Finansal kriz kavramına geçmeden önce kriz kavramının açıklamasının verilmesi yerinde olacaktır. Türk Dil Kurumuna göre kriz:[1]
- Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk:
- Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım.
- Bir şeyin çok kıt bulunması durumu.
- Bir şeye duyulan ani ve aşırı istek.
- Bir toplumun, bir kuruluşun veya bir kimsenin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran
Olarak ayrı ayrı tanımlanabilmektedir.
Buna göre kriz kavramını ekonomik kriz olarak düşünürsek bu açıklamaların hepsinin gerçeği yansıttığını görebiliriz. Örneğin bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluğa, bankaların 2000 krizinde birdenbire likidite açığına girmelerini; bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalıma toplumdaki bireylerin yaşadıkları sıkıntıyı; bir şeyin kıt bulunmasına, döviz krizlerinde döviz arzının yeterli olmamasını; bir şeye ani ve aşırı isteğe bankaların likidite sıkıntısı çektikleri zaman piyasadan fon bulabilmek amacıyla kısa dönemli faiz oranlarını aşırı şekilde arttırmalarını; bir toplumun, bir kuruluşun veya bir kimsenin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhrana ise ülkelerin yukarıda belirtilen tüm bunalımları birlikte veya ayrı ayrı yaşamalarını örnek olarak gösterebiliriz.
Yukarıdaki açıklamaları da dikkate alarak, ekonomik krizi, “ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları veya bireyleri ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkarması”[2] olduğunu ifade edebiliriz. Bu açıklamadan da anlaşılabildiği gibi ekonomik krizin var olabilmesi için ani ve beklenmedik hareketlerin ortaya çıkması gerekmektedir. Bu nedenle örneğin fiyatlar genel seviyesinin artması anlamına gelen enflasyon[3]; gerek devlet, gerekse de birey ve firmalar açısından bir sorundur, ancak kriz değildir. Hiperenflasyon ise bir krizdir. Çünkü, hiperenflasyon, talep ve/veya arz enflasyonunun aylık % 50 ve daha fazla artışlar içine girmesi[4] hali olarak tanımlanmaktadır. Başka bir örnek vermek gerekirse, ekonomik krizlerin bir alt türü olan bankacılık krizi, bir bankanın ya da bazı bankaların likidite yetersizliği dolayısıyla ödeme sıkıntısı içine girmeleri ve mevduat sahiplerinin bankaya hücum etmeleri durumunda ortaya çıkar. Bu esnada panik havası esmekte ve piyasada bankaların güveni kalmamakta ve tüm bankacılık sektörü aniden hasar görebilmektedir.
Ekonomik krizleri de kendi içerisinde finansal krizler ve reel sektör krizleri olarak ikiye ayırabiliriz. Buna göre finansal kriz, “döviz ve hisse senedi gibi finans piyasalarındaki şiddetli fiyat dalgalanmaları veya bankacılık sisteminde bankalara geri dönmeyen kredilerin aşırı şekilde artması sonucu yaşanan ciddi ekonomik sıkıntı olarak tanımlanırken”, reel sektör krizi ise “mal, hizmet ve iş gücü piyasalarındaki miktarlarda, yeni üretimde veya istihdamda ciddi daralmalar” şeklinde ifade edilebilmektedir.[5] Bu temel ayrım ve belirtilen her krizin alt ayrımları Tablo 9’da ayrıntısı ile gösterilmiştir.
Bu tablodan bağımsız olarak yapılan başka bir ayrıma göre de, finansal krizleri iki farklı nitelikte toplayabiliriz. Birinci tip krizler spekülatif amaçlı ataklar olup ikinci tip krizler ise likidite ihtiyacının genişlemesi ile oluşan döviz talebi genişlemesine bağlı krizlerdir. Ülkemiz ekonomisinde karşılaşılan 22 Kasım – 21 Şubat arasında yaşanan krizlerin ikinci türden krizler olduğunu söyleyebiliriz.[6]
Ekonomik Kriz Türleri
Kaynak: www.ideas.repec.org
Yukarıda verilen bilgilerden yola çıkarak, ekonomik krizlerin çok değişik şekillerde ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz. Buna; üretimde hızlı bir daralma, fiyatlar genel seviyesinde ani düşme, iflaslar, işsizlik oranında ani artış, ücretlerde gerileme, borsada çöküş, spekülatif hareketler vb. faktörler örnek olarak gösterilebilir. Fakat burada önemli olan ekonomik kriz ortamına gelinene kadar nelerin yapıldığı veya hangi yanlış stratejilerin bunlara sebep olduğudur.
Ekonomik krizlerin nedeni, her zaman ekonomik nedenler olmayabilir. Örneğin, ülke düzeyinde ortaya çıkan doğal afetler (deprem, yangın, sel baskını vs.) ekonomik kriz nedeni olabilir.[7] Yukarıdaki tablodan çıkan sonuca göre belirtilen bu ekonomik krizler finansal kriz olarak karşımıza gelebilecektir.
[2] Can Aktan, “Ekonomik Kriz Kavramı” (Çevrimiçi) http://www.canaktan.org/yonetim/kriz-yonetim/ekon-kriz.htm, 20 Mart 2006.
[3] Akın İlkin, Ekonomi Ansiklopedisi, İstanbul, Paymaş, C.I, 1984, s. 392.
[4] Mahfi Eğilmez, “Ekonomi Politikası Sözlüğü”, (Çevrimiçi) http://www.mahfiegilmez.nom.tr/kose_sozluk.htm, 20 Mart 2006.
[5] Aykut Kibritçioğlu, “Türkiye’de Ekonomik Krizler ve Hükümetler, 1969-2001” (Çevrimiçi)
http://econwpa.wustl.edu/eps/mac/papers/0401/0401008.pdf, 20 Mart 2006.
[6] Havva Tunç, Türkiye Ekonomisi, İstanbul, Sümer, 2001, s. 45.
[7] Coşkun Can Aktan, İstiklal Y. Vural, “Global Ekonomik Krizler Sorunu”, (Çevrimiçi)
bilgiler çok işime yaradı hocam teşekkürler
YanıtlaSil🐦
YanıtlaSil