21 Haziran 2021 Pazartesi

Aristoteles'in "Politika" Adlı Eserinden Seçmeler

Kıymetli okurlarım merhaba,

Bir süredir sizlere felsefe tarihinde önemli yer edinmiş bazı filozofların günümüzde bile önemli görülen eserlerini özetlemeye çalışıyorum. Bugün de Platon'un da öğrenciliğini yapmış ama birçok açıdan farklı fikirlere yönelmiş olan Aristoteles'in Politika adlı eserinden gözüme çarpan bazı notları sizler ile paylaşacağım.

Aristoteles veya bizim onu bildiğimiz adıyla Aristo, Platon'un en önemli öğretisi olan idealar öğretisinden uzaklaşarak doğadan yola çıkmış ve gözlem ile deneye yönelmiştir. Tarihte bilim dallarını tasnif eden ilk düşünür olmuştur.

Siyaset felsefesi alanında da önemli eserler bırakmıştır ki "Politika" bu eserlerin başında yer alır. Hem Aristoteles hem de hocası Platon demokrasiyi bir çözüm olarak görmemektedir. Her ikisinin de eserleri bu fikir etrafında zenginleşir.

Aristoteles ortak mülkiyesi birçok nedenle reddetmiştir. Fakat, "mülkiyet bir noktaya kadar ortak olmalı, yalnız genel ilke özel sahiplik olmalıdır" demiştir. Ortak mülkiyetin en büyük sakıncası mülkiyete olan saygının azalmasıdır. İnsanlar kendilerinin olan şeylere ortaklaşa sahip olunandan daha fazla özen gösterirler. 

Egemenliğin tek kişiye verilmesi yanlıştır, egemen olan anayasa olmalıdır.

Bir insan birden fazla makamı üzerinde tutmamalıdır. 

Sistemi koruma noktasında temel mantık iyiye yaklaşmadır. Oligarşiler Aristokrasi'ye, Tiranlıklar Krallığa benzediği ölçüde başarılı olabilir. 

Mutluluk için aşırı uçlarda bulunmamalı, Altın Orta denilen bir yol izlemelidir.

Aristoteles'e göre devletler; monarşi, aristokrasi ve siyasal yönetim (politea) olarak üçe ayrılır. Bunların bozulmuş halleri ise sırasıyla tiranlık, oligarşi ve demokrasidir. Siyasal yönetimde yurttaşların hepsinin iyiliği için yurttaşların tamamının uyguladığı yasaya verilen addır.

Monarşilerin bozulması ile ortaya çıkan tiranlık; tiranın yönetimi zorla ele geçirmesi, yasalara dayanmaması ve yurttaşların çıkarı için değil, tiranın hep kendini gözetmesi bakımından kötü bir rejimdir. Tiran para toplar, kral ise şeref. Tiranın amacı kendi zevkidir, kralın ise amacı ödevidir. Tiran ciddi ve özgürlüğe eğilimli insanlardan hoşlanmaz. Düşünce sahibi olanlardan tiranın hoşlanmaması korkuya dayanır. Tiran halkının bağımsız kafalarının olmasını, birbirlerine güvenmemelerini, herhangi bir şeyi gerçekleştirecek güçleri bulunmamasını ister. Kısacası uyruklarının güveni, gücü ve kafası olmamasını ister.

Monarşilerde mutlak krallık ile anayasanın egemen olduğu krallık gibi iki uç vardır. Krallıklar bunların arasında yer alır. 

Tiranlık tek kişinin, oligarşi zenginlerin, demokrasi de yoksulların çıkarı için yönetimdir. Bu sebeplerle hiçbiri genelin çıkarını savunmaz. 

Demokrasi üç çeşittir. Birincisinde halk tamamen eşittir, halkın seçme seçilme hakkı vardır, yasalar üstündür. İkincisinde yönetici olmak için servet ön koşuldur. Böylece halkın bu kısmı yönetici olacak diğerleri ise tarım ve hayvancılık yapacaktır. Servet sahibi olanların tarım yapmasına gerek yoktur zaten paraları vardır. Üçüncüsünde ise halkın iradesi anayasanın üzerindedir. Egemenlik kayıtsız şartsız demosa verilmiştir. Mutlak erke ulaşmak isteyen halkın egemenliği denetlenemediğinden iyi demagoglar vasıtasıyla bu tiranlığa doğru evrilebilecektir. Bu sebeple halka bu yetkinin verilmesi yanlıştır.

Oligarşi ile demokrasinin birleşiminden doğan Aristokrasi en iyi yönetim şeklidir. Çünkü Aristokrasi'nin yol gösterici ilkesi erdemdir, oligarşinin servet, demokrasinin ise özgürlük. Aristokrasilerde eğitim çok önemlidir. çünkü iyi eğitim görmüşler egemen olacaktır. İyi eğitim ve iyi doğum genellikle varlıklı sınıfta olduğundan egemen sınıf oligarşi ile benzerlik gösterir.

Fakir ve zengin arasındaki uçurum arttıkça yönetim şekli oligarşi veya tiranlığa doğru evrilebilir. 

İnsanın varoluş nedeni mutluluktur. Nasıl mutlu olunacağını gösteren ise ahlaktır. İnsanlar temelde 3 tür hayat yaşarlar. Haz hayatında insanlar hayvanlar gibidir. Siyasi hayatta ise insanlar onur ve şerefe siyaset ile uğraşılarak erişileceğine inanırlar. Fakat başlarına sürekli bir şey geldiğinden mutlu olamazlar. Theoria hayatında ise insanlar gerçek erdeme ulaşırlar. 

İnsan için iyi olan politikanın temelidir. İnsanlar iyi olana ulaşabilmek için toplulukların en üstünü olan devleti kurmuşlardır.

İnsanlar doğuştan erdemli veya erdemsiz değildir. İnsanlar nasıl her işi yapa yapa geliştirirler, erdemli bir hayat yaşadıklarında daha erdemli olurlar.

Yurttaşlar için gerekli altı temel vardır. Yiyecekler, el sanatları için kullanılan gereçler, silahlar, savaşta veya sitenin ihtiyaçlarını karşılamak için servet, din ve politika. Bir devlette bunlardan birisi eksikse o topluluk tümüyle kendi kendine yeterli olmayacaktır. Bu altı gereksinim için de altı farklı insan grubuna ihtiyaç vardır. Çiftçiler, zanaatkarlar, savaşçılar, zenginler, din adamları ve yargıçlar.

Üç farklı insan tipi vardır. Köleler, yabancılar ve yurttaşlar. Antik dünya inancına göre köle bir zoon'dur. Fakat bir yurttaş ise zoon politikondur. Bu sebeple köle bir kişi olarak tanınmıyordur. Yurttaş mahkemeye gidebilen, dava açabilen veya dava açılabilendir. Öbür taraftan yargıya ve yönetime katılabilmesi onun diğerlerinden farklılaştırır. 

İdeal bir toplumda sınırlı şekilde ticaret yapılabilir ve ticaretin en kötüsü olan faizcilik yasaktır.

Aristoteles felsefesini benimseyen İslam alimlerine Meşşaiyyun adı verilir. Meşşaiyyun yürüyenler demektir. Bu okulun üç temsilcisi vardır. Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd. Gazali ise bunları eleştirmektedir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.