8 Ocak 2013 Salı

Varlık Yönetim Şirketleri: ABD ve Meksika Uygulaması

Bilindiği gibi bankacılık sektörünün karşı karşıya geldiği bir çok risk bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri Basel II hesaplamalarında da belirtilen faiz riski, piyasa riski ve kredi riskidir. Ülke şartlarına göre önemi artıp azalabilen faiz ve piyasa riskine göre kredi riski bankaların tüm dünyada ve her şartta karşı karşıya kaldıkları bir risktir. Bu sebeple kredi riskinin azaltılabilmesi çalışmanın önceki bölümlerinde de belirtildiği gibi teminata, doğru kredi verilmesine, kredinin akışkanlığına ve verimliliğine bağlı gibi görünmektedir. Fakat kredi bu unsurlara bağımlı olarak verildikten sonra da risk devam etmektedir. O sebeple iyi bir izleme ve değerlendirme süreci olgun bir kredi sürecinin olmazda olmalarındandır. 

Yukarıda belirtilen bu izleme sürecinde kredi gecikmelerinin artması ve teminatların yetersiz kalması durumunda banka bu krediden kurtulmaya çalışmaktadır. Bankanın karşılık ayırmasına sebep olan, operasyonel maliyetlerini arttıran ve karını azaltan bu tür faaliyetlerin içine giren banka çeşitli durumlarda bu krediyi başka bir kuruluşa satarak alacağın temliki hükümlerine bağlı kalarak alacaklının değişmesini sağlamaktadır.

İşte bu kapsamda dünya çapında varlık yönetim şirketlerinin söz konusu faaliyette nasıl etkin oldukları veya sorunlu kredilerin tasfiyesinde çeşitli ülkelerin nasıl aksiyonlar aldıkları açıklanmaya çalışılacak olup ilk aşamada ABD ve Meksika uygulamalarından bahsedilecektir.

ABD
ABD’deki varlık yönetim şirketi faaliyetlerine bakıldığında en temelde FDIC (Federal Deposit Insurance Corporation) nin bu işlevi gördüğünden bahsedebiliriz. Ülkemizdeki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na benzer görevleri olan bu kurum 1933 tarihinde ABD’nin o zamana kadar gördüğü en büyük ekonomik kriz olan 1929 buhranının hemen ardından mevduatları sigorta kapsamına alarak bankalara olan güvenin tazelenmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur.[1] İlgili kuruluş ülkemizdeki TMSF gibi devraldığı bankaların varlıklarını satarak söz konusu bankaların üzerindeki yükü azaltmaya çalışmaktadır. Bu varlıklara; gayrimenkuller, krediler ve diğer finansal varlıklar dahildir.[2]

Devraldığı bankaların sigorta kapsamındaki mevduatlarını ödeyen FDIC yukarıda da bahsedildiği gibi bu bankalara ait düşük kaliteli varlıkların yönetimini ve tasfiyesini de yürütmüştür. Batık kuruluşların kamu otoritesinin kontrolü altında tasfiye edilmesi ve bu kuruluşlara ait varlıkların devralınarak yönetilmesi amacı ile beş yıllık bir süre[3] faaliyette bulunmak üzere Çözüm Tröst Kuruluşu (Resolution Trust Corporation, RTC) kurulmuştur.

Uygulamaların ilk aşamalarında, devralınmış varlıkların bireysel olarak satışı yoluna gidilmiştir. Ancak, varlık hacmi arttıkça bireysel varlık satışı yerine daha büyük ölçekli paket satış yöntemi uygulanmaya başlamıştır. Ulusal ve bölgesel ölçekte yapılan açık artırmalar, kapalı zarf usulüyle ihale, hem FDIC hem de RTC’nin uyguladığı başta gelen yöntemlerdir.

RTC’nin temel amacı batık bankaların tasfiyelerinin yürütülmesi ve bu kuruluşlara ait varlıkların yönetilmesi ve elden çıkarılmasıdır. Bu çerçevede, ödeme gücünü kaybetmiş kuruluşlar için en uygun tasfiye yöntemi belirlenip uygulanıncaya kadar bu kuruluşlar RTC’nin kontrolünde işlemeye devam etmişler, şirketlerin faaliyetleri ve çalışanları RTC tarafından yönetilmiştir. RTC varlıkların elden çıkartılması, birleşme veya satın almalarda kendisinin yöneticisi olan FDIC’den gelen rekabetçi tekliflere cevap vermek durumundaydı. Süreli olarak kurulan RTC’nin Hazine’den 5 milyar dolar borçlanmasına da izin verilmişti.[4]

Meksika

Meksika’nın ekonomik ve siyasi düzeni son çeyrek yüzyılda iki dış etken ile değişmiştir. Bunlardan ilki petrol, diğeri de NAFTA üyeliğidir. Meksika’da 1970’lerde keşfedilen büyük petrol rezervleri ve ilerleyen yıllarda ortaya çıkan petrol şokları nedeniyle ülke ekonomisinde büyüme önemli ölçüde hızlanmıştı. Meksika ekonomisine olan güven petrol zenginliği nedeniyle o kadar yükselmişti ki, hükümetin çıkardığı borç senetleri Dünya Bankası’nın senetlerinden bile daha az fiyata satılmaktaydı. [5]

Yukarıdaki gelişmeler olmakta iken alınan bu borçlar verimli yatırımlar ile değerlendirilememiş, petrol fiyatlarının düşmesi ile birlikte kısa vadeli borçların ödenebilirliği kalmamıştır. Özellikle dış dünyadaki daralma ve dış borç olanaklarının hızla azalması, yurt içinde ise özel sektör tüketim harcamalarının artması ve dış ticaret dengesinin bozulması olumsuzlukların göstergeleri olmuştur.[6] 1982 ortalarında Meksika hükümeti ABD’ye gönderdiği heyet ile dış borçlarını ödeyemeyecek hale geldiklerini ve döviz rezervlerinin eridiğini ifade etmiştir.  Bunun akabinde yabancı bankalar kredi alacaklarının geri ödenmesini istemiş, bu borçları yeniden yapılandırmama kararları almışlardır. Bunun üzerine ABD hükümeti alacaklarını teminen diğer kredi kurumlarına borçlarını ertelemeleri çağrısında bulunmuş ve krizin şiddeti azaltılmaya çalışılmıştır.[7]

Meksika uygulaması ABD’den farklı olarak batık bankaların tasfiyesi amacıyla değil, normal işleyişlerine devam eden bankaların durumlarının iyileştirilmeleri için yürütülmüştür. 1980’lerde yaşadığı likidite bunalımını aşmak için Meksika hükümeti 1990 yılında Meksika Mevduat Sigortası Fonu’nu (Bank Fund for Savings Support, FOBAPROA) oluşturmuştur.[8] Bu fon daha sonra yaşanan 1994 krizinde de etkin olarak çalışmıştır.

Aslında tasarruf mevduatını sigortalayan bir fon olan FOBAPROA[9], bankaların şüpheli kredi alacaklarını bankanın sermaye artırımına gitmesi koşuluyla net defter değeri üzerinden satın almakla görevlendirilmiştir. Burada dikkat çekici olan nokta gecikmiş alacak devrinin defter değerine iskonto oranı uygulanmadan gerçekleştirilerek daha çekici hale getirilmiş olmasıdır. Bankalar devrettikleri gecikmiş alacaklar için 10 yıl vadeli, devlet garantili, emre yazılı borç senedi almışlardır. Bu kağıtların faizleri ancak vade tarihinde tahakkuk etmiş ve anapara ile beraber ödenmiştir. Bu durum bankaların aldıkları kağıtları ikincil piyasada nakte dönüştürmeleri imkanını kısıtlamıştır. Senetlerin vade tarihinde FOBAPROA tarafından geri dönüşü sağlanamamış krediler bu kuruluş için zarar anlamına gelmiştir.


[2] FDIC, “Asset Sale”, http://www.fdic.gov/buying/index.html
[3] Lee Davison, “Politics and Policy: The Creation of the Resolution Trust Corporation”, FDIC Banking Review, Cilt.17, Sayı.2, 2005, s.18.
[4] Davison, a.g.e, s.19.
[5] Kenan Bulutoğlu, Yöresel ve Küresel Para Krizleri, İstanbul, Batı Türkeli, 2002, s. 211.
[6] Sema Bahçeci, Ortodoks ve Heterodoks  İstikrar  Programları: Seçilmiş Ülke Örnekleri Ve 1994 Türkiye Deneyimi, Ankara, DPT, 1997, s. 58.
[7] Bulutoğlu, a.g.e. s. 211.
[8] Laura Randall, Changing Structure of Mexico: Political, Social, and Economic Prospects, ABD, M.E. Sharpe, 2006, s.171.
[9] Clemente Hernández Rodríguez, “Moral Hazard in Deposit Insurance: The Case of FOBAPROA”, http://dspace.uniroma2.it/dspace/bitstream/2108/110/1/MH_Au1.pdf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.