Bu yazıda iş
tatmini üzerine aşağıdaki faktörler bazında bir inceleme yapılması
amaçlanmıştır. Bu faktörler:
§
Yaşam tatmini
§
Performans
§
Verimlilik
Olarak ele
alınmıştır.
İş tatmini - Yaşam Tatmini İlişkisi
Yaşam tatmini
genel olarak kişinin kendi hayatından duyduğu tatmini ifade eder. İş tatmini
ile yaşam tatmini arasındaki ilişki üç genel görüş çerçevesinde şekillenir. Bu
görüşler aşağıda açıklanmıştır:[1]
§
Birinci görüşe göre iş tatmini ile yaşam tatmini
arasında olumlu bir ilişki vardır. İş tatmini yüksek olan bir çalışanın yaşam
tatmini de yüksek olacaktır. Aktarma teorisi olarak bilinen bu teoride kişinin
bir alanda yaşamış olduğu duyguları başka bir alana yansıttığı savunulur. Bu
görüşe göre örneğin bir kişi işinde kötü deneyimler yaşıyorsa içinde bulunduğu
olumsuz ruhsal durumu aile hayatına da yansıtacaktır.
§
İkinci görüş, telafi etme teorisi etrafında
şekillenmektedir. Buna göre iş tatmini ile yaşam tatmini arasında ters yönde
bir ilişki vardır. Kişinin bir yanda yaşamış olduğu olumsuz yaşantıları telafi
etmek için diğer alanda mümkün olduğunca fazla olumlu yaşantılar elde etmeye
çalışmaktadır. Bu teoriye göre eğer kişi işinden tatmin alamıyorsa, bunu telafi
etmek için iş dışı hayatında mümkün olduğunca kendisini mutlu edebilecek uğraşlar
içine girecektir. Örneğin bu amaçla sosyal yaşantısını zengin kılmaya ve spor
yapmaya çalışabilir. Ters olarak düşündüğümüzde ise evinde mutlu olamayan bir
insan işinde mutluluğu arayabilecektir.
§
Üçüncü görüşe göre de her iki tatmin arasında
bir ilişki bulunmamaktadır. Buna göre günümüzde bir çok insan gerek iş gerekse
de aile gibi kendi dışındaki faktörleri kendi seçimi olmadan yaşamaktadır.
Onları değiştirmek veya terk etmek gibi bir lüksü yoktur. Böylece insan sahip
oldukları ile mutlu olmayı öğrenmelidir.
Yukarıda
anlatılan üç teori de yapılan araştırmalar sonucunda doğru gözükmektedir. Bu
sebeple hangi teorinin hangi insan için doğru olduğunun ortaya konulması için o
bireyin eldeki imkanları çerçevesinde araştırma yapılmalıdır.
İş tatmini – Performans İlişkisi
Performansla iş
tatmini arasında çok güçlü olmamakla beraber yakın bir ilişki bulunmaktadır. İş
tatmini ile performans ilişkisi iki ayrı şekilde gerçekleşebilecektir:[2]
§
Birincisi, yüksek performansın yüksek iş
tatminine yol açmasıdır. Bu durumda kişi yüksek performans gösterdiğinde
işletme tarafından daha fazla ödüllendirilecek, bu ödüllendirme sonucunda da
daha fazla iş tatmini hissedecektir. Bir başka deyişle insan başarılı olduğunda
o işten tatmin almaya başlayacaktır.
§
İkincisi ise, yüksek iş tatmini yüksek
performansa yol açmaktadır. Bu açıklama modeline göre, kişi işinden doyum
aldıkça performansını arttırma yönünde çaba gösterecektir. Yapılan bir
çalışmada bu modellerden ilkinin daha geçerli olduğuna ilişkin kanıtlara
ulaşılmıştır.
Her ne kadar
yukarıdaki açıklamalardan performans ile iş tatmini arasında karşılıklı bir
ilişki olduğu ifade edilse de bu ilişkinin bu kadar güçlü olduğu iddia
edilemez. Zira, ne yüksek performanslı çalışanların yüksek iş tatminine ne de
düşük performanslı çalışanların düşük iş tatminine sahip olduklarını söylemek
bütünüyle doğrudur. Bunun sebepleri aşağıda verilmiştir:[3]
§
Performansı değerlendiren kriterlerin çoğu
zaman kişinin kendi kontrolü dışındaki faktörler tarafından belirleniyor
olması.
§
Performans ölçümlerinin her zaman doğru
yapılmamasıdır.
İş tatmini – Verimlilik İlişkisi
İş tatmini ile
olan ilişkisine girmeden önce verimliliğin tanımlanması gerekmektedir. Buna
göre verimlilik, çeşitli mal ve hizmetlerin üretimindeki kaynakların, emek,
sermaye, arazi, malzeme, enerji ve bilginin etkin kullanımıdır. Verimliliği
matematiksel olarak formüle döktüğümüzde ise çıktıların girdilere oranı
olduğunu görmekteyiz.[4] Eğer
bu geniş kavramı biraz daha özelleştirirsek, verimliliğin bir işletmedeki
işçilerin toplam bireysel performansları olduğunu ifade edebiliriz.[5]
Fakat bu
tanımlama kolay ve amaçsız bir tanımlama olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü
bireysel performanslar, bir günden diğerine farklılık gösterebilmektedir. Bu
sebeple toplam verimliliğin aritmetik toplamdan ziyade yetenek ve motivasyonun
bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Bu boyutların verimliliğe olan etkisi
aşağıda analiz edilmiştir:[6]
§
Yetenek:
Bireyde yetenek kısmen doğuştan kısmen de sonradan eğitimle birlikte
edinilmektedir. Nasıl kazanılırsa kazanılsın yetenek, yönetim açısından önemli
bir veridir ve performans ile verimlilik yeteneğin doğrusal bir fonksiyonudur.
§
Motivasyon:
Motivasyonun yeteneğe kıyasla daha dinamik karakterli olduğu ve gereksinimlerin
yön vermesi ile gerçekleştiği görülmektedir.
Her iki boyut da
verimlikle olumlu ilişki içindedir. Bu sebeple iş tatmini ile verimliliğin
doğru orantılı olduğunu belirtmekte yarar vardır.
[4] ILO, Verimlilik Yönetimi Uygulamalı Elkitabı, Çeviren: Olcay Baykal,
Nevda Atalay ve Erdemir Fidan (Ankara: MESS, 1998), s. 3.
[5] Tuğray Kaynak, Organizasyonel Davranış (İstanbul:
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, 1990), s. 150.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.