29 Aralık 2012 Cumartesi

Türkiye Ekonomisi'nde 1989-1994 Arası Ekonomik Gelişmeler

1989 yılı Ağustos ayında 32 sayılı karar ile döviz işlemleri ve sermaye hareketleri tamamen liberalleştirilmiştir. Bu uygulamada amaç:[1]
  • Daha liberal bir döviz sistemi yaratmak ve Ortak Pazar ile diğer mali piyasalarla bütünleşmeyi kolaylaştırmak,
  • Menkul kıymetlerin yurtiçi ve dışında alım-satımı önündeki engelleri kaldırarak sermaye piyasalarının gelişimine yardımcı olmak,
  • Sermaye hareketlerini serbestleştirmek, bu şekilde bankaların yurtdışından kredi bulmasını sağlamaktır. 
Bu yeni önlemler ile TL’nin konvertibl bir para olmasının yolu açılmıştır. 1990 yılında Kambiyo Rejimi daha da liberalleştirilerek Türk Lirası’sının konvertibilite özellikleri güçlendirilmiş ve 32 sayılı Karar'da yapılan değişiklikle, TL ile ihracat ve ithalat serbest bırakılmıştır (DTM, Tarihsiz). Bunun yanında 1990 yılı başında Merkez Bankası orta vadeli perspektif içerisinde bir para programı hazırlayarak uygulamaya koymaya başlamıştır. Para programı ve 1989 yılında başlatılan M1, M2 gibi parasal büyüklükler yoluyla kendi bilanço büyüklüğünü denetim altına almaya çalışmıştır.[2]

1994 yılına gelinene kadar ekonomide dikkati çeken önemli gelişmeler aşağıda özetlenmiştir:[3]
  • 1992 yılında %5’i geçen bir büyüme rakamından sonra 1993 yılında yıllık gelir artışı %7 gibi çok yüksek düzeyde bulunmaktadır. Avrupa ve OECD ülkelerinde büyüme %1 gibi düşük düzeylerde gerçekleşmiştir.
  • 1993 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı %55 gibi son derece düşük bir seviyededir. Bu, o zamana kadar olan 1980 ve 1990’lı yıllardaki en düşük orandır.
  • 1991 yılında 45 Milyar dolar olan dış borç, sadece 2 yıl sonra 1993 yılında 70 Milyar dolara yükselmiştir.
  • 1993 yılında tüm dünyada reel faizler %3-4 gibi rakamlardayken Türkiye’ye dolar getirip, bunu bir yıl ülkemizde yüksek faiz oranlarında plasmanda kullandıktan sonra yine dolar olarak geri götüren gerçek veya tüzel kişiler %20’nin üzerinde bir gelir sağlamışlardır.
  • 1993 yılında Kamu harcamaları, KİT ve konsolide devlet bütçesi açıkları sebebiyle çok yüksek düzeylerde çıkmıştır. Kamu gelirleri bu yüksek harcamaları karşılayamadığı için ve özel tasarruflar da yeterli olmayınca bu açıklar dış kaynaklardan karşılanmıştır.
  • Finans kurumlarının serbestleşmesi ve özellikle tüketimi özendirecek (tüketici kredileri gibi) türlü nedenler özel tasarrufların artmasına olanak vermemiştir.
  • Kamu kesimi finansman gereği GMSH’ın %16,5’i olarak açıklanmıştır.
  • KİT’lerin özelleştirme çabalarına gereğinden fazla zaman ayrılması sonucu buradaki verimlilik düşmüş ve karlılıkları iyiden iyiye azalmaya başlamıştır.
  • 1991 yılında hükümeti devralan SHP ve DYP koalisyonu faiz oranlarının düşürülmesine karar vermiştir.
  • Yıllık fiyat artışları için iktidara geldiklerinde %10 sözü veren koalisyon ortakları, 1993 yılında fiyat artışlarının %70’e çıkmasını önleyememişlerdir.
Yukarıda anlatına olaylardan da anlaşılabileceği gibi; 1990’lı yılların başında, iç ve dış borçların hızlandığı, yüksek faizler nedeniyle reel kesimin yatırım ve üretim faaliyet yerine devlete borç vermenin tercih edildiği, dolayısı ile büyümenin üretken faktörler yerine tüketim harcamalarına ve kısa vadeli dövizlerle finanse edilen ithalata dayandırıldığı gelir dağılımındaki bozukluğun ve işsizliğin daha da arttığı bir sürece girilmiştir.[4] Bu sürecin izlenebilmesi için aşağıdaki tablolar yararlı olacaktır.
Türk Bankacılık Sistemi Kaynak Yapısı (1992-1994 Dönemi) Trilyon-TL

1992
1993
1994

TL
% Pay
TL
% Pay
TL
% Pay
Mevduat
305,4
55%
544,9
52%
1,275,1
63%
Alınan Krediler
81,5
15%
195,8
19%
218,7
11%
Alınan Krediler Hariç Mevduat Dışı Kaynaklar
35,6
6%
77,2
7%
127,6
6%
Diğer Pasifler
83,5
15%
132,0
13%
227,9
11%
Özkaynaklar
47,6
9%
97,8
9%
169,4
8%
  Ödenmiş Sermaye
23,5
4%
40,5
4%
71,6
4%
   Kâr / Zarar
11,7
2%
28,1
3%
33,0
2%
Toplam Pasifler
553,9
100%
1,047,9
100%
2,018,9
100%

(Kaynak: TBB)
Yukarıdaki tabloda 1992 ile 1994 yılları arasında Türk bankacılık sektörünün kaynak yapısı gösterilmiştir. Buna göre kaynaklar arasına 1993 sonu itibariyle alınan kredilerin toplam pasifin %20’lerine geldiği ve bankacılık büyüklüğünün 1 katrilyon TL’yi aştığı görünmektedir. Bu tablodaki gelişimi aynı yıllardaki kullanım yapısı ile kıyasladığımızda 1993 yılında stoktaki kredi hacminin bir önceki yıla göre neredeyse iki katına çıktığını ve menkul değerlerde büyük bir yükselişin olduğunu görebilmekteyiz. Bu husus göstermektedir ki, bankalar aldıkları krediler ile yurt içinde menkul değer yatırımı yapmışlar ve nakit kredi plasmanlarında bulunmuşlardır.
Türk Bankacılık Sistemi Kullanım Yapısı (1992-1994 Dönemi) Trilyon-TL

1992
1993
1994

TL
% Pay
TL
% Pay
TL
% Pay
Likit Değerler
212,6
38%
434,3
41%
793,0
39%
  Nakit Değerler
22,3
4%
43,2
4%
72,6
4%
  Bankalar
84,7
15%
205,2
20%
323,5
16%
  Inter bank
5,4
1%
5,5
1%
14,9
1%
  Menkul Değerler
62,1
11%
117,5
11%
228,7
11%
Krediler (Net)
231,5
42%
433,7
41%
789,8
39%
  Takipteki Alacaklar
3,1
1%
5,3
1%
14,1
1%
Mali Dur. Varl.
13,4
2%
18,3
2%
35,0
2%
Diğer Aktifler
93,1
17%
156,2
15%
386,8
19%
Toplam Aktifler
553,9
100%
1.047,9
100%
2.018,9
100%

(Kaynak: TBB)
Bunun yanında menkul değerler cüzdanı yatırımları ile verilen kredilerden alınan faiz gelirleri de aşağıdaki tabloda açıkça görülmektedir. Buna göre 1993 yılında bir önceki yıla kıyasla bu kalemlerde büyük bir artış yaşanmıştır. Bu faiz gelirleri sayesinde 1993 yılı bir önceki yıla göre büyük bir kar rakamı ile kapanmıştır.
Türk Bankacılık Sistemi Gelir-Gider Yapısı (1992-1994 Dönemi) Trilyon-TL

1992
1993
1994

TL
% Pay
TL
% Pay
TL
% Pay
Faiz Gelirleri
124,7
100%
213,2
100%
528,8
100%
  Kredilerden Faiz Gelirleri
79,8
64%
135,7
64%
326,3
62%
  Menkul Değerler Faiz Gelirleri
28,7
23%
54,5
26%
121,5
23%
  Bankalardan Faiz Gelirleri
6,2
5%
10,7
5%
31,9
6%
  Bankalararası Faiz Gelirleri
1,0
1%
2,0
1%
13,1
2%
  Diğer Faiz Gelirleri
8,8
7%
10,0
5%
35,8
7%
Faiz Giderleri
87,1
70%
127,3
60%
351,3
66%
Net Faiz Geliri
37,6
30%
85,8
40%
177,4
34%
Net Ücret Komisyon Geliri
5,1
4%
9,9
5%
21,1
4%
Net Kâr / Zarar
11,7
9%
28,1
13%
33,0
6%

(Kaynak: TBB)
Bu tabloların yanında aşağıdaki tabloda görülen rakamlar da oldukça manidardır. Buna göre, aktifin pasifi karşılama oranı gittikçe zayıflamış ve açık pozisyon denilen yabancı para cinsinden aktifin yabancı para cinsinden pasifi karşılama seviyesi gittikçe açılmış ve bu rakam 1993 yılı sonunda bir önceki yılın neredeyse 2,5 katı seviyesinde seyretmiştir. Açık pozisyon oranı ise 1993 yılında bir önceki yıla göre artış göstermiş ve %75 seviyesine kadar yükselmiştir. Ayrıca kredilerin mevduata oranı artmış, krizden sonra bu oranda da ciddi bir azalma yaşanmıştır. Bunun sebebi artan faizlerle birlikte yeni kredi verilememesi fakat yüksek faizli mevduat toplanabilmesidir.
Türk Bankacılık Sistemi Seçilmiş Göstergeleri (1992-1994 Dönemi) Trilyon-TL

1992
1993
1994
YP Aktif
177,9
400,2
911,7
YP Pasif
204,9
473,1
945,0
Açık Pozisyon (ABD Doları)
27,0
72,9
33,2
Açık Pozisyon Oranı
57%
75%
20%
Kredi / Mevduat Oranı
76%
80%
62%
Aktif Kârlılığı
2%
3%
2%
Özkaynak Kârlılığı
25%
29%
20%

(Kaynak: TBB)
Yapılan açıklamalardan ve verilen tablolardan da anlaşılabileceği gibi, döviz kurunu sabite yakın, faizleri ise yüksek tutan bir enflasyon ile sıcak para girişi teşvik edilmiş ve ekonomi borçlanma çarklarını döndürüp yüksek büyüme hızlarına ulaşmıştır. 1993 sonlarına gelindiğinde ülkemiz bir yandan cari açık bir yandan ise kamu açığı ile uğraşmaktaydı. 1994 yılı başlarında enflasyon %114’leri bulmuş ve kriz sinyalleri iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlamıştır.[5]


[1] Şükrü Binay, Kürşat Kunter, Mali Liberalleşmede Merkez Bankası’nın Rolü, 1998
<http://www.tcmb.gov.tr/yeni/evds/teblig/98/gece2.html>
[2] Erişah Arıcan, Gelişmekte Olan Ülkelerde İstikrar Politikaları: Türkiye, (İstanbul: Derin, 2002), 115.
[3] Zeyyat Hatipoğlu, Mustafa Aysan, Türkiye Ekonomisinde 1994 Bunalımı, (İstanbul: Beta, 1994), 51.
[4] Bülent Öz, “Türkiye’de Ticari Banka Başarısızlığında Etkili Olan Faktörlerin Çok Değişkenli İstatistik Yöntemlerle İncelenmesi” (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, 2005), 12-13.
[5] Mustafa Sönmez, Türkiye Ekonomisi’nin 80 yılı, (İstanbul: İTO, 2004), 147.

1 yorum:

Merhaba kıymetli okuyucularım,
Yorumları denetlemeden siteye koyamıyorum. Maalesef uygun olmayan içerikler paylaşan kullanıcılar oluyor ve bunun siteyi ziyaret eden insanları olumsuz etkilemesini istemiyorum. Vaktimin darlığından her zaman yorumlarınıza da yanıt veremiyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.