1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla beraber Rusya Federasyonu'nda demokrasi ve serbest piyasa ekonomisine geçiş yönünde hızlı bir değişim süreci başlamıştır. 1991 yılında yaşanan ekonomik kriz Rusya'da piyasa ekonomisine geçişin ani ve hızlı olmasına yol açmıştır. 2 Ocak 1992'de fiyatlar serbest bırakılmış takip eden aylarda hızlı ve yoğun bir özelleştirme programı başlatılmıştır. 1997 yılı sonu itibariyle Rusya'daki toplam işletmelerin yaklaşık % 80'ni özel sektöre ait işletmeler oluşturmaktadır.[1]
Ülkede bu değişim hızla yaşanırken IMF’nin isteği üzerine hükümetçe hazırlanan kanun tasarıları Duma’da (alt meclis) onaylanmamıştır. Bunun üzerine IMF 1998 başındaki ödemesini durdurmuştur. Rusya vergi sistemi düzeltilip kamu açıkları azalmadıkça programını tekrar başlamayacağını bildirmiştir. Bunun üzerine rublenin değerinde düşüşler yaşanmış ve borsa önemli şekilde gerilemiştir.[2] Ayrıca, 1997 yılında Asya Krizi’nin sonucu olarak gerçekleşen emtia fiyatlarındaki düşüşün Rusya’ya yansımaması imkansız olarak görülmekteydi. Bu açığı kapatmak amacıyla Rus Hükümetinin para basmaya başlaması etkisini enflasyonda göstermiştir. Mayıs ayı sonu itibariyle Rusya'da yıllık enflasyon %10'a yükselirken kısa vadeli faiz oranları da %50'den %150'ye fırlamıştır. IMF'nin Rusya'ya yardım etmeyeceği söylentileri gecelik faizleri %200'lere götürürken yabancıların piyasalardan para çekişleri de hızlanmıştır. Moody's de Rusya'nın kredi notunu düşürünce piyasalar iyice karışmıştır.[3]
Bu olumsuzluklarla beraber zaten kriz ortamında olan Rus ekonomisi 17 Ağustos 1998’de moratoryum ilan ederek 45 milyar ABD dolarına yakın bir borç ertelemesi yapmak durumunda kalmış ve rubleyi %15 oranında devalüe etmiştir. Bu gelişmelerle başlayan Rusya krizi, dünya ekonomisini ve borsaları olumsuz yönde etkilemiştir. Rusya dış borçları için 90 günlük moratoryum ilan etmiş ve kısa vadeli borçlanma kağıtlarının paraya çevrilmesini ertelemiştir.[4]
Bu sürece gelinirken, yapısal reformlar alanında gerçekleştirilen tüm başarılı reformlara karşın Rusya, makro ekonomik istikrarı sağlamak ve ekonominin dengelerini kurmak açısından aynı başarıyı gösterememiştir. Bu makro ekonomik başarısızlıklar aşağıda belirtilmiştir:[5]
· GSYİH ve üretimde yaşanan ciddi düşüş.
· Zaman zaman, parasal genişleme hızındaki yavaşlamaya rağmen görülen sürekli ve yüksek oranlı enflasyon.
· Mali gelirlerde (başta vergi gelirleri olmak üzere) görülen gerileme.
· Uygun kur politikalarının tespitindeki sıkıntılar.
· Dış mali yardımların rollerinin belirlenmesindeki sorunlar.
· Finansal sektör reformunda karşılaşılan güçlükler.
· Özelleştirme ve işletmelerin yeniden yapılandırılması.
· Hükümet harcamalarının yapısındaki sağlıksız durum.
Tüm bu nedenler sonucunda oluşan kriz sonrasında Rusya’da bankacılık sektörü oldukça olumsuz şekilde aşağıdaki şekilde etkilenmiştir:[6]
· Birçok banka vadeli işlem sözleşmelerinde ve kısa vadeli ruble cinsinden hazine bonolarında büyük zararlar etmişlerdir.
· Bu zararlar özellikle sektörün en büyük 20 bankasında meydana gelmiştir.
· Diğer bankacılık krizlerindeki gibi bireyler ve kurumlar bankalardaki paralarını çekmeye başlamışlardır. Böylece tasarruf sahipleri vadelerini beklemeden mevduatlarını bankalardan çekmişlerdir.
· Tüm bu olaylar karşısında hükümet ve Merkez Bankası özellikle problemli bankaların günlük işlemlerine çeşitli yöntemler ile müdahalede bulunmaya başlamıştır.
Yaşanan tüm bu gelişmeler sonuncuda Rusya hükümeti ve Merkez Bankası 5 Aralık 1998 günü ekonomik istikrar paketini yürürlüğe koymuştur. Bu pakette:[7]
· Halkın yaşam standartlarının iyileştirilmesi,
· Ekonomik istikrarın sağlanması
· Rublenin istikrarının sağlanması
· Bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması
· Hükümet ve Merkez Bankasının kontrollerinin arttırılması
· Devlet borçlarının yeniden yapılandırılması
· Bütçe oluşturulması
· Vergi toplamada kontrollerin arttırılması
· Lüks tüketim mallarının oranlarının enflasyonla birlikte ayarlanması
Gibi tedbirler alınmaya çalışılmıştır. Bu tedbirlerin alınması ile etkilerini 1999 yılı ikinci çeyreğine kadar sürdüren kriz, gerek devalüasyonun etkisi gerekse uluslararası piyasalarda artan petrol ve metal fiyatları etkisiyle ortadan kalkmaya başlamıştır. İhracattaki artış Rusya’nın döviz rezervlerinde artışı beraberinde getirmiş ve Rubleyi kuvvetlendirmiştir.[8]
Fakat tüm bunlara rağmen Rus bankacılık sektörü halen aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı risk altındadır:[9]
· Sınırlı fonlama imkanı
· Yüksek işlem maliyetleri
· Artan rekabet ortamı
· Azalan karlılıklar
· Sınırlı yatırım olanakları
Tüm bu sebeplerden dolayı risk altında bulunan sadece Rus ekonomileri değildir. Rusya bankaları gibi diğer gelişmekte olan pazarlarda faaliyet gösteren bankaların da benzer riskler taşıdıkları söylenebilir.
[1] DPT, “Rusya Krizi ve Türkiye Üzerine Muhtemel Etkileri” http://www.dpt.gov.tr/dptweb/ekutup98/rusya/kriz.html,
[2] Kenan Bulutoğlu, Yöresel ve Küresel Para Krizleri, İstanbul, Batı Türkeli, 2002, s. 194.
[3] BORYAD, “Ekonomik Krizler Nasıl Başladı, Nasıl Çözüldü”,http://www.boryad.org/subpage.asp?page=krizler.htm.
[4] S.Rıdvan Karluk, Özgür Tonuş, Nazım Çatalbaş, “Güneydoğu Asya ve Rusya Krizi Karşısında Türkiye”, http://www.econturk.org/tonus.pdf.
[5] Savaş Malkoç, “Cumhuriyetin 75. Yılında Dünya Ekonomik Krizlerinin Türkiye’ye Yansımaları ve Güncel Bir Örnek: Rusya Krizi”, http://www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/ekim98/dunyaeko.htm.
[6] Filippo Ippolito, The Banking Sector Rescue in Russia, Helsinki, Banf of Finland, 2002, s. 4.
[7] Erişah Arıcan, Gelişmekte Olan Ülkelerde İstikrar Politikaları Uygulamaları: Türkiye, İstanbul, Derin, 2002, s. 94.
[8] KOSGEB, “Rusya Ülke Raporu”, http://www.kosgeb.gov.tr/Ekler/Dosyalar/Yayin/54/Rusya%20Federasyonu%20Ulke%20Raporu.doc.
çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilyüreğinize sağlık
YanıtlaSil