agile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
agile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2019 Pazartesi

"Scrum" Adlı Kitap Özeti

Merhaba sevgili arkadaşlar,

Bugün ekiplerin bir araya gelerek birlikte hızlı ve çevik şekilde çalışmalarını sağlayan Scrum modelinden bahsetmek istiyorum. Bu modeli Jeff Suttlerland tarafından kaleme alınan "İki katı işi yarı zamanda yapma sanatı: Scrum" adlı kitabını özetleyerek yapacağım.

Öncelikle Scrum kelimesinin nereden geldiğine bakmalıyız. Scrum Rugby sporunda bir takımın topu sahanın diğer ucuna götürmek için birlikte çalışma yöntemine denmektedir. Scrumda ekiplerin doğru bir dizilişte bir araya gelmesi ve doğru zamanda doğru hareketleri yapabilmesi çok önemlidir. Scrumda önemli olan büyük işler başarabilmek için ekiplerin bir araya getirilmesidir. Ekipler sadece en sondaki hedefe odaklanmazlar. Belirledikleri kısa vadeli hedefleri başara başara çalışmalarına devam ederler. 

Scrumda planlama önemlidir ama çok detaylı bir planlama için efor harcanması doğru bulunmaz. Çünkü planlama ne kadar güzel yapılırsa yapılsın, mutlaka planlarda bir sapma olur ve bunun sonucunda bir düzensizlik meydana gelir. Eğer daha üst düzeyde bir planlama yapılır ve kısa vadelerde daha detay planlamalar gerçekleştirilirse bu durumda planlardan sapmalar azalır. 

Yapılan işler kısa dönemli döngüler halinde denetlenmelidir. Hatta bunun en güzeli mümkün olan en kısa zamanda müşteriye bir ürün önerisinde bulunup müşterinin gerçek aksiyonlarını anlamaktır. Böylece eğer başarısız bir proje yapılıyorsa bunun başarısız olduğu erkenden anlaşılır ve gereksiz yatırım yapılmaz. Bu erken aşamada müşteriye gösterilen ürüne MVP (minimum viable product denir). Aşağıda bunun hangi aşamada olması gerektiğini ifade eden bir grafik vardır. 

MVP nin Piyasaya Çıkması

Müşterinin geri bildirimi ile ürün veya hizmet geliştirmede farklı bir yöne doğru ilerlemek gerektiği ortaya çıkabilir. Bu şekilde scrumı en iyi şekilde uygulayan şirketlerde %800'e yakın bir üretkenlik artışı görülürken, ortalama ekiplerde ise bu üretkenlik artışı %300'ün altında olmamaktadır. Hatta işin kalitesi de 2 kattan fazla artmaktadır. 

Scrumda ekipler bir araya getirilirken yönetim modelinini de mutlaka bu ekibe uygun hale evrilmesi gerekmektedir. Yöneticiler bu modelde ürün geliştirmeyi ekiplerine nasıl yapacaklarını söyleyen değil, onların önündeki engelleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışan liderler olarak görev yapmalıdır. Elbette ekiplerin de bazı özellikleri barındırmaları gerekmektedir. Bunlara kısaca bakarsak;
- Üstünlük: Bu ekiplerin sıradanlığın ötesinde bir amaç duyguları vardır. 
- Otonomi: Ekipler kendi kendilerini organize ederler. İşlerinin nasıl yapılacağı noktasında kendi kararlarını alma noktasında yetkindirler. Stratejik hedef koymak yönetimin sorumluluğundadır fakat o göreve nasıl ulaşılacağı ise ekibin sorumluluğundadır.
- Çapraz Fonksiyonluluk: Ekipler projeyi tamamlamak için tüm yeteneklere sahip olmalıdır. Bu anlamda, planlama, tasarım, üretim, satış ve dağıtım aynı ekipte ele alınmalıdır. 

Ekiplerin boyutu da oldukça önemlidir. Ekip dinamiği küçük ekiplerde işler. Klasik bir scrum ekibinde 7 kişi vardır ama bu artı eksi 2 kişi olarak değişebilir. Brooks yasasına göre gecikmiş bir yazılım projesine insan gücü ilave etmek onu daha da geciktirir. 1990 larda yapılan bir araştırmaya göre ekip üye sayısı 8'in üzerine çıktığında işlerin tamamlanması kayda değer şekilde uzun sürmektedir. 3 ile 7 kişi arasındaki ekipler aynı işi tamamlamak için 9 ile 20 üyesi olan ekiplere göre 4 kat hızlı olabilmektedir. 

Ekiplerin bir diğer önemli özelliği ise bir sorunla karşılaştıklarında birbirlerini değil sistemi sorgulamalarıdır. Eğer bir engel çıkmışsa ve bir sorun ile karşılaşmışlarsa neden olarak birbirlerini göstermezler. 

Ekiplerin içerisinde bir ürün yöneticisi ve bir scrum danışmanı (scrum master) mutlaka olmalıdır. Ekibin ilerlemesinde ne yapılmalı sorusunun cevabını ürün yöneticisi, nasıl yapılması gerekir sorusunun cevabını da scrum master vermelidir. Ürün yöneticisi pazar ihtiyacını anlamalı, bunun müşteride oluşturacağı değeri öngörebilmelidir. Scrum master ise scrum işleyişindeki sorunları tespit edip çözülmesinde yardımcı olmalıdır.

Ekipler bir proje ile ilgili bir araya geldikten sonra haftalık (başka zaman periyotlarında da olabilir) sprint adı verilen döngülerde kendilerine görev olarak aldıkları işleri tamamlamaya çalışırlar. Bu döngülerin de sorunsuz şekilde ilerleyebilmesi için ekipler her gün 15 dakikadan fazla sürmeyen toplantılar yaparlar. Bu toplantılar ayakta yapılır ve kesinlikle belirtilen süreyi geçmez. Üç tane soru sorulur:
- Ekibin sprinti tamamlamasına yardım etmek için dün ne yaptın?
- Ekibin sprinti tamamlamasına yardım etmek için bugün ne yapacaksın?
- Ekibin önünde hangi engeller var?

Bu toplantının temel amacı ekip üyelerinin ekibin neresinde durduğunu ve her bir bireyin sprint içerisinde bireysel olarak ne katkı sağladığını göstermektir. Toplantı her gün aynı saatte tüm ekibin katılımı ile gerçekleşmelidir. Toplantı bittiğinde o gün herkesin ne yapacağını bilmesi gerekmektedir. Ekibin içerisinde akıllı aptal diye adlandırılan insanlar olmalıdır. Bunlar zaman zaman rahatsız edici sorular sorabilen, ekibin konforunu bozabilen, mantıklı ve herkesin gördüğü ama dile getirmeye korktuğu alanlara vurgu yapabilen insanlardır. Kısacası kral çıplak diyen bu insanlara ihtiyaç vardır. 

Ekibin başladığı bir işi bitirmek yerine araya başka işler alması israflara neden olmaktadır. Aşağıdaki tabloya göre eğer birden fazla projeniz varsa ve bu projeler arasında eğer gidip geliyorsanız eforunuzun önemli bir kısmı heba oluyor demektir. 


İnsan doğası gereki bizler birden fazla işi aynı anda yapamıyoruz. Yaptığımızı zannediyoruz ama yapamıyoruz. Daha önce bunu İkigai adlı kitap özetimde anlatmıştım (İkigai için tıklayın). Bu nedenle bir işe başlıyorsak onu bitirmeden başka bir işe geçmek doğru olmayacaktır. Ayrıca eğer bir sorun yaşanmışsa bu sorunu hemen çözmek gerekmektedir. Üzerinden zaman geçerse bu sorunu tekrar keşfedip çözmek çok zor olmaktadır. Kitapta yer alan bir örnekte bir bug doğduğu anda ilgilenilirse 1 saatte çözülürken 3 hafta sonra aynı bug 24 saatte çözülmektedir. Bu sebeple ilk seferde doğru yapmak önemlidir. 

Ayrıca ekiplerin doğal çalışma koşullarında faaliyetlerine devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. Buna göre çalışma saatleri arttıkça insanların verimi düşünüyor ve hatalar yapmaya başlıyorlar. 

Ekip bir araya geldiğinde bir sprintte ne kadar iş bitirebileceğini görmek için bir planlama yapar ve sprint sonunda bunun altında mı üstünde mi kaldıklarını kontrol ederek diğer sprintte gerekli ayarlamaları gerçekleştirirler. Her bir sprintte hangi işleri yapacaklarsa onların birbirlerinden anlamlı şekilde ayrılmasını (iş yükü anlamında) sağlayabilmek için her bir göreve Fibonacci sayıları ile ağırlık verirler. Fibonacci; 0,1,1,2,3,5,8,13... diye devam eden ve her bir sayının kendinden önceki iki sayının toplamından oluştuğu bir dizidir. Buradaki amaç bir görev üzerinde tartışma yapılırken, bir ekip üyesi sekiz verirken bir başkası bir veriyorsa bu anlamlı farkın ortadan kalkmasıdır. Herkesin ağırlık konusunda mutabık olmasıdır. 

Fibonacci sayıları ile görevlere ağırlık verildikten sonra 1 sprintte tamamlanacak görevlerin toplam ağırlığı ortaya çıkar. Yukarıda da belirtildiği gibi sprint sonunda bunların ne ölçüde tamamlandığı gözlemlenerek sonraki sprintler için yeni fakat daha doğru planlamalar yapılabilir. 

Ekipleri oluşturduk, sprintler planladık, görevlerimizin üzerinden geçtik ve bunlara ağırlıklar verdik. Peki nasıl önceliklendirme yapacağız? Genel olarak şunu bilmemiz lazım ki, ürünün değerinin %80'i ürün özelliklerinin %20'sinde yer alır. Hatta bir mobil şube yapıyorsanız belki 100 işleminiz vardır ama bunlardan sadece 20 tanesi mobil şubedeki işlemlerin %95'ini oluşturuyordur. O nedenle her iş öncelikli, her işi hemen olsun yanılgısına düşmeden gerçekten önemli işleri öne almalı ve ona göre sprintleri planlamalısınız.  

Kitapta hoşuma giden bir anektod vardı. Bildiğiniz gibi bizler her zaman tamamladığımız işlere göre ödüllendiriliriz. Belki de işin doğası gereği bu böyle olmalıdır. Oysa hedefe ulaşma anı kısa bir an ama hedefe koşma süreci uzun bir süreçtir. Örneğin şirket kar etmişse bu, sene sonunda kısa bir an için kutlanabilir ama bütün sene o kar rakamına ulaşmak için büyük bir gayret sarf edilir. Bu sebeple süreç içerisinde de insanları ödüllendirmeyi, onları motive etmeyi ve mutlu bireyler haline getirmeyi başarmalıyız. Aslında değerli olan sürecin kendisidir. Sonuç ise sadece bir çıktıdır. Eğer ekip üyelerini süreç içerisinde motive ve mutlu bireyler haline getirmeyi başarabilirsek daha iyi çıktılar üretmelerini sağlayabiliriz. Çünkü 2005 yılında yapılan bir araştırmaya göre bireyler mutlu oldukları için daha iyi sonuçlar üretiyorlar, daha iyi sonuçlar ürettikleri için mutlu olmuyorlar. Bu belki bazılarına süpriz gelebilir ama mutluluk başarının öncesinde yer almalı, mutluluk bir x değişkeni ise başarı bir y değişkenidir. 

Peki mutlu olmak için ne yapmak lazım denildiğinde ise karşımıza şu üç terim çıkmaktadır:
- Otonomi: Ekiplerin sprintlerde kendi kararlarını verebilmesi ve yetkilendirilmiş olmaları
- Amaç: Kendileri için önemli ve özel gördükleri bir amaçları olması
- Ustalık: Yaptıkları işte uzmanlaşmaları ve böylece bir akışa girip sanki bir hobi yapıyormuş gibi işlerinde tatmin yaşamaları. (Akış konusunu da İkigai adlı kitapta görmüştük.)

Bu kavramlara çok az değindim çünkü bunları bir başka kitapta (Drive; Daniel Pink) sizler için daha önce özetlemiştim. Lütfen detay için tıklayın.

Mutluluk çok önemlidir ama bazı riskler de barındırır. Örneğin bir işi çok iyi yaptığınıza inandığınızda belki kendi öz tatmininizi yaşayabilirsiniz ama öbür taraftan kendinizi geliştirmeye olan isteğiniz azalabilir. Bu nedenle sürekli gelişimi unutmamalı ve hiçbir zaman tam anlamıyla yetkinliklerinizde en üst noktaya eriştiğinizi düşünmemelisiniz.

Evet sevgili arkadaşlar, kitap oldukça kapsamlı şekilde scrum ın nasıl uygulanması gerektiğini anlatıyor. Ben de sizinle paylaşmak istedim. Scrum sadece iş yaşamında değil, belki bir düğün planlarken veya tatil planı yaparken de kullanılabilir. O sebeple büyük veya küçük projelere uydurulabilir. Umarım sizler için keyifli olmuştur. Bir başka kitapta görüşmek üzere.

28 Haziran 2019 Cuma

"Yalın Startup" Adlı Kitap Özeti

Kıymetli okurlarım merhaba,

Bir süredir sizlere kitap özeti yapamamıştım. Son zamanlarda çok fazla duymaya başladığımız Yalın Girişim veya İngilizcesi ile Lean Startup üzerine yazılmış olan ve bu anlayışın ortaya çıkmasına sebep olan Yalın Startup adlı kitabı özetlemeye karar verdim.

Eric Ries tarafından yazılmış olan kitap bugün birçok startupın neden başarısız olduğunu ve neler yapmaları durumunda başarılı olabileceklerini anlatmaya çalışıyor.

Ries bu modeli Toyota'nın Yalın Üretim Modeli'nden esinlenerek Yalın Startup olarak belirlenmiş. Bu modelin beş tane prensibi var.

Girişimciler her yerdedir. Girişimci olmak için mutlaka garajda çalışmak zorunda değilsiniz. Son derece belirsiz bir ortamda yeni ürün ve servisler geliştirmek üzere kurulmuş kuruma startup denilebilir. Bu demek oluyor ki girişimciler her yerdedir ve yalın startup yaklaşımı her büyüklükteki şirkete uygulanabilir.

Girişimcilik yönetimdir. Startup bir yönetim şekli değil bir kurumdur. Kısacası, son derece belirsiz koşullarda iş yapma şeklinde uygun olacak şekilde geliştirilmiş yeni bir yönetim anlayışı gerektirir. O sebeple girişimci bir unvan olarak değerlendirilebilir.

Doğrulanmış öğrenme. Startuplar sürdürülebilir iş yapmak için vardır. Bu sebeple, yapacakları geliştirmeleri test ederek deneylerle doğrulamalı ve böyle ilerlemeliler. 

Yap-Ölç-Öğren. Başarılı startup süreçleri müşterilerinden aldıkları geri bildirim döngüsünü hızlı şekilde işletebilecekleri yetkinlikte olmalıdır. 

İnovasyon muhasebesi. Startuplar işlerin önceliklerini, kilometre taşlarını, ilerlemelerini ölçmeli ve bunlara göre hareketlerine yön vermelidirler. 

Yukarıdaki ilkelerden yol çıkarsak, startupların başarısız olma sebeplerinden bir tanesinin belirsizlik içinde faaliyet gösterdiklerini unutmaları olduğunu söyleyebiliriz. Detaylı pazar araştırmaları, en ince ayrıntısına göre yapılmış planlar vb. artık eskisi kadar işletmelere yön vermiyorlar. Bu anlamda çok fazla tahmine dayanan karışık planlar yapmak yerine Yap-Ölç-Öğren geri bildirim döngüsü adındaki direksiyonu kullanarak anlık ayarlamalar yapılabilir. Bu yön verme sürecini kullanarak pivot denilen keskin dönüşü yapmak mı yoksa mevcut yolu koruyup ufak güncellemeler gerçekleştirmek mi daha doğru bu kararı hızlıca alabilirsiniz. 

Bu aşamaya kadar gördüklerimiz ile startupın bir tanımını yaparsak karşımıza şu ifadeler çıkıyor. 

Startup, olağanüstü belirsizlik şartları dahilinde yeni ürün ve hizmetler geliştirmek için tasarlanmış bir beşeri kurumdur.

Eğer belirsizlik içinde yol alıyorsak ki bu birçok kurum için böyledir. O zaman uzun vadeli planlar yapmak yerine doğrulanmış öğrenme yöntemini kullanabiliriz. O sebeple müşteriye esas fayda sağlayacağına inanılan özellikler ile ürün piyasaya sunulur ve müşteri geri bildirimleri almaya başlanır. Eğer bu yapılmazsa müşterinin farketmeyeceği veya kullanmayacağı birçok ürün özelliği için uzun süren tartışmalar yapılabilir ve en sonunda bu kadar zaman israf olur. Bunu önleyebilmek için yaşayan bir döngü olarak müşteriden ürünün hangi özelliğinin daha önemli ve gerekli olduğu öğrenilmelidir. 

Startup fikirleri ürünlere dönüştüren bir katalizördür. Müşteriler bu ürünler ile temas ettikçe geri bildirim ve veri üretirler. Bu anlamda Yap-Ölç-Öğren döngüsü önemlidir. Buna göre ilk önce ana fonksiyonlara sahip ürün piyasaya çıkartılır. Buna Minimum Viable Product (MVP) adı verilir. Daha sonra inovasyon muhasebesi olarak da adlandırılan MVP'nin başarı durumu analiz edilir. Bu aşama özellikle MVP üzerinde karar vermek açısından önemlidir. Tüm bunlar yapıldıktan sonra artık bu ürünün başarısı hakkında bir kanaat oluşur ve şu soru sorulur; mevcut strateji korunacak mı? Yoksa başka bir stratejiye pivot mu edilecek? Bu kararın yeterli veri oluştuktan sonra hemen verilmesi gerekir. Çünkü harcanan para ve emek arttıkça pivot etmek güçleşmektedir. 

Yap Ölç Öğren Döngüsü

Pivot kelimesi bazen yanlış şekilde değişim kelimesi ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Oysa Pivot; ürünle, iş modeliyle veya büyüme motoruyla ilgili yeni bir hipotezi test etmek için tasarlanmış bir değişim türüdür. Bu anlamda birçok pivot şekli vardır. Şimdi en önemlileri olduğunu düşündüğüm aşağıdakilere yakından bakalım;

Yakınlaştırma pivotu. Eskiden ürünün birçok özelliğinden biri olarak kabul edilen bir fonksiyon ürünün kendisi haline gelir.
Uzaklaştırma pivotu. Tek bir özellik her zaman yeterli olmaz. Bu özelliğin yanına yeni özellikler eklenebilir.
Müşteri grubu pivotu. Başlangıçta düşünülen müşteri grubundan çıkılarak farklı bir müşteri grubu hedeflenmeye başlanabilir.
Müşteri İhtiyacı pivotu. Müşteri ihtiyacının aslında tahmin edilenden farklı olduğu tespit edilebilir. 

Girişimlerin iki farklı davranışı vardır. Bunlardan birincisi hiçbir hazırlık ve plan yapmadan hemen başlayabilmek için birkaç üstün körü müşteri görüşmesine güvenip ürünlerini piyasaya sunmak isterler. Bunun yanında bir diğeri de sürekli planlarını iyileştirerek, varsayımlarını arttırarak daha detaylı analizler içerisinde kendilerini bulmaktadırlar. Bu da kendilerini analiz felcine götürmektedir. Bu durumda yapılması gereken üstün körü bir başlangıç yapmak da olmamalı, analiz felcine yakalanıp sürekli mükemmeli aramaya çalışmak da olmamalıdır.  

Bunların yanında müşterileri ilk elden anlamak oldukça önemlidir. O sebeple yalın bir girişim müşterileri gidip yerinde görmeden ürün ile ilgili bir karar vermez.  Eğer girişimci iseniz, bir şeyleri varsaymak veya başkalarının raporlarına güvenmek yerine doğrudan müşterilere sormalı ve onlar ile görüşüp karar vermelisiniz.

Kitapta elbette çok fazla örneğe atıfta bulunup yukarıda anlatılanları detaylı olarak bizler ile paylaşıyor. Eğer bir özet yapmam gerekirse; yalın startup, küçük ekipler ile kısa döngülerde, yeni özelliklerin veya MVP nin müşteriler tarafından nasıl görüldüğünü anlamaya yarayan hızlı testlerin yapılabildiği, müşterilerle doğrudan iletişimin kurulduğu, ekiplerin hızlı ve inisiyatif gerektiren kararları alabildiği, makul veri ile makul zamanlarda iş modelinin korunması veya pivot edilmesi kararlarının verilebildiği,  böylece zamanın ve sermayenin israf edilmediği yenilikçi bir anlayıştır. Bunu hayata geçirebilmek için küçük bir girişim olmak zorunlu değildir. Büyük organizasyonlar da bu yöntem ile ürün geliştirebilirler. 

Hepinize iyi okumalar dilerim.