Finans Yöneticileri, karar vermede kendilerine yardımcı olması gayesiyle muhasebe verilerine yoğun olarak başvurmaktadırlar. Firma muhasebecileri, genel olarak, finansal raporların geliştirilmesinden, geçmişe ait performansın belirlenmesinde yöneticilere yardımcı olan ölçütlerin hazırlanmasından, firmanın geleceğe doğru yönlendirilmesinden ve vergi ödemeleri gibi bazı yasal yükümlülüklerin firma tarafından yerine getirilmesinden sorumludurlar. Muhasebecinin bu rolü, bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu ve öz kaynak değişim tablosu gibi mali tabloların hazırlanmasını da içermektedir.
On dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar, işletmelerin çoğunluğu (aslında halen de öyle) sahiplerince yönetilen işletmelerdi ve şahıs firması sahibinin kişisel kredisi dışında, dış sermayeye çok ender ihtiyaç duymaktaydılar. Firmalar küçükken ve firmada az sayıda dış destekçi varken muhasebe pek ciddi olmayabilirdi. Fakat sanayi devrimi ve büyük demiryolu ve kanal şirketlerinin yaratılmasıyla birlikte, hissedarlar ve bankerler, firmanın finansal sağlamlığını belirlemede kendilerine yardımcı olabilecek bilgiler istemeye başladılar ve muhasebe mesleği gelişmeye başladı.
Firmaya yatırım yapanlar ve diğer çıkar sahipleri, firmanın gelişmesini izlemede kendilerine yardımcı olmak üzere, düzenli olarak finansal bilgilere gereksinim duyarlar. Muhasebeciler, bu bilgileri bilançoda, gelir tablosunda, öz kaynak değişim tablosunda, fon akım tablosunda veya nakit akım tablosunda özetlerler.
Bilanço, firmanın varlık ve borçlarının bir fotoğrafını verir. Varlıklar, kolaylıkla nakde dönüştürülebilen dönen varlıklar ile fabrika ve makine gibi duran varlıklardan oluşur. Borçlar, kısa vadede ödenmesi gereken kısa vadeli borçlarla uzun vadeli borçlardan ibarettir. Varlıklar ve borçlar arasındaki fark, hissedarların öz kaynağını gösterir.
Şirketin kayıtlarında gösterilen defter değerleri ile varlıkların ve borçların piyasa değerleri arasında bir ayırım yapmak önemlidir. Defter değerleri tarihi ölçülerdir. Örneğin bilançodaki varlıklar, “tarihi maliyet eksi amortisman karşılığı” şeklinde gösterilir. Benzer şekilde, hissedarların özkaynağı rakamı, geçmişte hissedarların katkıda bulunduğu veya şirketin onlar adına kattığı nakdi gösterir.
Gelir tablosu yıl itibariyle şirketin kârlılığını ölçer. Muhasebevilerin yoğun şekilde kullandığı kar ve kara bağlı veriler ile finans yöneticilerinin yoğun şekilde kullandığı nakit akımı aynı şey değildir. Bunun iki nedeni vardır:
- Duran varlıklara yatırım kârdan hemen gider olarak indirilmez, bunun yerine teçhizatın tahmin edilen ömrüne yayılır; bu karlılığı etkilese bile nakit akımı için önemli olan fiili nakit çıkışının yaşandığı tarihtir.
- Muhasebeci, gelirleri müşterinin faturayı fiilen ödediği tarihte değil, satışın yapıldığı tarihte kaydeder ve üretim maliyetlerini, önceki dönemlerde yapılmış olsalar bile, bu tarihte düşer. Oysa nakit akımları işlemin gerçekleştiği tarihte kaydedilmekte ve buna göre hesaba katılmaktadır.
Nakit akım tablosu nakit kaynak ve kullanımlarını ölçer. Şirketin nakit bakiyesindeki değişim, kaynak ve kullanımlar arasındaki farka eşittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.