1 Ocak 1999’da Avrupa Parasal Birliği’nin (EMU) üçüncü aşamasına geçilmesiyle birlikte EMU’ya üye ülkelerin merkez bankaları para politikası ile ilgili tüm yetkilerini Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) devrederek ECB’nin belirlediği program ve direktifler dahilinde hareket etmeye başlamışlardır. Dolayısıyla ECB, Euro alanındaki “Tek Para Politikası”nın tek sorumlusu haline gelmiştir.
Bununla birlikte, Euro alanı dışında kalan ülkelerle koordinasyon sağlamak açısından ECB ve Avrupa Birliği’ne üye 15 ülkenin merkez bankalarından oluşan Avrupa Merkez Bankaları Sistemi (ESCB) kurulmuştur. Bu sistemde Euro alanı dışında kalan merkez bankaları tek para politikasının karar alma ve uygulama süreçlerine katılmamakta, ancak kendi ulusal para politikalarını belirlemektedirler.
ESCB’nin ana hedefi doğrultusunda yerine getirmesi gereken görevler de Maastricht Anlaşması tarafından tanımlanmıştır:
· Tek para politikasını tanımlamak ve uygulamak.
· EMU’ya üye ülkelerin resmi döviz rezervlerini tutmak ve yönetmek.
· MA’nın 109. maddesi çerçevesinde döviz işlemlerini gerçekleştirmek.
· Ödeme sistemlerinin etkin işlemesini sağlamak
Avrupa Merkez Bankası içinde üç önemli yapı bulunmaktadır. İdare Konseyi, Yönetim Kurulu ve Genel Konsey. Bu üç yapı içerisinde en önemlisi Avrupa Merkez Bankası’nın yönetim kurulu ve üye devletlerin merkez banka başkanlarından oluşan İdare Konseyi olarak öne çıkmaktadır. Bu konsey, tüm para politikalarının belirlenmesi, döviz işlemlerinin devamlılığının sağlanması, döviz rezervlerinin yönetilmesi ve düzgün ödemeler sisteminin sağlanması konusunda çalışmalar yapmaktadır.
Optimal Para Alanı ve İstikrar ile Büyüme Paktı
Parasal birliğe doğru giderken değinilmesi gereken bir önemli madde de optimal para alanıdır. Optimal para alanı teorisi, herhangi bir bölgede oluşturulan parasal bir birliğin fayda ve zararlarını analiz eden bir yaklaşımdır. Temel noktası, simetrik şoklara maruz kalan ya da simetrik şokların absorbe edilmesi için mekanizmalara sahip ülke ya da bölgelerin ortak para birimi uygulamalarının “optimal” olmasıdır. Dolayısıyla bu literatür, parasal birliklerdeki üretim şokları simetrisini tayin etmede ve işgücü mobilitesi ya da mali transferler gibi uyum mekanizmalarını değerlendirme konusunda önemli bir yere sahiptir. Sözü edilen konu ile ilgili olarak Mundell ve Kenen parasal birliğin optimal düzeyde yarar sağlaması için gerekli kriterleri ortaya koymaya çalışmıştır.
Mundel’e göre, öncelikle mevcut işgücü dolaşımının parasal birliğe gidilen yolda yeterli olup olmadığının ölçülmesi gerekmektedir. Olası herhangi bir asimetrik ekonomik durgunlukta işgücü durgunluk yaşayan ülkelerden canlı ekonomilere doğru akın etmek isteyebilecektir. Her ne kadar bu tür bir göç yasaklanmamış olsa da kültürel farklılıklardan dolayı bu gerçekleşemeyebilecektir.
Kenen’e göre de birlik alanının dış şoklardan korunabilmesi için, çıktı çeşitliliğinin sağlanmış olması gerekmektedir. Avrupa Birliği’ne baktığımızda ihraç mallarının Birliğin tüm kesimlerine yetecek çeşitlilikte olduğunu görebilmekteyiz. Ayrıca, yüksek derecede ürün ihraç eden bir ülke, sektöre özel şoklarda daha az zarar görebilir. Kenen son olarak da bir para bölgesinde asimetrik şokları etkisiz hale getirmek için kullanılan “mali transferler” üzerinde durmuştur.
Yukarıdaki paragraflarda anlatılan tüm unsurlar düşünüldüğünde Euro alanının optimal bir para alanı olduğunu sonucuna varılabilir. Çünkü ülkeler arasında her ne kadar kültürel ve tarihsel farklılıklar bulunsa da hatta bu ülkeler daha 70 yıl önce savaşmış da olsalar işgücü dolaşımının serbestçe gerçekleşebildiği, ihracat çeşitliliğinin sağlandığı düşünülmektedir.
1996 Aralık ayında Dublin'de toplanan Avrupa Konseyi, 1997 Temmuz ayında kabul edilen "İstikrar ve Büyüme Paktı"nın teşkil edilmesi üzerinde mutabakata varmıştır. Ulusal ekonomi politikalarının yakından izlenmesi ile istikrar ve büyüme hedefleriyle uyumlu olduklarının garanti edilmesi için koordinasyon prosedürleri tesis edilmiştir. Bu nedenle, Avrupa Parasal Birliği çerçevesi, Avrupa'da güçlü bir ekonomik icraat için gerekli olan istikrar şartlarını garanti etmelidir. Güvenilir makroekonomik politikalarla birlikte, düşük faiz oranları için gerekli şartlar oluşturulacaktır. Yatırımlar teşvik edilecek ve bunun ardından büyüme ve iş imkanları gelecektir. İstikrar ve Büyüme Paktı’nın ana unsurları da aşağıda belirtilmiştir:
· Bütçe politikalarındaki sapmaları, bütçe açığı GSYH'nın %3'ü oranındaki tavanı aşmadan önce, mümkün olan en kısa sürede tespit etmek ve düzeltmek üzere bir erken uyarı sistemi
· Sürekli olarak aşırı kamu açığı veren ülkelere karşı nihai çözüm olarak uygulanacak mali yaptırımlar.
Görüldüğü gibi İstikrar ve Büyüme Paktı’nın tanıtılması ile birlikte üye devlet ekonomilerinin performansı Avrupa Birliği değerlendirmesi altına alınmıştır. Daha sonraları da, Almanya Ekonomi Bakanı Theo Waigel temelde istikrarın sağlanması amacıyla aşağıda belirtilen maddeyi Maastricht Anlaşması’na koymayı önermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.