30 Haziran 2021 Çarşamba

İbni Haldun’dan Seçme Sözler

Kıymetli dostlarım merhaba,

İbni Haldun 14. yüzyılda Tunus’ta dünyaya gelmiş olan tarihçi ve sosyologdur. Ömrünün önemli bir kısmı çeşitli ülkeleri gezmek ile geçmiş bu insan yedi ciltlik El-İber’i tamamlamıştır. Bu eserin girişi anlamına gelen Mukaddime en çok bilinen eseridir.

İbni Haldun birçok doğulu ve batılı uzman tarafından ilk gerçek tarihçi olarak kabul edilir. Haldun sadece tarihi olayları incelemekle kalmayıp; şehirleri, kültürleri, insana dair her şeyi araştırarak çok yönlü ve köklü sağlam bir medeniyet tarihi kurmuştur. Aristoteles ve Farabi’nin ilimleri ele alırken tarihi ilimlerin dışında tutması İbni Haldun’u bu alana iten önemli nedenlerden biridir. Bu yazıda İbni Haldun’un bazı görüşleri ile sözlerine yer vermeye çalışacağız.

“Coğrafya kaderdir.” Yaşadığı yerin havası, nemi insan sağlığına etki eder. İbni Haldun, siyasi mekanizmanın düzgünlüğü ya da bozukluğu insan hayatının her şeyini etkiler demektedir.

“Fazla tevazunun sonu vasat insandan nasihat dinlemektir.”

İbni Haldun yönetimlerin ve devletlerin çöküş işaretlerini şöyle sıralar:

- Yöneticilerin aykırı sesleri tahammülü olmaması, baskı ve şiddeti yönetim biçimi olarak görmesi.

- Etrafında toplananları devlet kademelerine getirmesi (Ehil olmayanı iş verilmesi).

- Yöneticilerin bireysel zenginleşmeye gitmesi. 

- Vergilerin yükseltilmesi, keyfi uygulamalar yapılması. 

- Ekonomiyi bozmak, halka haksız işler yüklemek ve haksız çalışmaya zorlamak.

İbni Haldun’a göre eğitim insanın yegane amacıdır. Çünkü insan kendini eğitimle geliştirir, eğitimle dünya görüşünün şekillendirir ve eğitimle gerçeğin farkına varır. Aristoteles’in “insan toplumsal bir hayvandır” sözünü İbni Haldun “insan eğitim ile Aristoteles’in tanımından sıyrılabilir” demiştir.

“Sanatla uğraşanın zekası kuvvetli olur.”

“İnsan ün ve servete düşkündür.”

Siyasi makamlara gelen insanlara bakarsak belirli bir süre geçtikten sonra o makama olan düşkünlükleri iş yapma yetkilerini kaybettirir. Sonra bütün güçlerini makamlarını korumaya harcamaya başlarlar. Onu yaparken de çok doğal ve normal bir şey yaptıklarını zannederek, kendilerini bir şekilde bunun doğru olduğuna inandırmaktadırlar. O noktadan sonra bu idareci halkın sorunlarını görmezden gelmeye başlar. Bu tam bir felakettir, görmezden gelinen sorunlar çoğaldıkça idareci ülkenin sorumsuz olduğuna ve toplumun bir çok şeyi abarttığına inanmaya başlar. Ülkenin varlığı ile kendi varlığını bir tutar ve kendi varlığı yok olursa ülkenin de varlığının son bulacağını inanır. Onu bu noktaya iten ise kapıldığı güç hastalığıdır. Çünkü insan hislerine kapılmaya açık olan bir varlıktır. Mesele insanın bunu dizginleyip dizginleyemediğidir. Hırslarını kontrol altında tutamayan insan, kazandığı güç ve şöhret karşısında elbette başı dönecektir. Ufacık bir güç kaybında ise ister istemez dengesini kaybedip gücünü koruyabilmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışacaktır. Bu tarz insanların devlet yönetiminde yer alması bir ülkeyi ister istemez felakete sürükleyecektir.

Servet genellikle yaltaktanmasını ve boyun eğmeyi bilenlere gelir.

Büyükşehirlerde gıda fiyatlarının yükselmesi, yönetimin de çökeceğinin işaretidir.

Bir ülkede halka yüklenen vergiler ne kadar az olursa, halk çalışmak ve üretmek için daha fazla mücadele eder. Yeni ürünler ve yenilikler çoğalır. Ülke kalkınır. Ancak devlet idarecilerinin refahı arttıkça ihtiyaçlar ve savurganlık çoğalır. Bununla birlikte masraflar artar. Bunun sonucunda ise halka yüklenen vergiler çoğalır, halk da buna dayanmaya çalışır. Bir süre sonra ise halk vergilerin yavaş yavaş artmasına alışınca da neyi nasıl arttığını bilmez.

“Merhamet masum olduğu için her kalbin misafir olmaz.”

“İnsan açlık değil, alıştığı tokluk öldürür.”

Mukaddime'de yer alan bazı görüşleri de şöyledir:

İbni Haldun asabiyet kavramına sıklıkla değinir. Bu kavram dayanışma ruhu, cemaat veya kan bağı gibi bir anlama gelmektedir.

Devletin ticaret ve üretim sahasına girmesi, toplumun karşısına çıkmak ve onların önünü kesmek anlamına gelir.

Denarius - Dinar - Altın Para

Drahmi - Dirhem - Gümüş Para

İlim öğretimi bir sanattır. Bunun sebebi eğitimcinin kendisine göre kullandığı farklı yöntemlerdir. 

Ezber üzerine yapılan eğitimde, konuşma ve tartışma eksik kalır. Bu sebeple çocukların melekeleri gelişmez. Gazali de bu konuda şöyle demiştir. "İki harfi anlamak, iki satır ezberlemekten iyidir. Bir saatlik tartışma bir aylık tekrardan iyidir."

Hanedan mensuplarına olan teslimiyet dini bir inanç haline gelir. Halk hanedan mensuplarının işi için tıpkı imani akideler üzerine savaştıkları gibi savaşırlar. O hanedana itaat Allah'tan gelen değiştirilemez ve aksi düşünülemez bir ferman gibi telakki edilir. Belki de İbni Haldun'un bu düşüncelerinden dolayı Mukaddime, II.Abdülhamit tarafından yasaklanmıştr. 

Varlıklar aleminde bir sıralama vardır. Buna göre melekler, insanlar, hayvanlar ve bitkiler şeklinde yukarıdan aşağıya bir sıralama yapılabilir. Buna göre bitkiler aleminin en üst noktası üzüm ve hurma ile hayvanların en alt noktası salyangoz sıralamada biri diğerinden önce gelecek şekilde yer almaktadır. Buna göre insanlar da melekelerden hemen önce yer almakta ve insanların en üstünü olan peygamberler de meleklere bahşedilen bazı özellikleri gösterebilmektedir. 

Yukarıdaki görüşü evrim teorisi gibi açıklayanlar da mevcuttur. 

İbni Haldun kesinlikle okunması gereken bir insandır. Bu yazıda sözlerinden ve görüşlerinden seçmeler ortaya koymaya çalıştım. Umarım faydalı olmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.