Motivasyon konusunu
ilk inceleyen yönetim uzmanlarının başında Abraham H. Maslow gelmektedir. Brandize
Üniversitesi profesörlerinden olan Maslow, insan davranışlarını yönlendiren en
önemli etkenlerin gereksinmeler olduğunu savunarak motivasyon olgusunu
açıklamaya çalışmıştır. Maslow’un varsayımsal gereksinmeler hiyerarşisi
motivasyonu dinamik bir kavram olarak görmektedir. Bu kavram hem kişilik
değişkenlerini hem de toplumsal değişmeyi içermektedir.[1]
Maslow insan ihtiyaçları
ile ilgili olarak 1943 yılında yazdığı bir makalesinde insan ihtiyaçlarını beş
kategoriye ayırmıştır. Maslow, insan ihtiyaçlarını hiyerarşik olarak ele almış
ve en alttaki ihtiyaçların karşılanmasının ardından insanın bir üstteki
ihtiyaçlar kategorisine doğru yöneldiğini ifade etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalarla
beraber özetlemek gerekirse, Maslow’un yaklaşımında göze çarpan iki temel
varsayım şu şekildedir:[2]
§
İhtiyaçlar davranışı doğurur, yönlendirir ve
sürmesini sağlar.
§
İhtiyaçlar hiyerarşik yapıdadır.
o
Alt seviyedeki ihtiyaç karşılanmadan, üst seviyedeki
ihtiyacın insanın davranışlarını etkilemesi düşünülemez.
o
Karşılanmış bir ihtiyaç davranışları
etkileyemez.
Bu yaklaşımın
yönetici açısından anlamı şudur: Eğer yönetici, personelin hangi ihtiyacını
tatmin etmek istediğini anlayabilirse, o ihtiyaçlarını tatmin edebileceği
ortamı yaratarak onların belirli yönde davranmalarını sağlayabilir.
Bu yaklaşımın
esas aldığı motivasyon sürecini aşağıdaki gibi göstermek mümkündür.[3]
Motivasyon Süreci |
Maslow’ un
ihtiyaçlar hiyerarşisi şu şekilde oluşmaktadır:[4]
§
Fizyolojik
İhtiyaçlar: İnsanların doğuştan sahip oldukları ve arzu ettikleri temel
ihtiyaçlardır. Yemek, uyumak, hava teneffüs etmek vs. ihtiyaçlar bu kategori
için örnek olarak gösterilebilir.
§
Güvenlik İhtiyaçları:
İnsanlar, can ve mal varlıklarının korunmasını isterler. Aynı şekilde
insan, doğası gereği özgürlüğü ve mülkiyeti seven bir yaratıktır. Bu nedenle,
tüm insanlar baskıya ve zorlamaya karşı kendilerini korumak isterler. Bunların
dışında yaşlılık, hastalık, işsizlik vs. durumlara karşı da insan, geleceğinin
güvenlik içerisinde olmasını arzular.
§
Sevgi ve Aidiyet
İhtiyacı: Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından sonra insanın sosyal yönü
ağırlık taşıyan ihtiyaçları ortaya çıkar. Örneğin, sevme, sevilme, bir gruba
mensup olma, şevkat, yardımseverlik vs. türünden ihtiyaçlar bu gruba örnek
olarak gösterilebilir.
§
Saygı İhtiyacı:
İnsanlar sevmek, sevilmek dışında saygı duyulmak da isterler. İnsanlar temel
fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını ve ardından sevgi ve aidiyet ihtiyaçlarını
karşıladıktan sonra tanınma, sosyal mevkii ve statü sahibi olma, başarı elde
etme, takdir edilme, saygı görme vs. türden ihtiyaçlara ilgi gösterirler.
Maslow bu gruptaki ihtiyaçları saygı görme ihtiyaçları olarak
sınıflandırmaktadır.
§
İdeallerini
ve Yeteneklerini Gerçekleştirme İhtiyacı: Fizyolojik ve güvenlik
ihtiyaçlarını ve diğer belirtilen türdeki ihtiyaçlarını karşılamış olan birey
son aşamada ideallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı duyar. Bu son
aşamada birey, ideallerini gerçekleştirmeye, başarmaya ve haz duymaya daha
fazla önem verir.
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi |
Görüldüğü gibi
insan ihtiyaçlarla dolu bir organizmadır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi
hiyerarşinin bir alt seviyesindeki ihtiyaç giderilmedikçe üst seviyedeki bir ihtiyaç
giderilemez. Bu sebeple insanların alt seviyelerdeki ihtiyaçları giderildikçe
üst seviyelerde daha şiddetli ihtiyaçlar görülmektedir. Bu durumda ilk dört
ihtiyacını tatmin etmiş bir birey diğerlerine duymadığı kadar kendini veya
ideallerini gerçekleştirme ihtiyacı içine girecektir.[5]
Abraham Maslow’
un yukarıda kısaca özetlediğimiz “ihtiyaçlar hiyerarşisi”, insanlar açısından
bir tür motivasyonel etki gösterir. Başka bir ifadeyle, belirli bir basamak
ihtiyacını karşılayan birey, bir sonraki basamağa atlamak için motive
edilebilir. Maslow’ un teorisinin ötesinde ihtiyaçlar konusunda belki de
bilinmesi gereken ilk şey şudur: “insan ihtiyaçları sonsuzdur/sınırsızdır.” Bu
ihtiyaçlar kendi isteklerinden de ortaya çıkabilir yada çevresi onu bunlara
ihtiyaç duymaya yönlendirebilir.[6] Bu
nedenle, insan daha fazla motive edilmek için hazır durumdadır. Önemli olan,
doğru motivasyonel araçları kullanarak insanları daha fazla çalışmaya
sevketmektir.
[1] Zeyyat Sabuncuoğlu ve
Melek Tüz, Örgütsel Psikoloji
(Bursa: Ezgi, 1996), s. 101.
[2] Abdullah Keskin,
“Motivasyon ve Dikkatin Öğrenme Üzerindeki Etkisi”, http://www.egitim.aku.edu.tr/motivasyondikkat1.pdf,
16 Temmuz 2006.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.