem projenin asıl sahibi
olarak hem de diğer takım üyelerine sahip çıkan biri olarak siz onore
edileceksiniz.
En fazla tanıklık ettiğim ikinci
hata ise gençlerin kişisel yargılarını
profesyonel iş hayatlarının önüne geçirmeleridir. Bazı gençlerin çalışmak zorunda
oldukları başka bir birimde yer alan bir çalışan ile anlaşamamalarından dolayı
bu çalışan ile aynı ortama girmeme, aynı toplantıya katılmama gibi tavırlar aldıklarını
gözlemlemişimdir. Bu davranışlar çocukluk çağında yaptığımız küsme davranışının
günümüze uyarlanmış hali gibidir. Oysa çocukken elimizde olan bazı özgürlükler artık
burada geçerli değildir. Eskiden çoğunlukla arkadaşlarımızı kendimiz seçerken
artık birileri kiminle birlikte olmamız gerektiğine karar veriyor ve bizim
burada çok sınırlı etkimiz oluyor. Burada gençlerin yapmaları gereken ise, zor
insan olarak tanımlayabileceğimiz bu insanlar ile iletişim kurmanın yollarını
öğrenmeleridir. Evet, eskiden arkamızı dönüp gidebilirdik ama bu artık mümkün
değil, artık iletişim kurmak zorundayız. Bu zor mu evet kesinlikle zor. Fakat
sonuçlarını düşünün, kendinize olan saygınız ve güveniniz artmayacak mı?
Üçüncü hata ise yöneticileri beklediği gibi çıkmayan
çalışanların yöneticisinin her davranışını olumsuz algılamalarıdır. Öncelikle,
bence, kötü niyetli yönetici sayısı oldukça azdır. Özellikle astları ile
çalışmayı başaramayan yöneticiler vardır. Bu varsayımdan hareket edersek
aslında yöneticilerin önemli bir kısmı iyi niyetlidir. Astları ile çalışmayı (henüz)
başaramayan yöneticiler iyi niyetini çalışanlarına anlatamamış, onlar ile dost
olamamış, onları birimin veya kurumun hedefine yeterince yönlendirememişlerdir diyebilirim.
Bunu başarmaları için onları dinlemeleri, anlamaları, sadece iyi günlerinde
değil kötü günlerinde de çalışanlarının yanında olduklarını sözle değil fiilen
göstermelidirler. Bunlar olmasa bile, yani yönetici bunları yapmayı başaramasa
bile çalışan yine de ortamın negatifliğinden kurtulmalı ve kendi üzerine düşeni
yapmalıdır. Eskiden duyduğum ve çok doğru olduğunu düşündüğüm güzel bir söz
var. O da “kötü yönetici iyi yönetici yapar” sözüdür. Kariyerimin ilk
zamanlarında bu sözün ne kadar doğru olduğunu hemen anlamıştım. Bence yöneticisinin
kötü davranışları, kötü uygulamaları, yanlış kararları olduğunu düşünen bir
çalışan bu konuda yöneticisinin bu davranışlarını irdelemeli, nerelerde yanlış yaptığını
anlamalı, bunları objektif değerlendirebilmelidir. Kişisel yargılarından emin olamıyorsa
bu konuda deneyimli insanlardan destek almalıdır. Eğer bunları yapmazsa o
çalışma ortamı kendisine zehir olacaktır. Sabah giderken ayakları ters giderken
akşam erkenden evinin yolunu tutmaya çalışacaktır. Ama iş çalışanda, daha
doğrusu olayı nasıl algılaması gerektiğinde bitmektedir.
Evet değerli arkadaşlar, bugün sizlerle önemli
gördüğüm üç kritik hatayı paylaşmaya çalıştım. Buradan da anlaşılabileceği gibi
değiştirebileceğiniz çok şey var. Bunların her birini bir kriz ama öbür taraftan
da bir fırsat olarak görebilirsiniz. Nasıl baktığınız nasıl sonuç alacağınızı
etkileyecektir. Demedi demeyin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.