16 Aralık 2022 Cuma

“Yapmamak” Adlı Kitaptan Notlar

Sevgili okuyucularım merhaba,

“Sürekli bir meşguliyet ve çabalama içinde olan bir dünyada yapmamak, işleri yapış şeklimizle ilgili bakış açımızı karşı bir panzehirdir.”

İşte bu cümle ile başlıyor kitap. Hepimiz iş hayatımızda sürekli bir yoğunluk içindeyiz. Bazen kendimizi işimize çok fazla kaptırıp hem ruhsal hem de bedenen sorunlar yaşayabiliyoruz. Kitap da buradan yola çıkarak bize de ne yapmamız gerektiğini anlatıyor. Şimdi aldığım notlara geçebiliriz.

Başarılı iş yaşamı ve örnek gösterilen evliliği olan bir kişi mutsuzdur ve nedenini öğrenmek için Uzak Doğu’da bir bilgeye başvurur. O bilge, bunun batı ve doğu inanışlarının arasındaki farktan meydana geldiğini düşündüğünü söyler. Daha sonra toprağa bir çizgi çizer ve der ki; “İşte bu batıda yaşadığınız hayat. Siz batıda bir noktadan başka bir noktaya ulaşmayı hedeflerseniz ve her şeyi yapıp hedeflerinizi gerçekleştirdiğinizde de birçok zaman kendinizi boşlukta hissedersiniz. Biz doğulular ise bu çizgi yerine biraz daha akışkan bir hayat sürmeye gayret ederiz.” Sonra bir helezon çizer toprağa. “Biz yapmak yerine olmaya odaklanırız ve hayatla birlikte akmaya gayret ederiz. Yaşam hedefimiz yapmak değil olmak üzerinedir. Bir de hayata bu bakış açısı ile bakmayı deneyin, belki aradığınız huzuru bulursunuz.”

Hepimiz gerek bireysel gerekse de kurumsal anlamda hedefler peşinde koşuyoruz. Fakat bunu yaparken içinde yaşadığımız hayatı ıskalıyor olabiliriz. 

Yapmamak, işleri yapma şeklimizle ilgili dar bakış açısına bir panzehirdir. Ne ittirmek ne de çekiştirmektir. Olana izin vermek, karşı koymak yerine ona eşlik etmektir. Bu nedenle daha az enerji ve içinde çalıştığımız ortam hakkında daha fazla farkındalık gerektirir. 

Romanların bile yollarını ileri düzey matematik bilgisi ile değil, bir eşeğin dağın etrafında dolaşıp arkasında izler bırakması ile planladıkları söylenir.

Birçok zaman hepimiz kendimize oldukça zor hedefler koyarız. Bu zor hedeflere ulaşmak için insan üstü bir çaba ile gayret ederiz. Eğer bu hedefe ulaşamazsak kendimizi kötü hissederiz. Oysa o hedefe ulaşmak için sergilediğimiz çaba ile belki de birçok insanın yapamayacağı, ulaşamayacağı noktalara gelmişizdir ama bundan haberimiz olmayabilir. Bu sebeple azim iyidir ama fazlası aptallık gibi görünmeye başlayabilir.

Kendini birbiriyle çatışan çok sayıda kaygıya kaptırmak, çok fazla talebe teslim olmak, çok fazla projeyi taahhüt etmek, her şeye ve herkese yardım etmek istemek, şiddete yenik düşmektir.

Yöneticilerin yüzde kırkının, her gün çok sayıda işi aynı anda yapmaya çalışarak dağıldığını, bir toplantıdan diğerine koşturarak; uzun vadeli, stratejik işlerden ziyade önlerinde duran kısa vadeli ve operasyonel işlere odaklandığını söylüyorlar. Eğer delicesine meşgulsek yeni ve farklı şekilde düşünme imkanı da kısıtlarız çünkü bunun için zaman yoktur.

Bu şekilde meşgul olan insanlar “İşlerin birinden ötekine geçip duruyorum ve bu nedenle de herhangi bir şeyi bitirmenin tatminini çok nadir yaşıyorum.” diye düşünebilirler.

Yapmanın ve iş tarafından tüketilmenin disfonksiyonu, fark ettirmeden özelliklerimizi çalar ve iş tarafından tanımlanan kimliği, kendimiz tarafından tanımlanan kimlikten ayırmayı zorlaştırır.

Yapılan işlerin niteliğinden çok niceliğine öncelik veren kurumlarda, yapma ve düşünme arasındaki denge kaybolmuştur.

Boş işler sadece absürd değil yıkıcıdır da. 19. yüzyılda İngiltere’de bu tür boş eylemler bir ceza şekli olarak kullanılıyordu. Zor, monoton ve genellikle de saçma işlerle mahkumların iradelerinin kırılması amaçlanıyordu. Bu tür işlerden birinde mahkumlar ağır bir demir gülleyi yavaş yavaş göğüs seviyesine kaldırıyor sonra onu belli bir mesafeye götürüyor, yere bırakıyor ve sonra tüm bunları en baştan tekrarlıyorlardı.

Yakın arkadaşlarımızın başarılarından daha katlanılmaz olan çok az başarı vardır. Günümüzde insanlar kendilerini iş yaşamındaki başarılı örneklerle, onların yaşamları ile kıyaslayarak son derece mutsuz ve tatminsiz oluyorlar.

Son dönemlerde insanlara iki tür hayat modeli sunulmuştur. Bunlardan biri ün ve ne kadar çok tanıdığımız üzerine kuruludur. Popülerlik; derece sıralamalarıyla, sosyal medya beğenileriyle ve televizyondaki realite şovlarla devamlı olarak ölçülmektedir. Diğer model ise finansal başarıya dayanır. Bu modelde değerimiz, mallarımızın finansal değeri, satın aldığımız şeylerin fiyatı ve ürünümüzü satın alan insanların sayısıyla, nicel olarak ölçülür.

Pozitif yetenek, bir insanın sahip olduğu; eylem, çalışma ve başarı aracılığı ile dışa vurudan ve bilmeye dayanan bilgi, beceri ve yetkinlikleridir. Beklemek, sabır, gözlemlemek ve dinlemekten oluşan negatif yetenek ise tersine bilmemeye ve yapmamaya dayanır. Negatif yetenek; değişimi, sadece tepki göstermeye yönelik hep varolan baskının altında ezilmeden ve savunmaya geçmeden deneyimleme becerisi olarak tanımlar. Fakat pozitif yeteneği çok fazla öne çıkarmak aşırı yapma hali yaratabildiği gibi negatif yeteneğe fazla odaklanmak da edilgenliğe ve eylemsizliğe yol açabilir. 

Farkındalıklar genellikle bir içsel değerlendirme yapmak, hareketsiz kalmak ve içimize bakmak zorunda kaldığımızda gelir. Bazen, ilerlemek yerine fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak geri çekilmek gerekir. Örneğin basketbolda mola stratejik bir duraklamadır ve oyuncular ile koç için de maçın ortaya çıkan dinamiklerine karşı oyunu değiştirmeleri amacıyla bir boşluk oluşturur.

Tek başına kalmak, tüm büyük geleneklerinin ve en temel taşıdır. Büyük peygamberler ve düşünürler ruhsal içgörülerini dünyadan el ayak çektiklerinde kazanmışlardır. Herkesin bir münzevi hayatı yaşaması gerekmez ama herkesin, gerçek benliğinin derinliklerindeki iç sesi duyabilmesi için yaşamında yeterince sessizliğe ve tek başınalığa ihtiyacı vardır.

İnsanlar onlara ne yapacaklarını söyleyen kişiler olmadığında daha becerikli olabiliyorlar.

Akış halini deneyimleyen veya akış lehinde tehlikeli faaliyetlerde bulunan pek çok insan için yapma yoktur ve sadece olma sürecine doğru bir hareket vardır. İç konuşma durur ve çabalama yoktur. Zaman yavaşlar gibi gelir ve beden dışı deneyimler yaygın olarak deneyimlenir. Pratikte bu haller; spor, iş, sunumlar ve yüksek performans gerektiren tüm alanlar için etkinleştirilebilir ve istikrarlı hale getirilebilir.

Kitaptan aldığım dikkatimi çeken notlar bunlardı. Umarım siz de okur ve beğenirsiniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.