Seneca’nın “Mutlu Yaşam Üzerine” adlı kitabını geçen yazımda özetlemiştim. Bu yazımda da diğer bir eseri olan “Yaşamın Kısalığı Üzerine” adlı kitabını özetlemeye çalışacağım.
Kısıtlı bir zamanımız yok sadece çoğunu boşa harcıyoruz. Yaşam yeterince uzun ve tamamı iyi düzenlenirse en büyük işlerin başarılmasına fazlasıyla yetecek kadar bahşedilmiştir. Buna karşılık yaşam herhangi bir iyi şeye adanmadığında lüks ve umursamazlık yüzünden tükenir ve kaçınılmaz sonun baskısıyla bizden uzaklaştığını anlayamadığımız yaşamın çoktan geçip gittiğini kavrarız. Tam da böyledir, kısa yaşam bulmayız, onu biz kısaltırız. Ondan yoksun değiliz, onu tüketiyoruz. Nasıl krallara layık büyük bir mal varlığı kötü bir sahibin eline geçince bir anda dağılır, mütevazı bir mal varlığı iyi birine emanet edilince o kişinin dikkatli idaresi ile artarsa, yaşamımız da kendini iyi düzenleyen biri için oldukça uzundur.
Zenginlik ne çok insana yük olmuştur. Ne çok insanın belagati ve gündelik meşguliyetlerde yetenek gösterme gayreti kan akıtmıştır. Ne çok insanın yüzü daimi hazlardan ötürü soluyor. Etraflarını saran yandaş topluluğu ne çok insanı özgürlüğünden mahrum ediyor.
Düşünsene; tefeci, metres, patron, müşteriler ne çok zamanını aldı. Karınla yaptın kavgalarla, kölelerine verdiğin cezalarla ve kentte görevin için koşuştururken ne çok zaman kaybettin.
Makamlar, anıtlar, kararnamelerle buyuran ya da işlerle inşa eden hangi yetki varsa, birden yok olur, uzun süreli eskimenin yıkıma uğratıp değiştiremeyeceği hiçbir şey yoktur.
Bir insanın, hesabına para geçirirken ölüp uzun süredir bekleyen mirasçısını güldürmesi utanç vericidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.