2 Haziran 2021 Çarşamba

Montaigne’nın Denemeler Adlı Eserinden Seçmeler

Merhaba kıymetli okuyucular,

Montaigne bir Fransız yazar. Kendisine filozof demek zor ama sadece bir yazar demek de sanırım haksızlık olur. Denemeler adlı eserinde aslında kendisini ve çevresini nasıl tanıdığını veya anladığını bizlere anlatmak istemiş. O sebeple birbirinden tamamen bağımsız ufak yazılar kaleme alıp bunları Essais yani Denemeler adı altında birleştirmiş. Şimdi karşımıza çıkan bazı dikkat çekici alıntılara bakalım.

Bir ressam varmış, kötü horoz resmi yaparmış. Bu sebeple uşaklarına eve gerçek horoz sokmamalarını tembihlermiş. Çalgıcı Antigenides ise kendisinden önce ve sonra kötü şarkılar dinletirmiş ki kendi parçası onlardan olumlu anlamda ayrışsın.

Kanunla doğru oldukları için değil kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinlenmeleri akıldışı bir güçten gelir, başka bir şeyden değil. Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlar da çoğu kez budala ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. 

Aristoteles demiş ki “Ey dostlarım, dünyada dost yoktur”

Saadet bile haddini aşarsa azaba dönüşür.

Demokritos sofrasına gelen incirlerde bir bal kokusu almış ve bunun nedenini araştırmaya koyulmuş. O sırada hizmetçisi “efendim onları ben bal çatağından aldım” demiş. Buna bozulan Demokritos ben aramaya devam edeceğim demiş. Önemli olan sonunda kazanma değil aramanın verdiği hazdır. 

Romalı şair Juvenalis demiş ki, “İlk ceza odur ki hiçbir suçlu kendi yargıçlığından kurtulamaz”

Vermede nasıl bir üstünlük varsa almada da bir boyun eğme vardır. O sebeple I.Beyazıt Timurlenk’ten aldığı hediyeleri küfür ederek geri göndermiş. 

Kral Dionysios, Platon’a güzel bir elbise hediye etmiş. Platon ise “ben erkeğim, kadın elbisesi giyemem” demiş. Fakat Aristippos bunu almış ve demiş ki “insan ne giyerse giysin erkekse yine erkektir”.

Ölüm gibi başımıza bir defa gelen hadiselerden dolayı kaygılanmak anlamsızdır. Ölüm uzun ve kısa ömür arasındaki farkı ortadan kaldırır. Aristoteles ırmağın suları üzerinde bir gün yaşayan hayvanları örnek göstererek bu hayvanlardan sabah sekizinde ölen genç, akşam vakti ölen yaşlı mı öldü demeliyiz demiştir. Gerçekten de dağların, ovaların, güneşi sisteminin içerisinde ömrümüz neredeyse yok gibidir. O sebeple hayatın uzunu veya kısası da gülünçtür. 

Hayat kendiliğinden ne iyi ne de kötüdür. Ona iyiliği veya kötülüğü katan sizsiniz. 

Yaşken batmayan diken bir daha pek batmaz.

Platon akılca ve ruhça zayıf olanlara tartışmayı yasaklamıştır. Çünkü bunlar olayları kişiselleştirir ve tartışmayı kazanmak için yoldan çıkarlar. 

Aristippos’a kendisinden çıkan çocukları nasıl sevmezsin demişler. O da bir yere tükürüp “bunu da sevmiyorum. Aynı şey değil mi?” Demiş. 

Kendileri hiç de iyi olmayanlar, kötü bir eylemden çıkar sağladıktan sonra rahat yürekle işe biraz iyilik ve doğruluk karıştırmaktan hoşlanırlar. Böylece bir karşılık ödüyormuş, vicdanlarını temizliyormuş gibi görünürler. 

Fatih Sultan Mehmed Papa II.Pius’a şöyle demiş; “İtalyanların bana düşman olmasına şaşırıyorum. Biz de İtalyanlar gibi Truvalıların soyundanız. Yunanlılardan Hector’un intikamını almak benim kadar onlara da düşer. Onlarda bana karşı Yunanlıları tutuyorlar.”

II. Mehmed İstanbul’u fethettiğinde, Atatürk ise Başkomutanlık meydan muharebesini kazandığında ilginçtir aynı şeyi söylemiştir. “Hector’un intikamını aldık”

İçinize baktığınızda kendisini iki defa aynı halde bulamazsınız. Örneğin zalim Neron’a bir idam fermanı götürüldüğünde “keşke yazı yazmayı bilmeseydim” demiş. Zalim bir imparator bile bazen çok merhametli olabiliyor. 

İyilikler insana karşılığını verebileceğini saydığı sürece hoş gelir. Bu ölçüyü aştığımız zaman bu karşı tarafta minnet değil kin oluşturur. 

Kanunları çoğaltarak yargıçların yetkilerini sınırlamayı da doğru bulmuyorum. Kanunların yapılmasında olduğu gibi bunların yorumlanmasında da hürriyet olmalıdır. Kanun adamlarımız binbir çeşit özel hali düşünüp kanun hazırlıyorlar. Bunları ne kadar çoğaltsak da insan işlerinin sonsuz değişkenliğini karşılayamayız. Bu kanunları yüz defa arttırsanız gelecekteki olaylar arasında öyleleri bulunacaktır ki, bizim hayattan alıp kitaba koyduklarımıza benzemeyecektir. Bu sebeple en iyi kanunlar en az, en öz ve en genel olanlardır. 

Bilgiçlik çok yüksek mevki ve şöhretle bir araya geldiğinde büsbütün tehlikeli olur. 

Sokrates gibi bütün insanlığı hemşerim sayıyorum. Bir Polonyalı’yı tıpkı bir Fransız gibi kucaklıyorum. Dünya ile olan akrabalığımı kendi milletimle olan akrabalıktan üstün tutuyorum. 

Bizi yöneten dünyayı ellerinde tutan kimselerin bizim kadar akıllı olması, bizim yapabileceğimiz kadarını yapması yetmez. Bizden çok üstün değillerde bizden çok aşağıdadırlar. 

Çok şeyler vaat ettikleri için çok şey yapmaları gerekir. 

İnsanlar anlamadıklarına daha kolay inanır. İnsan kafası öyledir ki kendisine karanlık gelene daha kolay inanır. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.