Merhaba,
John
Maeda, “The Laws of Simplicity” Türkçe çevirisi ile “Hayatınıza Yer Açın” adlı
kitabında modern dünyanın artan karmaşıklığı karşısında sadeliğin nasıl bir
stratejiye dönüşmesi gerektiğini anlatır. Ona göre sadelik, yalnızca tasarımın
bir unsuru değil; hayatı, teknolojiyi, iş modellerini ve kullanıcı deneyimini
düzenleyen temel bir ilkedir. “Sadelik, gereksiz olanı çıkarmak ve gerekli
olanı görünür kılmaktır” diyen Maeda, basitleştirmenin amacının bir şeyi
küçültmek değil, kullanıcıya daha az çabayla daha fazla değer sunmak olduğunu
vurgular. Bu yaklaşımla, her alanda “daha az ile daha çok” yapmak mümkündür.
Maeda
kitaba sadeliğin aslında ne kadar karmaşık olduğunu kabul ederek başlıyor. Diğer
taraftan bu başarılırsa sadeliğin ve basitliğin sattığını ifade ediyor. Örneğin
David Pogue’nin de 2006’da yaptığı TED konuşmasında basitliğin sattığını söylediğini
görüyoruz. Birçok teknoloji evlerimizi, iş yerlerimizi işgal ettiğinde sadelik
büyüyen bir endüstri olacaktır.
Maeda’nın
ilk yasası olan Azaltma (Reduce), sadeliğe giden en temel yolun gereksiz
ögeleri ortadan kaldırmak olduğunu söyler. Bir sistem ya da ürün ne kadar
sadeleşirse, özü o kadar belirgin hâle gelir. Ancak her şeyi azaltmak mümkün
olmadığında devreye ikinci yasa olan Düzenleme (Organize) girer.
Azaltamadığımız karmaşıklığı düzenlemek, gruplamak ve hiyerarşi kazandırmak,
algılanan basitliği artırır. Üçüncü yasa Zaman (Time) ise kullanıcıya hız
kazandıran her şeyin sistemi daha basit hissettirdiğini belirtir. Daha hızlı
çalışan bir deneyim, daha sade bir deneyimdir. Özellikle insanların bir süreçte
hangi aşamada olduklarını bilmesi, onların bu süreç içerisinde kaybolmamasını
sağlar. O sebeple mobil uygulamalarda aşamanın neresinde olduğunuzu belirten
bir gösterim, çağrı merkezlerinde ne kadar beklemenizin öngörüldüğü bir ses vb.
yöntemler bunlara örnektir. Öğrenme (Learn) yasasında ise Maeda, basitliğin
yalnızca tasarımla değil, öğrenebilmek ile de ilişkili olduğunu, insanların
kolay öğrendiği sistemleri basit kabul ettiğini söyler.
Beşinci
yasa olan Farklar veya Zıtlıklar (Differences), sadelik ile karmaşıklık
arasında bir denge kurulması gerektiğini anlatır. Bir ürün aşırı basitleşirse
yetersiz kalabilir; önemli olan “az ama yeterince” düzeyini tutturmaktır. Aslında
sadelik ve karmaşıklığın zıtlık ilkesinden dolayı birbirine ihtiyacı vardır.
Karmaşa olmazsa sadeliğin kıymeti anlaşılmaz. Bağlam (Context) yasasında, bir
ögenin sadeleşmesinin çevresinin de sade olmasıyla mümkün olduğu vurgulanır. Bu
nedenle tasarımda boş alan, netlik ve minimalizm destekleyici bir rol oynar. O
sebeple boşluk hiçbir şey değildir. Aslında çok belirleyici bir şeydir. Diğer taraftan
ambiyans yediğiniz yemekten, izlediğiniz filme kadar her şeyi etkileyecektir. Herhangi
bir yemeği güzel bir restoranda yemek ile sıradan bir lokantada yemek arasında
fark vardır. Yedinci yasa olan Duygu (Emotion), sadeliğin yalnızca fonksiyonel
değil, duygusal bir deneyim olduğunu hatırlatır. Kullanıcıyı gülümseten,
rahatlatan veya güven veren bir deneyim, olduğundan daha basit algılanır.
Maeda’nın
sekizinci yasası Güven (Trust), sadeliğin kabul görmesinde güven duygusunun
önemini vurgular. İnsanlar güvendikleri takdirde karmaşık işlemleri bile daha
basit görürler. Örneğin hata yaptığımızda işlemi geri alabileceğimizi bilmek
bizi rahatlatır. Dokuzuncu yasa Hata (Failure) ise kimi zaman karmaşıklığın
kaçınılmaz olduğunu kabul etmemiz gerektiğini söyler; amaç her şeyi sıfırlamak
değil, yönetilebilir kılmaktır. Son yasa olan Tekillik (The One) ise tüm kitabı
tek bir düşüncede özetler: “Fazlalığı at, kalanı düzenle ve insana odaklan.”
Sadelik bir teknik değil, bir bakış açısıdır.
Tüm
bu prensipler bize sadeleşmenin aslında bir estetik tercihten çok, bir liderlik
ve inovasyon yöntemi olduğunu gösterir. Sade ürünler, sade süreçler ve sade düşünceler,
hem organizasyonları hem teknolojiyi hem de kullanıcı deneyimini güçlendirir.
Bir şey ne kadar az düşündürürse, o kadar kusursuzdur. John Maeda’nın ortaya
koyduğu bu yaklaşım, günümüzün karmaşık dünyasında “basit olanın” aslında ne
kadar güçlü olduğunu hatırlatır.
Maeda
kitapta dengeden özellikle bahseder. Bir ürünün detaylarını azalttıkça
sadeleştirmiş olabiliriz ama bir taraftan da onun geçerli özelliklerini ortadan
kaldırmaya başlamış da olabiliriz. O zaman konu şuraya gelir; ne kadarını
sadeleştirmeliyiz?
Maeda’nın
diğer görüşleri için The Laws of
Simplicity / John Maeda ziyaret edilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.