27 Ocak 2022 Perşembe

“İşe Yarayan Tuhaf Fikirler” Adlı Kitap Özeti

Sevgili okuyucularım merhaba,

Sizlere son dönemde okuduğum ve çok beğendiğim bir kitabı özetlemek istiyorum. Robert Sutton tarafından kaleme alınmış olan “İşe Yarayan Tuhaf Fikirler” isimli kitapta 12 tane alışmadık ama işe yaradığı öne sürülen fikir yer alıyor. Bu yazıda da bunları özetlemeye çalışacağım.

Kitap alışılmış şeyleri yeni şekilde görmek başlığı ile başlıyor. Yazar "de ja vu ya" gönderme yaparak "vu ja de" yapmalısınız diyor. Bir bilim adamının dediği gibi keşfetmek, aynı şeyi herkesin baktığı gibi bakıp başka bir şey düşünmektir.

Peki kitapta bahsedilen bu 12 alışılmadık veya tuhaf fikir nedir? Bunları sırası ile aşağıda yazıyorum.

1. Yavaş öğrenen veya hoşlanmadığınız kişileri işe alın. Yavaş öğrenenler işletmenin yanlış kabullerini de yavaş öğrenecektir. Hoşlanmadığınız insanların ise sizi tamamlayabileceğini unutmayın.

Bir şirketin bilgi ve inançlarını, tarihini, anılarını, kurallarını ve varsayımlarını kurumsal yasa olarak tanımlayabiliriz. Kurumsal yasanın kalbi, yapılmalı ve yapılmamalı gibi doğru ve yanlış davranışları belirten normlarla düzenlenir ve zamanla kurum çalışanlarının ruhlarına işler. Yenilikçi şirketler ise yeni fikirleri olan ve olayları, hareketleri değişik şekilde görebilen, hatta başkaları tarafından herkes gibi düşünmeye zorlanarak beyni kolayca yıkanmayacak kişilere ihtiyaç duyarlar. Eğer bu şekilde davranan çalışanlar olmazsa kurum hep kendi doğruları ekseninde patinaj çekmeye devam eder.

Bir şirket yalnızca çalışanlarının uyum göstereceği kişileri işe almaya devam ederse şirket elemanlarının taktiklerini işe almış olur. Davranış biliminin en bilinen ve kalıcı bulgularından biri kişilerin kendi benzerleri hakkında pozitif hisler taşıdığı ve benzerleri ile birlikte olmak istemeleridir. Oysa bu şirketteki renkliliği ortadan kaldırır ve aynı konulara aynı tepkiler verilmeye başlanır. 

2. İşletmenize şu an gerekli olmayan fakat ileride yarar sağlayabilecek insanlar alın.

İlginç görünen fakat şirketinizin iş kolu ile ilgili becerileri olmayan kişileri iş görüşmesine çağırın. Nasıl katkıda bulunabileceklerini sorun, sizi şaşırtabilirler. Zaman zaman ilginç bir adayın şirketinizde ne yapabileceğini bilmiyorsanız, onu geçici olarak örneğin danışman şeklinde işe alın ve ne yapacağına bakın.

3. İş görüşmelerini adayları seçmek için değil onlardan fikir almak için kullanın.

Adaylara, onlara verilecek iş ile hiç ilgisi olmasa da şirketinizin karşı karşıya olduğu bazı problemleri anlatın ve ne çeşit çözüm getireceklerini sorun. Eğer siz ve şirketiniz akıllıca davranmak istiyorsanız yapacağınız en akıllı iş susup oturmak ve ne kadar çok şey bildiğinizi göstermeye çalışmak yerine, akıllı sorular sormayı öğrenmektir.

4. Çalışanlarınızı iş arkadaşlarını görmezden gelmeleri ve amirlerine karşı çıkmaları için teşvik edin. İş arkadaşlarından ve amirlerinden neyin nasıl yapılması gerektiğini öğrenen bir çalışan onların bir kopyası olacaktır.

Yenilikçilik, üst düzey yöneticiler altlarında çalışanların izin verilmemiş işler ile uğraşıp uğraşmadıklarını kontrol etmedikleri zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Yenilikçiler genellikle şirketin yapılandırmasında kimsenin etkisinde olmayan bir küçük delik bulduklarında ondan faydalanarak ortaya yaratıcılıklarını koymaktadırlar. Buna 3M firmasında yaşanan bir olayı örnek olarak verebiliriz. 

CEO McKnight, Drew’a projeyi terk etmesini söyledi, zira işe yarayacağına inanmamaktaydı. Drew bu emri göz ardı etti ve gizlice çalışarak 3M firmasının en büyük buluşlarından maskeleme bandını yaptı. 

Bir yönetici şunu söylüyor; birçok zeki insanı işe alın ve sizden yardım isteyene kadar ortalıkta görünmeyin. Eğer onlara ne yapmaları gerektiğini siz söylerseniz, onların yaratıcı olma şansını yok edersiniz.

Anlamadığınız bir şey yönetiyorsanız, ortalıktan yok olup işi anlayanlara bırakmak son derece akıllıca bir harekettir.

Kısacası bir çalışanınız sizden önceden izin almak yerine sonradan af diliyorsa bu elemanınızı ödüllendirin veya hiç olması cezalandırmayın.

5. Çalışanlarınızı birbirleriyle çatışmaları için teşvik edin. Pozitif çatışma her zaman farklı fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar.

Gruplardaki çatışma eksikliği grubun yeni yaratıcı fikir ortaya koyamayacağının belirtisidir. Bir işletme patronu “bir işte iki kişi devamlı aynı fikirde ise, onlardan biri gereksizdir” demiştir.

Burada önemli olan bir husus da kişilere şahsi çatışma ve entellektüel çatışma arasındaki farkı öğretmenizdir. İyimser kişileri işe alın ve onları öyle tutmak için elinizden geleni yapın. Duygular bulaşıcı olduğundan onları şirketteki diğer çalışanlar ile bir araya getirin.

6. Başarı ve başarısızlığı ödüllendirin, hiçbir şey yapmamayı cezalandırın.

Eğer başarılı olmak istiyorsanız, başarısızlık oranınızı ikiye katlayın. Bir işletme sahibi insanların hata yapmadıkları için işten atıldığını söylemekteydi. Bilirsiniz ki yaratıcılık üretkenliğin sonucudur. Eğer yaratıcı bir kişi başarılarını arttırmak istiyorsa başarısızlıklarının da paralel bir şekilde artacağını bilmelidir. En başarılı yaratıcı kişi genellikle en fazla başarısızlıkları olandır.

7. Büyük olasılıkla başarısız olacak bir şey yapmaya karar verin ve üzerinde çalışın. Başarısızlığın dersler içerdiğini unutmayın.

Riskli bir projeyi desteklemeye karar verdiğinizde kendinizi başarının kesin olduğuna inandırın. Eğer bunu yapamıyorsanız kendinizden daha iyimser birini bulun ve projenin başına onu koyun.

8.  Saçma ve pratikten uzak şeyler bulun ve onları uygulayın. Örneğin, “yapabileceğimiz en kötü ürün nedir?” diye düşünün. 

En istenilmeyen ürünün tasarlanıp bu tersine çevrildiğinde bir dizi güçlü tasarım politikasının ortaya çıkması sağlanmış olacaktır. Bu metot normal yöntem olan iyi fikirler bulma yönteminden daha etkili olmaktadır.

Birkaç kişiye şeytanın avukatlığı rolünü verin. Bu kişiler grubun yapmış olduğu varsayımlardaki, inanışlardaki ve vermiş olduğu kararlardaki hataları bir bir ortaya dökecektir. 

Diğer bir yol ise diyalektik sorgulamadır. Bu sorgulamada eleştirmenler, grubun inanışlarını ve varsayımlarını sorgulamakla kalmaz, bu inançların tersini savunan varsayımlar ortaya koyarlar. Bu varsayımları kullanarak tamamen farklı hatta tamamen karşı tavsiyelerde bulunabilirler.

9. Müşteri, eleştirmen ve bunun gibi diğer kişilerden uzak durun, üzerinde çalıştığınız ürünlerde sizi yolunuzdan döndürmesinler.

Birçok önemli proje ana şirketin merkezinde ortaya çıkmamıştır. Örneğin ilk Macintosh bilgisayarını tasarlayan ekip diğer Apple çalışanlarından ayrı bir binada idi. Honda City’yi tasarlayan ekip de Honda‘nın genel merkezinde yer almıyordu. Bunun sebebi şirketin genel merkezindeki varsayımların ve üst yönetim bakışının yeni ürünlerin geliştirilmesine engel teşkil edeceği beklentisiydi. 

Her şeye burnunu sokan meraklı bir yönetici, gelişme raporları isteyerek veya gidişatı sormak için işi yarıda keserek yenilikçiliği engelleyebilir.

10. İş problemlerinizi daha önce çözdüklerini söyleyen kişilerden bir şey öğrenmeye çalışmayın. Sizin çözümünüz çok daha etkin olabilir. 

Yaratıcılık sürecinde cahillik mutluluktur. İşlerin nasıl olması gerektiğini bilmeyen kişiler yerleşmiş inanışlar tarafından köreltilemezler.

11. Şirketinizin geçmiş başarılarını unutun. Geleceğe bakın.

George Santayana’nın meşhur “geçmişi hatırlayamayanlar onu tekrarlamaya mahkumdurlar” sözü eğer devamlı yenilikten yanaysanız kötü bir öğüttür. Algılama şeklini şirketler otomatikten etkin düşünmeye çevirmedikçe, eski fikirler için yeni kullanım alanları bulmak veya eski fikirleri yenileri ile harmanlamak imkansızdır. 

İnsanların modası geçmiş yollarda ısrar etmelerinin en önemli sebebi işleri eski usulde halletmekte ustalaşma duygusundan kaynaklanmaktadır. Buna yetenek tuzağı adı verilir. Bir şirketin başarılı geçmişinden kurtulması için sıklıkla önerilen ve Christensen’in Yenilikçinin İkilemi adlı kitabında bahsettiği başlıca yol yeni bir şirket kurmak ya da en azından yeni bir çalışma birimi oluşturmaktır. 

Şirketlerin geçmişlerine saplanıp kalmamaları için yapabilecekleri en iyi şeylerden biri insanları rahat oldukları işlerinden programlı bir şekilde alarak, onları beceri sahibi olmadıkları ve kendilerini rahatsız hissedebilecekleri işler vermektir. Bunu rutin bir şekilde uygulayan şirketler, çalışanlarını devamlı olarak düşünmeye teşvik ederler, yeni şeyler öğrenmek için zorlarlar ve eski işlerini yeni bir açıdan görmelerine yardım edecek pozisyonlara girmelerine neden olurlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.